31. BÖLÜM

14.2K 782 1.8K
                                    


23. BÖLÜM: BEKLENMEDİK MİSAFİR

Üzerimdeki örtünün serin kumaşı, kısa şortun altında çıplak kalan bacaklarıma zarifçe dokunuyordu. Boş tavanı seyrederken bacağımı hafifçe yataktan aşağı sarkıttım, beyaz tavanın boş zemini artık bana eski korkunç hikâyelerimi fısıldamıyordu. Pencerenin önündeki ağacın gölgesi artık zihnime uzanamıyordu.

Uyumanın mümkün olmadığını anladığım an yataktan kalkıp rahatlamak için omuzlarımı gerdim. Komodinin üzerinden sigara paketini alıp doğrudan ağzıma götürdüm ve dışarıya taşmış bir dalı dudaklarıma kıstırınca hareketime gülümsedim. Sigarayı ateşe verip her defasında üzerindeki yazıyla tenimi okşayan zippoyu, parmaklarım arasında çevirerek pencerenin önüne geçtim.

Riva'nın evi her zamanki sakinliğini koruyor diye düşünmüştüm ama ön bahçenin girişinde anlamadığım küçük bir kalabalık vardı. Ne olduğuna bakmak için üzerime uzun kollu bir polar kazak geçirip çıplak ayaklarla odadan dışarıya çıktım.

"Efendim, bir sorun mu var?" Odamın önünde bekleyen korumalardan biri benim için kapıyı kapattı, diğeri aceleci adımlarla peşimden geliyordu. Cevap vermeden bir nefes daha çekip merdivenlerden inmeye koyuldum. Beyaz mermerlerin buz gibi hissini bir şekilde seviyordum bu yüzden çıplak ayakla dolaşmak hafif ve özgür hissettiriyordu.

"Ne oluyor orada?" Taş zeminin üzerinde parmak uçlarımda yürürken kargaşaya neden olan o şeyi çözmeye çalışıyordum.

"Biri içeriye girmek istiyor, efendim."

"Babam yok mu, ne istiyormuş?" Kaşlarımı çatarak parmak uçlarımda biraz daha yükseldim, kimden bahsettiklerini görmeye çalışırken girdi sarışın bir kız kareme.

"Yoklar efendim, dışarıda herkes." Kolumdaki siyah kordonlu saate bakıp 23.18 olduğunu görünce dudaklarımı ısırdım. "Tamam, geri çekilin." Korumalar belli bir mesafe geri çekilip yine de tetikte kaldılar.

"Burası yoldan çıktı demişlerdi ama bu kadarını tahmin etmiyordum!" diye söyleniyordu kız. Bahçenin bu kısmında bulunan uzun ve büyük ağaçların gölgesi, doğrudan yüzüne dökülüyordu. Bu yüzden onu daha önce görüp görmediğimi hatırlayamadım.

"Kimsiniz?" diye sordum sigarayı iki parmağımın arasına sıkıştırarak. "Ne istiyorsunuz?"

"Fetih," dedi kız huysuzca. "Fetih'i görmek istiyorum." Durum daha ilginç bir hâle gelince, kaşlarımı kaldırarak birkaç saniye bekledim. Bu mesafeden zararsız gözükse de bir Soğuk veya Avcı değildi ama insan olmadığını da biliyordum.

"Bir Hükümdar?"

"Öyle," dedi kız aynı huysuzlukla. Hâline gülmemeye çalıştım. Korumalar kim olduğunu öğrenince irkilerek geri çekildi, gözümden kaçmayan hareketlerine ters bir şekilde baktığımda muhtemelen istemeyerek ama çaresizce kızın etrafını yeniden çevirdiler.

Doğru olan hareket onu buradan göndermek de olsa hadi ama gönderemezdim, Fetih'i arıyorken olmazdı.

"Üzerini arayıp içeri getirin," dedim. "Fetih'i de çağırın."

Ana salona girdiğimde ayaklarımın kirli izi, Riva'nın bembeyaz mermerlerinde benim onda yarattığım etkiyi bırakmıştı ve bundan fazlasıyla hoşlanmıştım. Kızı ortada duran sehpanın arka tarafına kadar üç koruma birlikte getirdi. İri buz mavisi gözlerinde yabani bir ifadeyle onları iteleyip kollarından kurtulmaya çalışıyordu.

GECENİN HİKAYESİWhere stories live. Discover now