Hücrem Bölüm 3

4 0 0
                                    


  

Düğün alanına geldiğinde önce elindeki valizden kurtulmak istedi. Şık kıyafetini gösterişsiz bir hale getiren iri bavulu vestiyere teslim edip eğlence gürültüsüne doğru yürümeye başladı. Toprak yolda topuklu ayakkabıların sesi yankılanırken Leyla'nın kalp ritmi topuklarının sesi kadar güçlüydü. Beyaz ince uzun bacakları kırmızı topuklu ayakkabının birleşmesi ile daha zarif görünüyordu. Elbiseleri sevmediği için her zamanki gibi dizinden bileğine kadar yırtmaçlı, parlak ipek kumaştan yapılmış, dökümlü, göğüs dekoltesi belirgin bir tulum giymişti. Tulumun kolları da omuzlarından bileklerine kadar dış kısmından yırtmaçlı gibi görünüyordu. Zarif el bilekleri ve beyaz uzun ellerinin üzerine dökülen valonlu kumaşın altında şık görüntüsüne kusur yaratacak kadar belirgin derin kesik izleri saklanıyordu. Uzun saçları ensesinde sımsıkı toplanmış kulaklarından omuzlarına dökülen gösterişli küpeleriyle şıklığını tamamlamıştı.

Siyah tulumunu kırmızı parlak ayakkabılarıyla renklendirirken elinde tuttuğu kırmızı parlak çantayla oldukça dikkat çeker bir haldeydi. İnce kemikli vücudunun üzerinden akar gibi görünen şifon tulum, rüzgarın etkisiyle uçuşuyordu. Vücudu, ipek şifon tulumun içinde yürüyüşle kıvrılırken çekiciliğini arttırıyordu. İfadesiz duruşu ile tanınan Leyla, her zamanki gibi iri çerçeveli gözlüklerinin altına küçük yüzünü saklamıştı. İnsanların gözlerinden kendini ele verdiğini düşünürdü. Bu yüzden nerdeyse her kalabalık ortamda mutlaka gözlüklerini çıkartmazdı.

Nefesi sıklaşınca bir an durakladı. Birkaç kez derin nefes aldı. Yeniden yürümeye başladı. Kalabalık insanların yarattığı neşeli gürültünün sesi ilerledikçe daha güçlü duyulmaya başladı. Leyla, kalabalığa yaklaştığında şık giyimli, abartılı makyajlı kadınlar ve şıklıklarını ve purolarının kalitesini yarıştıran adamları gördü. Yeniden nefesi sıklaşınca durakladı. Birkaç kez derin nefes aldı ve yürümeye başladı.

Asklepion'da, Hipokrat'dan kalma şifacı rüzgar, kalabalığın arasında gezinirken adanın yakıcı güneşi batmaya hazırlanıyor ve gök yüzünde renk şöleni yaratıyordu. Leyla birer birer basamakları çıkarken alanın tam ortasında sıralanmış birbirinden şık genç kadınların heyecanla bekleyişini ve Nathalie'nin arkası dönük bir şekilde gelin çiçeğini iki eliyle havaya kaldırıp geriye doğru kalabalıkla birlikte saydığını gördü. Nathalie, heyecanla havaya kaldırdığı çiçeği geriye doğru arkasında kapmayı bekleyen kadınların üzerine attı. Arkasını dönüp gülümserken çiçeğin havada aldığı yolun nereye varacağını izliyordu. Çiçek salına salına havada süzülüp birden hayattan mutluluk beklentisi olmayan; evlilik bağlılık ve bir ilişki istemeyen Leyla'nın başına çarpıp yere düştü.

Topuklu ayakkabısının ucuyla yerdeki çiçeği ittirdi. Eğilip yerdeki çiçeği eline aldı. Kokladı. Başını kaldırıp kalabalığa baktı. Kalabalık içinde çiçeği ıskaladığı için üzülenleri fark etti. Arkasını döndü. Gelin gibi elindeki çiçeği havaya kaldırıp yeniden fırlattı. Kahkahalar, çığlıklar duyulurken kadınlardan biri çiçeği kaptı. Leyla arkasına dönüp çiçeği kapana baktı. Burak'ın sesi ile yeniden arkasına döndü. Burak, "Leyla, gelmişsin!" dediğinde Nathalie'ye bakıp seslendi. "Nathalie, aşkım! Demiştim sana, geldi. Leyla geldi!" dedi.

Burak, Nathalie'nin elini tutup yürürken Leyla'yı yeniden görmenin yaşattığı hisle coşkulu görünüyordu. Sıkıca sarıldılar. Sarılmaları bittiğinde Leyla, Burak'ın arkasında duygusal bir ifadeyle onları izleyen Nathalie'ye baktı. Nathalie'nin karnı, 6 aylık hamile görüntüsündeydi. Sarıldılar. Nathalie, elini karnının üzerine koyup, "Küçük erkek yakında geliyor," dediğinde Leyla az görünen mutlu ifadesiyle Burak'a baktı.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Feb 25, 2023 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

KİMLİKSİZWhere stories live. Discover now