GİRİŞ

5.6K 314 59
                                    

(Bu normalde kitabın başında olan giriş bölümü ama çok fazla spoiler içerdiği için burada paylaşmamıştım. Genel olarak her şey nasıl başladı ve en başında ne oldu sorusunun cevabı burada yatıyor. Bu yüzden en son da olsa paylaşayım dedim.)

*

Ölü doğmuş çocuklara...

*

GİRİŞ

Varoluş, insan elinde tekinsiz bir çabaya dönüşüyordu. Durdurulamaz şekilde ilerleyen teknoloji, yapay zekâlar, simülasyonlar, sanal gerçeklik, ölümsüzlük, düşünce aktarımı, genetik oyunlar, işlenmiş bilinç, kopyalanabilir DNA ile insanlığın ilerlemesi durdurulamaz bir hal almıştı. Benlik bilinci ve insanoğlunun kendisini yaşayan tüm canlı türlerden üstün görme hali kontrolünü yitirmişti. Bilim bir çare arayışı olmaktan çıkmış, kişisel hırslara yenilmişti.

Doktor Miray Perez, uluslararası çalışmaların yönetildiği MENZA kliniğine doğru dikenli tellerin altından geçerek yürüyordu. Kapıda bekleyen askerler onu süzüp gerekli yerlere kartını okutmasını bekledi. Doktor Miray, boynunda asılı kartını titreyen elleriyle ekranlara okutup kapının kilidinin açılmasını beklemeye koyuldu. Şehre uzak bir araziye inşa edilmiş merkez, yasaklı bölgeydi ve hükümet güçleri tarafından en iyi şekilde gizlenip korunuyordu.

Genç doktorun uzun yıllardır üzerinde çalıştığı zamansız zaman projesi epey yol kat etmişti ve bugün bir adım daha ileriye gitmeye hazırlanıyorlardı. Bir araya gelmiş bu topluluğun tek bir amacı vardı; insanoğlunun yaşamını sürdürmek için kendi belleğine sığınabilmesi. Dünyanın sonunun geldiğini biliyorlardı. Kontrolsüz çoğalma dünyanın üzerindeki yükü arttırmıştı. Salgınlar, kıtlık ve susuzluk kapıdaydı. Birileri çareyi uzayda arıyordu, birileri okyanusun dibinde, bazıları teknolojide ve yapay zekâda. Şehrin uzağındaki bu merkezdeyse çareyi insan zihninde arıyorlardı ve başardıklarına inanıyorlardı.

Düşünce gücünün yaşamsal ihtiyaçları karşılayabileceği, insan zihninin yaşanılacak yeni bir yer yaratacağı bu proje, uzun deneyler sonrasında istedikleri aşamaya gelmişti. AMELYA İSİS, düşünce gücünü istedikleri şekilde kullanmayı başarmıştı. İlk etapta sadece eşyaları hareket ettirmeye başlayan denek, daha sonra kafasının içinde kendi gerçekliğini yaratmaya başlamıştı. Onu aç ve susuz bırakmışlardı ama denek, düşünce gücüyle kendi ihtiyaçlarını karşılamış ve yaşamsal fonksiyonlarında bir soruna rastlanmamıştı. Normal bir insanı öldürmeye yetecek kadar aç bırakılmıştı ama gözlerini açtığında tamamen sağlıklıydı. Onu bomboş bir odaya hapsetmişlerdi ama denek bir ormanın içindeki küçük bir kulübede yaşadığını söylüyordu. Daha ileriye gitmek için hazır olduklarında ondan başka zihinleri de kendi gerçekliğine çekmesini istemişlerdi. Doktor Miray, kendisi bizzat şahit olmasa bunu sorgulamaya devam ederdi ama denekle birlikte ağaçların arasındaki o küçük, güzel kulübedeydi ve uyandığında, aradan geçen zamanı anlamamıştı bile. Bu dünyanın sonuna yaklaşan insanoğlu için büyük bir ilerleme anlamına geliyordu.

İstediği bulgulara ulaştığında, Doktor Miray bir adım daha ileriye gitmek istedi, başta düşündüğü şey deneğin yarattığı gerçeklikte bir koloni oluşturmaktı, bu yüzden onun âşık olmasını istedi. Yeni tezini topluluğa sunmanın erken olduğunu biliyordu. Bu yüzden güvendiği tek kişiden, hayat arkadaşı olacak olan Doktor Aydın Fulden'den bunu yapmasını istedi. Bu onların projesi olmalıydı, bu onların başarısı olmalıydı, kalan hayatlarında refah içinde yaşamak için onlara ait bir buluş olmalıydı. Onların gerçekliği olmalıydı. Doktor Aydın, çekimser kalsa da olasılıkları ve sonucu düşündüğünde buna razı geldi.

Üç ay sonra denek Doktor Aydın'ın çocuğunu taşıyordu ve Doktor Miray onunla yakından ilgileniyordu. İkisi de deneğin tüm güvenini kazanmıştı. Yedi ay sonra, denek kimsenin hesap edemediği kadar güçlenmişti. Bir düşünce, zihne düştüğü ilk anda bir olasılıktır ama sonuç hiçbir zaman kestirilemezdi.

GECENİN HİKAYESİWhere stories live. Discover now