41; sayısız yıldız akan gözler yabancılaştı

3.2K 353 380
                                    

Öldürmeyen ama öldürmekten beter eden bir gündü Taehyung için.

Yatağında sessizce uzanıyor, kucağında tuttuğu aynayla yüzünü izliyordu sürekli. Yüzünün yarısını kaplayan yanık, kendinden tiksinmesine sebep oluyordu fakat bakmayı durduramıyordu. Canı da ziyadesiyle yanıyordu ve elini yüzüne atıp parçalamamak için zor tutuyordu kendini.

Eline tekrar aynayı aldı ve yüzünü inceledi çatık kaşlarıyla. Pekala, yüzü tekrar sarılmıştı ama bu, o iğrenç yanık izinin orada olduğu gerçeğini değiştirmiyordu.

Başını umutsuzca yastığa yasladı ve dolu gözleriyle tavanı izledi. Yangından kurtulduğu için kendini kötü hissetti. Orada ölmeliydim ve bitmeliydi her şey diye geçirdi içinden.

Odanın kapısı açıldığında, bakışlarını içeri giren Lisa ve Jimin'e çevirdi. Dün normal odaya alınmıştı ve bu yüzden sık sık ziyaretleri oluyordu. Kendi arkadaşları dışında kimseyle görüşmek istese de kabul ediyordu ufak görüşmeleri.

"Namjoon da uyanmış. Durumunun iyiye gideceğini söyledi doktor."

Taehyung hafifçe gülümsemeye çalıştı. "Çok sevindim. Jennie'ye moral olmuştur." diye mırıldandı. Kızın durumunun ne kadar kötü olduğunu görmüştü.

"Öyle. Namjoon'a sarılarak ağlıyordu biz buraya gelirken." dedi Lisa gülümseyerek ve bakışlarını Taehyung'un kucağındaki aynaya çevirdi. "Bebeğim, daha ne kadar kendine bakarak nefret edeceksin kendinden? Yanık görünmüyor bile."

"Çok çirkin oldum ben." dedi Taehyung kırılgan sesiyle ve burnunu çekti. "Ben ölene kadar benimle kalacak o iz. Böyle yaşamak istemiyorum. Neden kurtuldum ki yangından?"

Jimin kaşlarını çatarak yatağın ucuna oturdu ve arkadaşının bacağını tuttu. "Sen uyanana kadar neler yaşadık, senin dediğine bak Tae. Üstelik Jungkook bile uyanmamışken ne ölmesinden bahsediyorsun?"

Taehyung duyduğu isimle titremesine engel olamadı. Düşüncelerinden asla çıkmayan ama dile getiremediği Jungkook'u hala uyanmamıştı. İçinde büyük bir korku vardı.

"Uyanır, değil mi?" diye sorduğunda Lisa da yatağa oturdu ve gülümseyerek başını salladı.

"Elbette uyanacak. Bak sırayla açtınız gözlerinizi, sıra onda."

Taehyung çekingence alt dudağını ısırdı ve arkadaşlarına baktı. "Peki beni sevmeye devam eder mi bu yanık yüzüme rağmen?"

Jimin dayanamaz gibi baktı ona ve kalbi sızlarken gözlerini kaçırdı. Taehyung'un asla aşamayacağı bir durum olacağından o an emin olmuştu. Ne derse desin iyi hissetmeyecek, kendine iğrenerek bakmaya devam edecekti.

"O seni dış görünüşün için sevmedi ki hiç. Yanık izine senden çok daha iyi bakıp, seni rahatlatacağına eminim. Yüzündeki iz kusur değil, biliyorum çok berbat bir durum ama kendinden nefret etmeni istemiyorum." dedi Lisa dolmaya hazır gözleriyle.

Taehyung başını sağa sola salladı ve aynayı tekrar eline alarak baktı kendine. "Şuna bak! Yüzümün yarısı tamamen yanık ve sen bana kendimden nefret etmememi mi söylüyorsun? Çok çirkinim. Yüzüm bakılmayacak halde ve eminim ki Jungkook bana bakarken iğrenecek. Hatta herkes iğrenecek, korkacak belki de."

"Saçmalıyorsun. Yüzünün bu halde senin suçun değil Taehyung ve hayır, iğrenç görünmüyorsun." dedi Jimin tane tane. En ufak kelimesine bile dikkat ediyordu çünkü Taehyung şu an hassastı ve her şeyi ciddiye alabilirdi.

Taehyung hafifçe kaşlarını çattı. Yangındaki tartışmalarını, dumanların içine işlenmesini ve bilincini kaybederken Jungkook'un endişeyle ona bakmasını hatırladı. O anda bile kendisine gelmek için çabalamıştı Jungkook ama hemen sonra bilincini kaybeden o olmuştu.

Die For You | taekookOnde as histórias ganham vida. Descobre agora