7. it's cold outside for the little thing

154 17 23
                                    

ajax eve vardığında saat sekize geliyordu. yine basketbol oynamaktan kasları yanıyordu. koçları onları pek sıkmıyordu ama ajax biraz hırslıydı. arkadaşlarını da teşvik ediyor ve uzun süreler boyu basketbol oynuyorlardı. koçları hiç değilse spor salonunu kullanmalarına kızmıyordu.

eve vardığında kediyi aradı gözleri ama bugün ortalıkta yok gibiydi. bu ajax'ı endişelendirmişti, genelde gelir ve ajax dönene kadar beklerdi. üstelik hava da çok soğuktu, acaba bir yerlerde kendine sıcak bir sığınak bulabilmiş miydi? bastıran sulu kar yağışı ile elini ileri uzattı ajax, yüzünü havaya çevirdi ve kediye bir şey olmamış olmasını umdu. kediler hakkında nankör olduklarını söylerlerdi, belki bir yerde hoşuna giden bir yemek bulmuştu? ama bu düşünce aklına gelir gelmez saçma geldi ajax'a. o kara kedinin yemekle işi yoktu. belki kendini biraz rahatlattıktan sonra onu aramaya çıkardı.

eve girdiğinde sıcacık hava yüzüne çarpmıştı. ajax yalnız yaşıyordu ve bunun için birkaç sağlam sebebi vardı. ailesinin refahı için kız kardeşi ve annesiyle böyle bir karar almışlardı. yine de ajax ailesinden kopuk bir tip değildi, onlarla iletişime geçer, hediyeleşirdi. bazen kardeşleri gelir ve onunla beraber kalırdı. her halükârda iyi ilişkileri vardı.

duşunu alıp önceki gün yaptığı yemekten ısıttı kendine. yalnız yaşama işi onu epey olgunlaştırmıştı. kendisi için pişiriyor ve ev işi yapıyordu. hatta kız kardeşinin gösterdiği gibi diş fırçasıyla fayans arası bile temizliyordu. yine de bunca kargaşanın arasında haftalık olarak temizlikçi çağırmak daha iyi ve zamandan kârlıydı onun için. okul ve antrenmandan sonra eve bitik dönüyordu.

yemeğini yedikten sonra bulaşıklarını makineye dizdi ve masayı güzelce temizledi. gözleri camın öte tarafına çevirdiğinde sulu karın lapa lapa yağan bir kara dönüştüğünü görmüştü. memleketinde kardan bol şey yoktu, yine de ajax ne zaman karı görse hoşuna giderdi. telefonunu eline alıp mesaj kutusunu açtı ve scara'ya bir mesaj yazdı.

a: nasılsın?

s: kötü.

sonrasında ne kadar yazsa da bir cevap alamamıştı. çatık kaşlarla telefonuna bakıyordu. sanki kedi için endişelendiği yetmiyordu, şimdi scara da eklenmişti. gözlerini bir kere daha dışarıya çevirdi. cidden kedi için bakınması gerektiğini düşünüyordu.

askılıktan montunu ve anahtarını aldı, telefonunu da aldığına emin olduktan sonra dış kapıyı açtı. dışarı adımını attığında endişesi artmıştı. böyle bir havada açıkta kalacak olursa kedinin donması çok muhtemeldi. kafasındaki plan belliydi, parkı ve çöplerin oraları kontrol edecekti. ardından orada olmamasını umarak birkaç çirkin yere bakacaktı. eğer bulamazsa bir yerlere saklanmış olduğunu düşünecek ve eve dönecekti. ertesi gün gelmezse... işte o zaman işler çirkinleşebilirdi. eğer bulursa, onu eve alacak, temizleyip yemek verecekti. geceyi güvende geçirdiğinden emin olacak ve ertesi gün ona dilediğince gelip gitmesi için bir kedi evi ayarlayacaktı. gerçi kullanacağını sanmıyordu ama ajax her şeyi yaptığından emin olmalıydı.

onu eve alamamasının birkaç sebebi vardı, ilk olarak sokakta yetişmiş bir tekir kediyi eve almak, yanına da onu gözetecek birini koyamamak hem kedi, hem de sahibi için sıkıntılı bir durumdu. ikincisi ise kedi muhtemelen bunu istemezdi. nedense ajax'a farklı geliyordu, normal bir kedi gibi onu evine bir evcil hayvan olarak alamazdı sanki. neden böyle bellediğini bilemiyordu ama kediyi yavaş yavaş bir birey olarak algılamaya başlamıştı.

ajax üzerine fazla düşünmesine gerek kalmadan, çitlerin orada ıslanıp çamurlanmış tüyleriyle ufak kara kediyi görmüştü. genç dişi ajax'ın gözlerinin içine bakarken titriyordu. miyavladığında ajax onu ilk gördüğü zamanı anımsamıştı. hızlı adımlarla yürüyüp kediyi avuçları arasına aldı. ıslak tüyleri buz tutacak kadar soğuktu. ajax onu göğsüne yanaştırıp üzerine sıcak nefesini üfledi. bunu bir kaç kere tekrarladığında kedinin bitkin gözleri yumulmuştu. ajax'ın onu kucaklamasına bile sesini çıkarmıyordu.

ajax yeniden içeri koşturdu ve kediyi kalörifer peteğinin yanı başına bıraktı. üzerindeki çamurları temizlemek için ıslak havlu kullanmıştı. sonrasında onu ılık havlularla sarmalayıp yavaş yavaş kurulamıştı. her şeyi nasıl bir anda yaptığını bile anlayamamıştı. tek bildiği kediyi ısıtıp temizlemesi gerektiğiydi.

