22. Bölüm

28 8 4
                                    

Demir Yüksel

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Demir Yüksel

Yapacaktım kararlıyım cesurdum o küçük demirin Merhameti sevgisi Tuna'nın Cesur gözü pek kişiliği ile birleşmiş başka bir adam ortaya çıkmıştı Ben bile bilmiyordum bu adam kimdi ama asla dik durmaktan Cesur olmaktan vazgeçmiyordum yine de eylemi aramıştım şaşırmıştı sevinmişti biliyordum gurur duyuyordu benimle ister küçük demirle ister Tuna ile gurur Duysa da Bu benim için önemli değildi Çünkü hayatımda ilk kez biri benimle gurur duymuştu Aslında Eyleme karşı duygularım ne bilmiyordum ilk defa kalbimdeki sevginin ortaya çıkmasını sağlayan sonra da kalbimi donduran yok eden kardeşimden sonra kalbimdeki buzlara rağmen içeriyi görmeye çalışan ve o buzları kıran kalbimim tekrardan atmasını sağlayan eylemdi ona aşık Olamazdım onun hayatını mahvedemezdim hiç kimse seni sevmeyecek Sen bu hayatta yalnızsın demişti babam haklıydı Ben insanların felaketiydim Belki de ailemin küle dönüşmesinin sebebi de bendim Melek olamazdı Çünkü o pırlantaydı ben ise kömürdüm
yine de bir kere daha pişman olma ihtimalim olsa da yapacaktım olumsuz düşünmeyecektim artık o küçük demir değildim ve saatlerce gelmesini beklediğim limanımda yoktu Eylem bana beklememi yanıma geleceklerini söyledi Ama içimdeki o masum demiri durduramıyordum evlerini biliyordum arabayla oraya gidiyordum arabayı köşedeki sokağa çekip gelmelerini bekliyordum onu görmek istemiyordum eyleme mesaj atmıştım internet çekmiyordu onunla bir kere karşılaşmıştım kendimi yalanlarla tanıtmıştım ona ve küçüklüğüme de ihanet etmiştim  nasıl toplayacağım bilmiyordum ama şu an nasıl bir ruh halindeydim nasıl biriydim hala çözememiştim Az önce cesaretiyle insanları kendine hayran eden o Tuna'ya ne oldu da bu Demir geldi korktu Melek'le tekrardan karşılaşmaktan korktu evleri 2 alt sokakta kalmıştı biraz daha yakına gelmiştim neden böyle davrandığımı bilmiyordum bana ne olmuştu Cesur Kahraman Tuna'ya ne olmuştu Peki ya yıllardır uykusundan uyanmayan küçük demire ne oldu Tuna'yı alt mı etti  yanımdan bir araba geçti Bu araba Onlarındı arabayı takip ettim ama Evlerinin önüne gelmedim camdan Melek'e baktım mutluydu arabada çalan o şarkıyı hatırlasa mutlu olur muydu acaba çalan şarkının melodisine kapılarak eskilere gittim

GEÇMİŞ

Soğuk bir kış akşamları malikanenin ışıkları hiç kapanmıyor ev misafirlerle dolup taşıyordu misafirler genelde beyefendinin iş arkadaşları ve  iş yaptığı kişiler oluyordu

Yine evin misafirlerle dolup taştığı bir akşam  evin çalışanları misafirlere yetişmek için yoğun bir çaba içerisindeydiler hanımefendi köşesine çekilmiş konuşulanları dinliyordu  sıkılmıştı gün boyu yorulduğundan dolayı   güzel mavi gözleri kapanmamak için zor duruyordu küçükhanım ise koltuğuna oturmuş onu bir elmasmış gibi arkadaşlarına gösteren babasını izliyordu  küçük çocuk odasındaydı beyefendi çıkmasına izin vermiyordu   misafirlerin olduğu akşamlar çalışanlar küçük çocuğun yemeğini odasına götürüyor küçük çocuk odasından dışarı çıkmıyordu küçük çocuğun neden dışarı çıkmadığını evdeki çalışanlar merak ederken hanımefendi çok sakin karşılıyordu küçük çocuğun odasının ışığının açılması da  yasaktı beyefendi öyle emretmişti beyefendinin rahmetli dedesinden kalma bir gramofonu vardı misafirler geldiğinde onu çalıştırır çalan şarkıları sevmese de gösteriş için dinlerdi gelen misafirlerin bazıları eskilerden kalan gramofonu görünce şaşırırken bazıları ise beyefendiyi överdi hanımefendi ise çalan şarkılara bayılır sessizce dinlerdi küçük çocuk ise mum yakar yemeğini yedikten sonra evdeki sesleri dinlerdi oda hanımefendi gibi çok seviyordu çalan şarkıları

