Episode : 14

232 34 78
                                    

Bölüm 14 :

"Bir çiçeği büyüten sevgi , insanı değiştirmezmi sanıyorsun ? "

Küçük prens .

Kim Taehyung

Sessiz adımlarım ile dolaştığım sokaklarda kaç saat geçirdiğimi bilmesemde tamamen yorulduğumu anladığımda en yakındaki bara girdim . Jakson beni bıraktıktan sonra işleri olduğunu söyleyip gitmişti , bense eve kapanmak yerine az önceye kadar yaptığım şeyi yapıp boş sokakları dolaşmıştım . Yağmur yağdığı için evinde olan insanlar sayesinde bomboş olan sokaklar birazda olsa aradığım sessizliği ve huzuru verebilmişti bana . Sokakların aksine beynimi patlatacak derecede gürültülü olan düşüncelerim bir türlü durmuyordu . Yoongi'ye söz vermiştim , yarın yanına gidip anlatacaktım herşeyi ama korkuyordum . Tepkisnden , düşüncelerinden ve sonucundan . "Ya benden nefret ederse ?" Diye düşünmekten kendimi alamıyordum .

Girdiğim andan itibaren yüzüme çarpan yoğun alkol , sigara ve ter kokusu ile yüzümü buruşturdum. Şu son birkaç gündür evde içmeyi tercih ettiğim için normalden daha rahatsız edici gelen bu yoğun koku karmaşası yüzünden birkaç saniyemi alışmak için harcadım . Sonrasında ise beklemeden barın en sakin köşesine geçerek düşünmeye devam ettim . Son günlerde çok fazla düşünüyordum, bunu durdurmak artık imkansız gibiydi . Zihnimi doldurup boğulmamı istercesine baskı yapan düşünceleri artık durduramaz hâle gelmiştim . Boğuluyordum , ama bu çok daha acı vericiydi .

Kendi yaptıklarımdan korktuğum için düşüncelerim ve endişelerim yüz kat daha acı vericiydi . Beklemeden içmeye başlarken biran önce düşüncelerimi durdurabilecek kadar hissizleşmeye çalışacaktım . Bunu yapmanın en kolay yolu ise içmekti . Sonrasını düşünmeden içmek . Bir , iki , üç ve dört ... durmak bilmeden içtiğim bardakkarın sayısı zihnimde yer edinemeyecek kadar çoğalırken sonunda istediğim kıvama gelebilmiştim . Etrafımda olan biteni kavramak zorlaşmış beynimde dönüp duran düşünceler sonunda anlamlandıramayacağım birkaç kelime yığını haline gelmişti . hızla içmeye ara verip yudumlarımı daha sakin alırken yanıma oturan beden ile dikkatim dağılmıştı .

"İstersen dikkatini daha farklı şekilde dağıtabilirim " uzun parmaklarını omzuma yerleştirip sakince gülümseyen bedene kaşlarımı çatarak bakmaya başladım . Uzun siyah saçları beline kadar iniyordu , yüzü küçük ve güzeldi ama dikkatimi çekmenin yanından bile geçemezdi . Çünkü ... Çünkü gözleri aklımda canlanan gözlerden daha iriydi , teni daha koyu , dudakları ise daha dolgundu . Yani dikkatimi çekebilecek hiçbir şeyi yoktu . Güzel olması ya da istediğim an onunla olabilecek olmam beni hiç mi hiç etkilemiyordu .

"İstemiyorum , uzak dur " gülüşünün sönüp bakışlarının daha soğuk olması iki saniyemi almıştı . Onun gibilerle çok fazla karşılaşmıştım ve artık hepsini tanıyordum . O yüzden onu reddetmek benim için zor olmamıştı .

"İstemiyorsun ? Öyleyse aklında başka biri var ? Söylesene kim kırdı kalbini ?" Ben gitmesi için uğraşırken soru sormaya devam etmesi sinir bozucuydu . "Sadece , seni istemiyorum . Tüm olay bu " ben bıkkınca konuşurken onun ne kadar sinirlendiğini biliyordum. İstenmeyen biri olmak onun için gurur kırıcıydı .

"Öyle olsun , sen kaybedersin " bir kez daha yüzüme bakmadan yanımdan kalktığında geride bıraktığı şekerli parfüm kokusu ile yüzümü buruşturdum. Zaten hassas olan midem için iyi gelmemişti bu . Biraz daha içmek istesemde yabancı bir yerdeydim ve geri dönmek için oldukça uzun bir yol yürümem gerekiyordu , o yüzden de beklemeden içtiklerimin parasını bırakıp kendimi karanlık sokakların rahatlatıcı sessizliğine bıraktım . Gideceği yol uzundu , Jakson'ı arasam gelirdi ama ona açıklama yapmak istemiyordum. Yarın anlatacaklarım zaten yeterince kafamı kurcalıyordu. Sakin sokaklarda birbirine karışan adımlarına ilerleyip en sonunda evime vardığımda sattin kaç olduğunu bilmesemde kendimi yatağa attığımda bacaklarımda hissettiğim sızı oldukça uzun süre yürüdüğümü kanıtlıyordu

Yuán FénWhere stories live. Discover now