"ah sana ne oldu böyle?" işaret parmağıyla kedinin çenesinin altını okşuyordu şimdi. kedi gözlerini hafifçe araladı. yorgun bakıyordu ve adeta gözleri konuştu ajax'a. 'biraz beni bana bırak.'

"aç mısın?" diye sordu ajax. kedinin gözleri hafif açılsa da sesini çıkarmamıştı. yine de bu ajax'a yeterli bir cevaptı. "hmm. fazlasıyla yemek seçtiğin için sana ne vermem gerek bilemiyorum. şöyle yapalım." dedi ajax yerinden kalkmadan önce. çekmecelerini karıştırdı. yaş mama denemeye değer görünüyordu. biraz peynir ve... sanırsa ona hiç insan yiyeceği vermemişti. bu yüzden hâlâ sıcak olan ev yapımı yemekten de alarak üç ayrı kap ve biraz da suyla kedinin yanına dönmüştü. sıcağı görünce mayışan kedi uyukluyordu. ama yemek kokusunu alınca kafasını kaldırıp gözlerini hafif hafif araladı. ajax üç kabı önüne bıraktığında kedi gözlerini kaplarda gezdirip ayakları üzerinde doğruldu. ajax'ı şaşırtmayan bir şekilde mamayı es geçerek insan yiyeceğine yönelmişti. biraz soslu erişteye kediler bile hayır demiyor gibi görünüyordu.

ufak dişleri ve minik dilini kullanarak yemek yemesi ve çıkardığı şapırtı sesleri ajax'a aşırı sevimli geliyordu, sabaha kadar izleyebilirdi. ancak kedi ajax'a 'ayı mı oynuyor' bakışı atınca ajax önüne dönmüştü. "tamam." dedi sakin sakin. "afiyet olsun."

telefonunu çıkarıp scara'ya attığı mesajlara kısa bir bakış attı. yarın onu görse iyi olurdu. instagrama girdiğinde tuhaf şekilde takipleştiklerini fark etmişti. scara'nın profiline girdi, gönderilerde pek bir şeyi yoktu ama o hikâye insanı gibi duruyordu. hikâye serilerinde gezinirken ajax'ın dudakları aralanmıştı. "yani ben cidden önüme dönüp bakmamışım herhâlde. bu kız çok güzel." kafasını koltuğun kenarına dayayıp avucunu yanağına yasladı. "etrafa şöyle baktığından." kafasını dikleştirip gözlerini kıstı ve yüzüne memnuniyetsiz bir ifade takındı. dudağının kenarı seğiriyordu. bu scara'nın kusursuz bir taklidiydi.

kedi kafasını kaldırdı ve tehditkâr bir şekilde gözlerini ajax'ın gözlerine çevirdi. tüyleri diken diken olmuştu. ajax irkilebilirdi, kedinin bıyıklarına bulaşan sos onu bu kadar sevimli yapmasaydı. şirin bir şekilde kıkırdadı oğlan. "hmm... neye kızdın sen bakayım? öyle bakmayayım mı?" parmaklarını kediye uzattığında kedinin tıslaması üzerine elini geri çekti. internette gördüğü şeyi denese bir elinden olmazdı herhâlde. işaret parmağını uzatıp açıkta kalan ağızına soktu kedinin. kedi bir süre şaşkın şaşkın baktıktan sonra adeta gözlerini kıstı ajax'ın parmağını öndeki küçük dişleriyle dişledi. bu acıtmaktan uzaktı, hatta ajax'ı gıdıklıyordu. ağzının içindeki bir salam dilimi gibi olan dilini hissediyordu. gülerek parmağını çekti ve kedinin kafasını okşadı. "o zaman sen kötü bir kızsın." kedi huysuz huysuz mırlasa da ajax onu okşadıkça mayışıyor, gözlerini yumuyordu. sonunda uyuklamaya başladığında, oğlan onu kolları arasına alıp odasına yürüdü, hâlâ üşüyor olabileceğini bildiği için bir battaniyeye sarmıştı.

ajax pek sağlıklı bir fikir olmadığını bilse de bir gecelik bu kediyle uyuyuverse bir şey olmazdı. hem kedi evde bakılmış gibi sağlıklı duruyordu, hem de üşüyordu ve ajax yaz kış sıcak bir vücuda sahipti. kendi kendini ikna ettikten sonra yatağa uzandı. parmakları arasında titreyen minik vücudu göğsüne yanaştırıp gözlerini yumdu.

i've got my eye on you [childe x fem!scara]Where stories live. Discover now