Yine evin misafirlerle dolup taştığı bir akşam
Hanımefendi köşesine çekilmiş beyefendi ise misafirlerle sohbet ediyor küçük kızını bekliyordu küçük hiç sevmezdi misafirleri babasının onu övdüğü insanları da  merdivenlerden çıkıyordu tuvalete gitmek için kalkmıştı ama tuvalete gitmiyordu  mutfağa gitti mutfakta hiç kimse yoktu çalışanlar salonda misafirlerle ilgileniyordu bir tabak aldı yemeklerden koydu tepsilerden birini alıp yukarı çıktı odasına girdi çekmecede yaptığı kağıttan kelebeği aldı yeşil renkte olan kağıttan kelebek avizenin ışığında parlıyordu kelebeği tepsiye koyup  aşağı indi küçük çocuğun odasına gelmişti kapıyı çaldı saklandı çocuk kapıyı açtı  tepsiye baktı kelebeği gördü git buradan dedi tepsiyi almadan kapıyı kapattı küçük kız  duvara yaslandı hiçbir şey demeden sessizce oturdu çocuk ise kapının deliğinden  küçük kızı izliyordu  küçük çocuğun içinde  küçük kıza karşı bir nefret varken şevkette vardı  bu uzun sessizliği kapanan kapı ve beyefendinin yaklaşan ayak sesi bozdu

GÜNÜMÜZ

Cama biri tıklatıyordu eylemdi camı açtım o günaydın demir bey dalıp gitmişsin dedi alaylı bir şekilde gülümsedim onu inceledim masumdu gerçekti mutluydu onun kalbini görebiliyorum her şeyden herkesten çok mutluydu daha çok gülümsedim dalmışım diyebildim sadece tuhaf bir şekilde bana baktı dudaklarını araladı gümüşçü gelmişti insanlara soyadlarıyla seslenmeyi severdim bunu salonda konuşulanları dinlerken babamın arkadaşlarından öğrenmiştim  benzemek istemesem de babamın yaptığı gibi bende iş yaptığım insanlara düşmanlarıma soyadlarıyla sesleniyordum  gümüşçü bu iki kategoride yer almıyordu ama ona soyadıyla seslenmeyi seviyordum o buna gıcık olduğunda daha çok seviyordum

Ne yapacağız dedi gümüşçü
Sana da merhaba gümüşçü nasılsın bende iyiyim sağ ol dedim alay ederek
Gevezeliğe gerek yok dedi arabaya yaslandı
O beni tuna olarak biliyor dedim pat diye
Eylem ve gümüşçü şaşırmıştı bana bakıyorlardı
Nasıl dedi gümüşçü
Karşılaştık onunla pastanede  tanıştık  tuna dedim bende
Gümüşçü düşündü eylem gümüşçüye baktı gümüşçü ona baktı uzun bir süre bakıştılar benim burada olduğumu unutmuşlar sanki eylem dayanamadı melek demir diye kardeşi olduğunu hatırlamış dedi gümüşçünün gözlerine pişmanlık mahcubiyet ulaştı
Ben ise ayakta duramayacağımı hissetmiştim arabaya yaslandım Na NA NASIL diyebildim sesim titremişti bizde bilmiyoruz dedi eylem sustu bir
anda  siz ne dediniz dedim susuyorlardı eyleme baktım yere bakıyordu  gümüşçüye baktım  bana baktı yüzü kızardı
ONA Yalan Mı Söyledin diye bağırdım yalanlardan nefret ediyordum geçmişim yalanlarla zehirlenmişti gümüşçü küçük demire ihanet etmişti her şeyin iyi olacağını hayal ederken onunla mutlu günlerimiz olacağına inanırken gümüşçü o günleri o hayalleri zehirlemişti yalanın ilk zehrini akıtmıştı düzeltebilir miydim kan beynime sıçramıştı sakin olmalıydım belki düzeltebilirim geç değildi dayanamadım arabadan kalktım gümüşçüye ilerledim yakasından tuttum eylemin bağırışlarını ve  bizi ayırmaya çalışmasını umursamadan gümüş üye baktım üzgündü pişmandı (ona acıma sakin küçük demir değilsin sen
Tunasın ona acıma tuna) iç sesimi dinledim gümüşçünün yüzüne sert Bir yumruk attım geriye doğru sendeledi  karşılık vermesini bekledim vermedi sanki giyotinin sehpasına çıkmış kendini asmaya çalışan idam mahkumu gibiydi pişmandı hatasını biliyordu ama tuna acımazdı bir yumrukta diğer gözüne attım sendeledi eylemin son bağırışından sonra bahçenin girişinde ulaşım meleği ve kirazı gördük ulaş araya girdi NOLUYOR BURADA diye bağırdı ulaş  yunusun yüzü ulaşa döndüğünde gözü morarmıştı (acıma tuna acımaz)   çekingen tavırla ona   baktım şaşkındı ne olduğunu anlamaya çalışıyordu korkmuştu ellerini nereye koyacağını bilemedi küçükken de böyleydi babamın karşısında korktuğumda ne yapacağını bilemezdi bana baktı ellerine baktığımı anlayınca cebine koydu (korktu senden tuna dan korktu dönüşmeni sağladığı adamdan korktu) gümüşçü nereye baktığımı anladı ulaş sakin ol sorun yok  dedi sakin bir tavırla gümüşçünün yakasını bırakıp arabaya bindiğimde gümüşçü ulaşa seslendi hadi siz bi içeri girin geliyorum ben dedi içeri girdiklerinde arabayı çalıştırdım arabaya doğru yaklaştı camı açtım sence bir polisin bir vatandaşa vurması sonucunda ne olur dedi alay ederek  güldü  sağ gözü çok morarmıştı pek açmıyordu durdum korktu o dedim gülümsemesi gitti durdu  korkunca ne yapacağını  bilemez ellerini koyacak bir yer bulamaz ayağını sallayıp durur iyi bak ona sakinleştir onu dedim arabayı çalıştırıp gittim

Geçmişin KapılarıWhere stories live. Discover now