Gerçekten biter (Final)×

26 8 6
                                    

6. Bölüm: İnsanlığa iz bırakmak

"Işıklar hava kararınca parlayamadı

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

"Işıklar hava kararınca parlayamadı."

---------

Arabayla uzaklaşırken hızım 150'ye kadar yükselmişti. Bunu neden yaptığıma anlam veremiyordum. Büyük ihtimalle Umayı haberlerde görünce benim peşime düşecekler. Çünkü bu iğrenç otelde kamera da vardı. Ben ise ani kararla böyle bir şey yapmıştım ve şuan ne yapacağımı bilmeden kaçıyordum. Kulağımda Umayın sesi yankılanıyordu. Acı içinde daha da çok hızlandım. Kısa süre içinde yeni kalacak bir yer bulacaktım kendime. Yaklaşık 15 kilometre ötede bir otel varmış. Oraya hızla sürdüm, bir süre orada konaklamalıydım.

Oraya geldiğimde siyah kapşonlumu kafama geçirdim. Olabildiğince az görünmem benim için iyi bir olanaktı. Hızla bir oda ayarlattım ve kapımı alttan ve üstten olmak üzere 6 defa kilitledim. Bir şekilde güvende hissetmeye gayret gösteriyordum. Camlarımı kilitledim ve ardından tüm gereken eşyalarım ile birlikte kendimi odaya kilitledim. Bunları yaptığım halde içimde tuhaf bir kuşku vardı, ne yaparsam yapayım yakalanacak olma düşüncem kafamda sürekli dolaşıyordu. Kulağımda kime ait olduğunu bilmediğim fısıltılar da vardı. Bazıları Öl öl öl derken, bazıları da yaşa diyordu. -ki şu durumun ortasında ölmek daha cazip geliyor- acı içinde kıvranıyordum, benim gibi ani kararlar veren biri şuan bu kararsızlık içinde boğuluyordu. Gözlerimden yaşlar dökerek unutmayı denedim, fakat o göz yaşları benim acılarımdı. Ve ben o acılar içinde boğuluyordum. İçinden çıkılmaz bir çukur haline gelmişti ve ben artık bir karar vermekte zorlanıyordum. Ölmeli miydim yoksa yaşamalı mıydım?

"İnsanlığa tek yararın ölmek olacak."

Diye bir ses duydum kulaklarımda, bir sağa bir sola döndüm. Evet, odada kimse yoktu bundan emindim. Fakat kulaklarımda asla susmayan, kulak tırmalayan bir ses vardı. Sürekli bana emirler yağdırıp ölmemi söylüyordu. Önümdeki koskocaman televizyona baktım, orada kendi yansımamı gördüm ve bir süre oraya baktım. Ne kadar da acınası görünüyordum.

İşte o an anladım, bu hayattaki en berbat şey üç kuruşluk egomuzdu.

Çünkü 23 yıl boyunca hayattaki en iyisi tavrını çok defa sergilemiştim ki bu davranışlarım bir çok insanın canını almama neden olmuştu. Bazen en güçlüsü olsan da alttan alman gerekebilir. Bu davranışı aile içinde öğrenmek ise en önemlisidir. Çünkü daha sonra benim gibi insanlara zarar verebilir, hatta sevdiğini öldürebilirdin. Bu hataya düştükten sonra delirebilir kendine zarar verip kimsenin umurunda olmadan ölürdün. Hikaye baştan sona bundan ibaret değil miydi zaten? Kaç kişiyi öldürdüm, neden 'o' umurumda olsun dedim. Sonra onun 'o' olduğunu herkes olmadığını hatırladım. Hatırladıkça kan kustum, kustukça yine hatırladım ve yüzüme tükürdüm. Esasen tüm olayın ibaret olduğunu anladım. hatalarım ve düşünmeden yaptığım saçmalıklar, bana çok büyük acılar çektiriyordu. Hatta beni ölümle yaşam arasında tereddüte düşürüyordu. Sanırım ben ölmeyi seçeceğim, çok yakın zamanda tüm her şey benim için bitecek. Kitaplar yok olacak ve büyük ihtimalle evimi ateşe verecekler. Bana karşı içlerindeki öfke ateşini, 7 yıllık evimden çıkaracaklar. Neredeyse tüm anılarımın biriktiği, polisin bile uğramadığı, her tipten insanın bulunduğu ve tam bir otobiyografi kitabı yazılmalık sokağım... O sokağı hiç özlemeyeceğim, ama içinde yaşadığım hiç bir şeyi de unutmayacağım.

•Bir katilin otobiyografisi•Where stories live. Discover now