Slughorn

276 22 12
                                    

Regulus meraklı gözlerle Dumbledore'a baktı.
- Nedir? dedi Regulus. Dumbledore gülümsedi.

- Voldemort da zamanında öğrenciydi. Hem de ne öğrenci! Derslerinde gayet başarılı, profesörlerinin dikkatini çeken bir öğrenciydi . Horace de çok severdi. Biliyorsunuz bize verdiği birtakım anıları vardı, izletmiştim hatta. O anının değiştirildiğini düşünüyorum. Bu yüzden gidip onu gerçek anıyı vermesini sağlamamız gerekiyor, dedi Dumbledore. Sonra odadan çıktı. Geri döndüğünde yanında çapulcular vardı.

- Dediğim gibi çocuklar, Horace'den anıyı almak sizi zorlayabilir ama ne yapıp edip o anıyı almamız gerekiyor, dedi Dumbledore. Lily umutlu bir şekilde Dumbledore'a baktı.
-Profesör Slughorn beni severdi. Belki biraz zorlarsam olur, dedi Lily. Dumbledore bu sözler üzerine sevinçle gülümsedi.
- O zaman vakit kaybetmeden evine gidelim, dedi Dumbledore. Hepsi onaylayarak Dumbledore'un peşinden gitti. Tabiki Regulus ve Regina hariç. Onlar Regina rahatsızlanınca eve dönmek zorunda kalmışlardı.

Profesör Slughorn'un evine girdiklerinde evde sanki ölüm yiyenlerle bir boğuşma olmuş gibi her yer yırtık ve dağınıktı. Evi aradılar ama kimse Profesör Slughorn'dan bir iz bulamamıştı. Sonra Dumbledore aklına gelen fikirle sırıttı. Yırtık pırtık olan koltuğa oturdu. Koltuktan "Ahh!" diye gelen sesle Profesör Slughorn eski haline döndü. Karşısında duran insanlara baktı.
- Burada ne işiniz var? Neden buradasınız? dedi Slughorn korkmuş bir şekilde. Dumbledore güven verir bir sesle konuştu.

- Horace, senin yardımına ihtiyacımız var. Tom ile ilgili, dedi Dumbledore. Slughorn ismini duyunca irkilmişti.
- Onun adını söyleme. Ben zaten onunla ilgili anılarımı yardımcı olur diye bırakmıştım, dedi Slughorn. Dumbledore başını iki yana salladı.
- Hayır Horace, ikimiz de anıyı değiştirdiğini biliyoruz. Bize gerçek anın lazım. Her ne kadar kötü olursa olsun o anıya ihtiyacımız var, dedi Dumbledore. Fakat Slughorn ikna olmuş gözükmüyordu. Bunun üzerine Lily araya girdi.

- Profesör, o anıya gerçekten çok ihtiyacımız var. Bir kehanet yapıldı, duydunuz mu bilmiyorum. İşte Voldemort benim oğlumun peşine düştü. Tehlike içindeyiz. Buradaki kimse sizi yargılamaz. Lütfen profesör, söz konusu oğlumun, hatta çocuklarımızın hayatı. Bir anıyı bunun için çok görmeyin, dedi Lily. Slughorn şimdi yumuşamış görünüyordu. Lily'nin sözleri onu fazlasıyla etkilemişti.
- Tamam, pekala. Çok haklısın kızım, üzgünüm dedi Slughorn ve alnından çıkarttığı anıyı elindeki minik tüpe koydu. Çapulcular ve Dumbledore, Slughorn'a teşekkür ederek oradan ayrıldılar. Sıra gerçek anıyı izlemekti.

Gerçek anıyı izleyince Voldemort'un 7 tane hortkuluk yapmayı sorduğunu öğrenmişlerdi. Demek ki 7 tane hortkuluk yapmıştı. Bunu öğrenerek önemli bir ilerleme kaydetmişlerdi. Artık hortkulukların ne ve nerede olduklarını bulmaları gerekiyordu.
- Vakit kaybetmeden işe koyulmalıyız, dedi Dumbledore. Regulus'un bahsettiği mağarayı ve potansiyel hortkulukları araştırdı. Fakat bu iş zaman alacak gibi duruyordu.

