Selaamm
Esat'ın amacını anlayamıyordum.
Neden bir anda bana bu kadar yakın olma ihtiyacı duyduğunu bilmiyordum. Ve bu aralar Ceren'den uzak durmam gerektiğini söylemiyordu. İlk mesajlaştığımız da bunu sıkça dile getirmekten çekinmiyordu. Bazen sinir bozucu olsada haklı olduğunu bildiğimden bir şey de diyemiyordum.
Okulda her an izlendiğimi düşünüyor, bir tedirginlik yaşıyordum. Esat'ın beni izlediğini biliyordum. Bunu konuşmalarımızda da söylüyordu ve ben bunu bildiğimden hareketlerime ayrı bir özen gösteriyordum. Bu hareketleriyle bana aşık olduğunu düşünmüştüm. Bu düşünce beni bütün gece uyutmadığından ertesi gün bana mesaj attığında şakayla karışık 'sen bana aşıksın ya' demiştim ve o da anında evet aşığım demişti.
Hiç beklemediğim bir mesajla karşılaşınca ne yapacağımı şaşırıp anında uygulamadan çıkmıştım. Mesajı okuduğum da sanki yanaklarım kırmızılaşmıştı. O gün kimseyle konuşamamıştım. Akşam yemekte bile kimsenin yüzüne bakamamıştım. Resmen iki kelime beni mum etmişti. Ertesi günde aynı şey olmuştu, Esat'la göz göze gelememiştim.
O gün kendime itiraf edememiştim ama utanmıştım.
Üç gün sonra aldığım mesaj ise beni hayal kırıklığına uğratmıştı. Sana aşık olduğumı düşünmüyorsun dimi mesajı atmıştı. Zaten evet aşığım mesajı attığında anlamalıydım bana aşık olmadığını. Aptallık etmiştim. Kendi kendime kafamda kurmuş, gelin güvey olmuştum.
Bugün cumartesi olduğu için ve evde annemin olmamasını fırsat bilerek geç uyanmıştım. Elimi yüzümü yıkayıp odama geri gelirken saat on bire geliyordu. Sanırım fazla abartmıştım geç uyanmayı...
Üzerime bir kot ve askılı bir tişört giydim. Saçlarımı özenle taradım ve telefonumu alarak sonunda odamdan çıktım. Merdivenlerden inerken aşığadan sesler geliyordu. Mutfakta çalışanlar olmalıydı ve salonda da babam.
Salondan içeriye girdiğimiz de babamın yüzünde kocaman bir gülümseme vardı.
"Tabii ki." Başını salladı. Telefon görüşmesini bölmedim ve karşısına oturdum.
"Geleceğimden emin olabilirsiniz." dedi ve karşısında ki kişiyi bir süre dinledi ve çok geçmeden telefonu kapattı.
Gülümsedim. "Günaydın."
Telefonu yanında ki masaya koyarken kahvesinden bir yudum aldı. "Gün ayalı çok oldu kızım." Dedi gülerken.
"Bu gün geç kalkmak istedim."
Başını salladı. "Belli oluyor."
"Bir yere mi gidiyorsun?" dedim telefonda ki konuşmasına kast ederek.
"Bir yere davetliyim." Hemen sonra düzeltti. "Davetliyiz."
Kaşlarımı kaldırdım. "Bende mi? Ne zaman? Kim?"
Yüzünde ki gülümsemesini korudu. "Sadece ikimiz, iki hafta sonra. Kim olduğunu gidince görürsün. Biraz meraklan bakalım." Başımı salladım. Pek de merak etmiyordum ama sadece ikimiz dediği yerde kalmıştım. Annem?
"Annem?" Diye sormamla bakışları beni buldu. Yüzünde ki gülümseme silindi.
"Yurt dışından gelecek gibi durmuyor. Gelirse o da katılır aramıza." Dedi. Eline tabletini alırken bu konu hakkında konuşmak istemediğini anladım.
Başımı salladım. "Kahvaltı yapmış mıydın?" dedim ayağa kalkıp salondan çıkacakken.
"Çoktan." dedi uzatarak. "Bugün günümü sana ayırmak istiyorum." Aniden durdum ve bakışlarım onu buldu, o da tabletten ayırdığı bakışlarını bana çevirdi.
"Bu gün içinde bana ayırabileceğin zamanın var mı kızım?"
İşte... tam o an sanki yıllarca hissetmediğim o duyguyu hissedecektim. İlk defa babamla zaman geçirecektim. Ne yapacağımız umrumda değildi bu gün babam bana zamanını ayırmak istiyordu ve bende isteğini yerine getirecektim.
Son zamanlar da beni şaşırtacak olaylar oluyordu. Mutlu oluyordum... Ben fark etmeden hayatımda neler oluyordu?
Başımı salladım ve gözlerimde ki o ışıltıyı görmemesi için önüme döndüm.
"Olur baba. Bu gün vaktim bol." dedim ve o an aklıma Esat'ın beni arkadaşlarıyla tanıştırmak istediği geldi.
{♡}
Asya'yı yazmak beni çok iyi hissettiyorr
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAMELYA ÇİÇEĞİ | TEXTİNG ✔
Teen Fiction•tamamlandı• Benden beklenmeyecek bir şekilde, "Göğsün evim olsun mu?" Sordum. Yan döndüm ve beline sarıldım. Yanağım göğsüne yaslıyken o da başını başıma yaslamıştı. Sorumu hiç yadırgamadı. Bu nasıl soru demedi. "Göğsüm evin olsun." "Sıcacık." Dedi...