5. BÖLÜM: SARAY

32 6 32
                                    

Son Tanrı'da daha önce,
Rayne kraliçenin asasını çalıp kaçtığı için yeraltı tanrısı Apreas'la karşılaştı. Apreas'ın yardımıyla Miltus'tan ayrılıp Dünya'ya gelen Rayne, burada ilk olarak fal bakan Alrea ile, daha sonra da Alrea'nın arkadaşı Deriam ile tanıştı. Derian'ın sivri kulakları Rayne'e Miltus'u hatırlatırken bir anda kendisini iki gezegen arasında sıkışmış hâlde buldu. Miltus'ta kalan arkadaşı Apreas rüyalarına girerken yeni geldiği Kahire'yi tanımaya çalışıyordu. En son rüyasında Apreas'ın sesini duyan Rayne, kılıcı bulması gerektiğini biliyordu.

hadi yeni bölüme geçelim, yıldızı parlatmayı unutmayın 🌟

hadi yeni bölüme geçelim, yıldızı parlatmayı unutmayın 🌟

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Nefes nefese doğrulduğumda kan ter içinde kalmıştım. Vücudum tir tir titriyor, kalbim yerinden çıkacakmışçasına atıyordu. Dudaklarımdaki kupkuru hissi geçirebilmek adına uzandığım komodindeki sürahiyi dökmem kendime gelmemi sağlamıştı. Sinirle homurdanarak yorganı üzerimden attım ve hırsla ayağa kalktım. Aniden kalkmamla başımın dönmesi bir olmuştu. Yere düşmemek için ellerimle duvara dayanıp bir süre bekledim. Hareket edebileceğimi düşünebilmem için aradan oldukça zaman geçmesi gerekmişti.

Bu sefer daha yavaş hareketlerle kapıya ulaştım ve ses çıkartmamaya özen göstererek pirinç kulbu çevirdim. Düşündüğüm gibi eve ağır bir sessizlik hakimdi. O kadar derin bir sessizlik vardı ki âdeta kalbimin atışını duyuyordum. Gözlerimi zifiri karanlığı yansıtan pencereye çevirerek saatin kaç olduğunu anlamaya çalıştım ama kesinlikle boş bir çabaydı. Tek bilebildiğim gece yarısını geçmiş olduğuydu.

Bakışlarımı yeniden pencereden vuran loş ay ışığıyla aydınlanan koridora çevirdiğimde karşı karşıya iki kapalı kapıyla karşılaşmıştım. Birinde Derian diğerinde Alrea kalıyor olmalıydı.

Duyacaklarından endişelenerek titrek bir nefes verdim ve parmak uçlarımda dış kapıya kadar ilerledim. Birkaç kez açmayı denedikten sonra pes ederek açık pencereye yöneldim. Oldukça ufaktı. Kalbim gerginlikle çarparken bir kez daha arkamı kontrol ettim. Hemen uyanmazlardı öyle değil mi? Onlar uyanana kadar dönmem gerekiyordu ve bu, dışarı çıkma isteğimi bastırıyordu. Hayır, dedim kendi kendime. Çıkmak istiyordum. Çıkmak ve bedenimi soğuk bir perde gibi örten bu karanlıktan kurtulmak.

Adrenalin bütün damarlarıma yayılırken pencerenin kenarından destek alarak kendimi zorla dışarıya attım. Bir anlık dengemi kaybetmemle yüzümü kumlara gömmek zorunda kalmıştım. Acıyla yüzümü buruşturarak doğruldum ve başımı kaldırarak pencereye baktım. Atladığım yer taş çatlasa dört metre yükseklikteydi. Daha kötüleriyle başa çıktığımı kendime hatırlatarak etrafa bakınmaya başladım.

Derian'ın evi sokağın köşesindeydi. Atladığım yol karşılıklı dizilmiş evlerle sonsuzluğa uzanıyor gibiydi. Simetrik dizilmiş diğer üç sokaktan ikisi duvarla sonlanırken geriye kalan, büyük bir meydana açılıyordu. Düşünmek için kendime zaman tanısam da bunun mantıksız olduğuna karar verip adımlarımı meydana doğru çevirdim. Etrafta loş bir aydınlık vardı. Hafifçe başımı oynatarak gözlerimi gökyüzüne çevirdim. Parlak yıldızların ortasında bütün asaletiyle gökyüzünü süsleyen hilâl görünümündeki Ay'ı görünce istemsizce gülümsedim. Bana geldiğim yeri, Miltus'u hatırlatıyordu. Orada her gece pencereme tüner, gezegenleri ve yıldızları seyrederdim. Dudaklarımda ufak bir gülümseme peyda olurken yürümeye devam ettim.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jul 09, 2023 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

The Last GodWhere stories live. Discover now