III

24 1 0
                                    

Deniz, Onur'u beklemek için girişte kaldı. Kafenin ikinci katına çıkıp oturdum. Sahaftan aldığım kitabı karıştırırken geldiler. Tanıştık, lafa lafı açtı. Konudan konuya geçerken, "Ailem beni lisans yurtdışına gönderecek, sevdiklerimden ayrılmak istemiyorum. Çok mutsuzum," diye araya sıkıştırdım.

Şaşırmıştı, "Seni rahatsız eden başka şeyler olmalı. Okul bitince dönersin," dedi. Denize bakarak, "Bu kadar karalar bağlamanın altında daha ilginç şeyler var gibime geliyor," dedi, ondan laf almayı umduğu belliydi.

"Hiç yorulma, ben yazmak istiyorum. Memleketim olmadan da yazamam sanki. İnsan memleketini terk edince, nereye sığar ki? Belki yanılıyorum, hiç hesapta yokken birden evden kovulmuş gibi hissettim," dedim.

Deniz bitter çikolata kaşığı ile köpüklü kahvesini karıştırırken, "Yanya, hazırlıklı olmayı seven kızlardan. Sürprizleri sevmez. Kafası kadar, ruhu da karmaşık bence. Bakın ben hukuk fakültesinde kararlıyım, açıkça bir hedefim var diyebiliyorum," dedi.

Onur, "Her insan eşsizdir. Birbirimizden öğrenebiliriz, akıl da alabiliriz. Tıpa tıp aynı durumda olamayız. Yanya'nın kendini gerçekten keşfetme vakti belki gelmiştir. Asıl bunu düşünün derim," dedi.

"Dil problemi var bir kere. Sonuçta farklı bir ülke, buna alışmak bile yıllar alacaktır. İngilizce John Locke veya Shakespeare okuyabilir misin?" diye sordum.

Deniz gülerek, "Benim Almanya'daki kuzenlerim hâlâ Türk filmlerine gidiyorlar. Orda yaşayan üçüncü nesil olmalarına rağmen Kant'ı Almanca okuyabileceklerini hiç sanmıyorum," dedi.

"Göçmenlik dertleri bunlar. Dediğim gibi dönersin, olur biter," dedi Onur, biraz da üsteleyerek. Sevecen abi tonunda, "Eğitim, bana kalsa, kitle imha silahından farksız," dedi. Deniz'le göz göze gedik. Ne demek istediğini tam anlamadım. Radikal bir şey demişti. Şaşkın şaşkın bakıştık. Deniz dudağını büküp gözlerini devirdi.

Ellerini masanın üzerinde kavuşturdu, "Sizin yaşlarınızda benim de kafam karışıktı, hem de çok. Ben ailemin isteğine çok yakın bir yolda on yıldan fazladır yürüyorum. Pişman mıyım? Bunu detayıyla anlatmak lazım. Hani duygusuz, içinde asla ruhanilik olmayan, çevrendekilerin ahlâkının kurduğu gösteriş mabedi vardır ya. Yaşıt gençlerin amansızca kıyaslandığı, mesleklerin maddi değeri üzerinden sıralandığı, o yaratıcılığa asla izin vermeyen sosyal çevrenin saygınlık mabedi. Yaşamım boyunca tüm kapasitemi zorlayarak çalışıp bu rüzgâra kapılmışlardanım. Amerikan yaşıtlarımdan iki kat fazla çalışmak zorundaydım, çünkü dil anadilim değildi. Hadi bunu geçelim diyelim. Aynı sınıfta farklı toplumların çocuklarıydık. Ben, Barış Manço'yla adam olma hayalindeydim, onlarsa bundan bihaberlerdi. Onların birçok şeyine de ben bihaberdim. Bir yerden sonra bunalıma girdim. Ne istediğimi çok iyi bilmeme rağmen o genç yaşta ben bile kendime dair adını o zaman koyamayıp da yolda öğrendiğim çok şeyler yaşadım. Keşke bir fırsatım olsa içimdeki o zincirleri bir dizginleyip şöyle bir kendimi sarsıp yola çıkabilseydim," dedi Onur, gözlerim dolu dolu.

"Bugünlük yeter, şimdi de ben bunalıma gireceğim," dedim.

Onur hafifçe eğildi, kısık tonda, "Aklıma bir şey geliyor ama ilgilenir misiniz bilemedim. Çalışmalarım daha çok sanal gerçeklik, arttırılmış gerçeklik gibi konularda. Hatta İstanbul'a bir arkadaşla buluşmak için geldim. Bir deney üzerinde çalışıyoruz," dedi.

"Şu gözlük takılınlardan mı?" diye sordu Deniz.

"Daha karmaşık. Derin bir uykuya dalmak gibi daha çok,"

"Şu kablolu olanlardan. Filmlerde görmüştüm," dedim. Onu saatine bakıp arkadaşıyla buluşmak için izin istedi. Sohbet yarım kaldı. Denizle biraz oturduk. Çok geç olmadan eve geldim. Mutfaktan güzel kokular geliyordu, akşam yemeği hazırlıkları. Odama çekilmeden önce, "Anne döktürüyorsun. Müsait olunca sohbet edelim mi? Ben odamdayım. Sana ihtiyacım var," dedim.

Havuçları önüme koyup, "Soyacak çekmecede küçük hanım," dedi. Ona sımsıkı sarıldım. Sohbete ede ede işleri bitirdik. Saçlarımı okşayıp, "Bu anı haftalardır bekliyordum. Kimse seni evden kovmuyor. Üstünü değiştir, biraz da odanda sohbet edelim," dedi. 

Yanya'nın Tanrısal  KasırgasıWhere stories live. Discover now