evet bu bölüm.
beomjun'un geçmişine kısa bir göz atalım dedim. ve vermem gereken bir haber var.
bir sonraki bölüm final.
aslına bakarsanız bu bölüm atmak için bir ay daha beklemem gerekirdi sanırım çünkü oylar hiç yok, zaten hep söyledim yirmi olduğunda bitireceğim diye. bu yüzden mantıken görmediğiniz, aklınızda kalan ve şurası boşlukta süzülüyor dediğiniz bir yer varsa bana söyleyebilirsiniz.
bunu bir sonraki bölümde de söyleyebilirim ama özel bölüm/ler atacağım arkadaşlar, kafanız takılmasın
—
Sıcak hava sabahın erken saatlerinde kendisini belli ederken bundan memnun olmayan yegane kişiler kesinlikle öğrencilerdi. Bunaltıcı sıcaktan sesli bir şekilde dert yananların arasında görüş alanına girmeye başlayan bina ile üç gencin de adımları istemsiz bir şekilde yavaşlarken arkalarından gelip onlara çarpan öğrencileri umursamıyorlardı.
Her ne kadar yavaş olsalar da demir kapının önüne geldiklerinde titreyen ellerini pantolonun kumaşına sertçe silerken çekingence mırıldanmadan edemedi Heeseung. "Geri mi dönsek acaba? Anneme okul yıkılmış derim." Sol tarafındaki kuzeninin gülümsediğini görürken çantasından tutarak onu okula sürükleyen kişi diğer tarafındaki Taehyun'du. Kaçmasın diye bir elini Heeseung'un çantasından çekmezken diğer eliyle ürkek bir şekilde geride duran Beomgyu'nun bileğinden tuttu. Dışarıdan bakıldığında iki çocuğunu zorla okula getiren bir anne gibi gözükse de umursamadan kalabalığın arasına daldı.
İlk lise günleri için.
Gece heyecandan uyumadığından dolayı şiş göz altları ile gelen Heeseung yerine hiçbir telaşı olmayan Taehyun ne kadar rahatsa ne hissedeceğini bilemeyen Beomgyu da o kadar rahattı. Kendince hiçbir şeyin fark etmediğini, lisenin de ortaokuldan farkı olmadığını söylüyordu işte. Öyle olsa da olmasa da bu düşünceden şaşmayarak ve yol üstünde çarptığı birkaç kişiden özür dileyerek, karşılığında aldığı şaşkın bakışlara anlam verememişti, kendileri gibi olan birinci sınıfların olduğu sıraya geçti. Okulun arka bahçesine giden yoldan ağızlarına acelece attıkları naneli şekerlerle dönen büyük sınıf olduğunu düşündüğü birkaç kişiye baktıktan sonra bozuk mikrofondan çıkan cızırtı ile kürsüye çıkan öğretmene döndü.
Yeni yılın herkes için iyi geçmesini diledi, birkaç kuralı tekrarladı, içeriye geçmeden önce hemen ilk günden saçma sapan şeyler için para istedi. Bu buna alışmış öğrencilerin sesli bir şekilde gülmelerini, yenilerin ise bıkkın bir nefes vermesini sağladı. Alnından ter damlaları süzülürken öğrencilere sınıflara geçebileceklerini söyleyip yerinden indi. Birbirini ezen kalabalığa girmeyip sonda bekleyen üçlü aynı sınıfta oldukları için içten içe şükrediyorlardı o an. Kendilerine bağıran ve içeriye geçmelerini söyleyen bir öğretmen ile hareket edecekleri sırada önce Taehyun'a çarpıp dengesini bozan, hemen ardından Beomgyu'nun tek omzuna astığı çantasını, güçsüz bedeniyle birlikte yere düşmesini sağlayan beden ile oldukları yerde kaldılar.
Sınıfa geçmemek için bir bahane arayan Heeseung, boynundaki kravatı gevşek bir şekilde bağlamış, kırışık gömleğine ve dağınık saçlarına rağmen sol elinin parmaklarına geçirmeye çalıştığı yüzükleri yerden toplayan çocuğa baktı. Taehyun'un sinirle mırıldanıp Beomgyu'nun çantasını yerden aldığı sırada acıyan omzunu ovuşturuyordu Beomgyu. Gözleri kendisine çarpan çocuğa bir kez bile değmezken elinin üzerine yabancı bir temas hissetti, hemen ardından o yabancı el tarafından ayağa kaldırıldığını.
"Özür dilerim." diye mırıldandı Yeonjun hızlıca. Kocaman gözlerini açıp kendisine sinirle bakan ve hemen yanında onunla ilgilenmeyip gizliden gizliye çıkış kapısına ilerleyen çocuğun aksine yuvarlak yüz hatları, yumuşak kahverengi saçları ve bu dünyaya ait değilmiş gibi parlak gözlere sahip bu çocuğa çarpmak onu o kadar çok üzmüştü ki lisenin ilk gününden geç kalmayı umursamıyordu. "Çok üzgünüm, ciddi bir şey var mı? Yarana bakalım-"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SLIDE • beomjun
Random"Cennet mi? Oraya gitmek istediğimi sanmıyorum. Sen ister miydin?" Ayağa kalktım ve üzerimdeki yalandan tozları temizledim. Cehennem içinde cenneti yaşatıyorsun zaten diyemedim. 'Olabilir.' anlamda kafamı salladığımda yüzüme dikti gözlerini. Neden...