Regina hasta yatağından kalktı ve aşağıya indi. Acıkmıştı ve Regulus da evde değildi. Bu yüzden kendisine bir şeyler yapacaktı. Evde yumurta kalmamıştı! Markete gidip yumurta alınması gerekiyordu. Şuan evde kimse olmadığından Regina markete gitmek için hazırlandı. Hava Eylül ayının ilk haftası olduğu için o kadar da soğuk değildi. Bu yüzden dışarı çıktı Regina.
Yumurtasını alıp eve döneceği sırada başına keskin bir ağrı girdi. Regina bu ağrıyla yere yığıldı.
Gözünü açtığında St. Mungo'daydı Regina. Doğrulmaya çalıştı ama bir el onu engelledi. Bu el kocasının eliydi.

- Yat Gina, doktorlar gelecek birazdan dedi Regulus yorgun gözlerle karısına bakarak. Regina onayladı ama içine yatmayan bir şeyler vardı. Tam ona ne olduğunu soracakken içeri doktor girdi.

-Merhaba Bayan Black. Size bazı haberlerim var. Korkmayın bunlar kötü haberler değil. Biliyorsunuz ki şiddetli baş ağrınız yüzünden bayılmışsınız. Biraz da hastasınız zaten. Fakat bayılmanızın sebebi hasta olmanız değil. Bayılmanızın sebebi hamile olmanız, dedi doktor gülümseyerek. Regulus ve Regina birbirlerine baktılar. İkisinin de bunu beklemediği ortadaydı. Doktora teşekkür ettiler ve sarıldılar. Bir çocukları olacaktı!

- Ne yeğenim mi olacak? dedi Sirius neşeyle kendisini bilgilendiren Regulus'a. Melody de çok sevinmiş görünüyordu.
- Eh, artık kuzen kuzen oynarlar, dedi Melody de kendi karnını tutarak.

Dumbledore uzun uğraşları sonucu mağaranın yerini bulabilmişti.
- Neredeymiş? Grup toplayalım mı? dedi James, Dumbledore'a bakarken.
- Hayır, mağaraya Regulus ile tek gideceğim. Siz diğer hortkulukların ne ve nerede olduğunu bulmaya çalışın, dedi Dumbledore. Birkaç kişi itiraz edecek gibi oldu ama Dumbledore kararlı görünüyordu. Bu yüzden çok üstelemediler.

Dumbledore ve Regulus mağaranın girişine geldiklerinde durdular. Regulus nasıl gireceklerini biliyor gibi görünen Dumbledore'a baktı. Kreacher'ı da yanına almıştı Regulus ne olur ne olmaz diye. Dumbledore elini kesik atınca kaşlarını çattı Regulus. Daha sonra kanı kapıya sürdüğünde mağaranın kapısı açıldı. Regulus şaşırmıştı ama bunu yüz ifadesinden anlayamazdınız.

Mağara kasvetliydi. Önlerinde bir kayık, bir gölümsü su birikintisi ve karşıda bir tas gibi bir şey vardı.
-Atla, dedi Dumbledore Regulus'a. Regulus ilk başta tereddüt etse de kabul etti. Gölün karşısındaki yere tam ayak basacakken değişik yaratıklar etraflarını sardı. Regulus onlarla ilgilenirken Dumbledore Kreacher'a tasın içindeki suyu içiriyordu. Nihayetinde su bitince ortaya bir madalya çıktı. Dumbledore aceleyle madalyonu aldı ve yerine Regulus'un hazırladığı madalyonu koydu. Bu madalyon Salazar Slytherin'in madalyonuydu. Şimdi bir hortkuluk olduğundan onu yok etmeleri gerekecekti.

Bölümleri yazmaya vakit bulamıyorum resmen. Son birkaç bölümü yedekten attım. Bu kadar uğraşıp az okunması da beni üzüyor. Lütfen oy verip yorum yapın.

İyi okumalarr!

Evans Twins | Sirius Black Donde viven las historias. Descúbrelo ahora