Nikah günü gelmişti, ben çok heyecanlıydım. İlk defa bu hissi yaşıyordum.
Sıkıntılı bir nefes verip beyaz elbiseme baktım, beyaz sık bir elbiseydi. Kollarındaki tüller beni rahatsız etse de buna değerdi. Makyajı pek abartmamıştım sade ve güzel olmak istemişimdir her zaman. Her zaman bu kuralım geçmiştir.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Elbisem bileğime doğru gelirken, arkada duran pufa oturup stilettolarımı giymiştim.
Yavaşça ayaklandım, son kez kendime boy aynasından bakarken, aynanın yansımasından onu gördüm, belime kollarını sarıp beni göğsüne doğru yasladı, "Çok güzel olmuşsun..." diye fısıldadı kulağıma.
Ona doğru hızla dönüp onu süzdüm, papyonunu yamuk takmıştı, simetrik bir şekilde papyonunu düzelttim.
Yanağına doğru öpücük bırakırken, Özgür sıkıca sarmaladı beni. Boynuma doğru küçük küçük öpücük bırakırken, kapı aniden açılmasıyla ikimizde bir birimizden uzaklaştık.
"Vay vay vay... Evleniyoruz ha motorcu?" diye soran Tuna onunla alay ediyordu. Bu hallerine kısa zamanda alışmıştım.
"Kumam da güzel olduğuna göre..." Beni süzüp laf attı. İşi gücü alaydı bu çocuğun.
"Sus vallahi acımam hamile hamile döverim seni." diye homurdandım yalancı bir kızgınlıkla.
"Allah'ım çekemiyorlar beni görüyor musun? Hayatımda ilk defa beni böyle çekemeyen bir kadın görüyorum. Yemedik MOTORCU aşkını." diye homurdandı kaşlarını çatarak. Motorcu dediğimi öğrendiği günden beri benimle alay ediyordu...
"Nikah memuru geldi haydi!" diye bağırdı aniden aklına geldiğini anladık. Motorcuyla göz göze gelince bana bakıp gülümsedi.
Elimi kavrarken derin bir nefes alıp verdim.
Daha geçen gün yazıştığım adamla evleniyorduk şaka gibiydi. _
Motorcu'nun omuzuna kafamı yasladım. Aşırı yorgun düşmüştüm...
Herkes horon teperken, onları baygın gözlerle izliyordum. Tuna bize sürpriz yapıp mekan kiralamıştı. Ama ben böyle başımın şişeceğini bilseydim yemin ederim gelmez eve gidip uyurdum.
"Çok mu yoruldun?" diye soran Özgür'e ağır ağır kafamı salladım.
Tuna hızla bize yaklaşırken, ağlar gibi ona baktım. "Senin yüzünden çocuğum içeride horon tepiyor kapat şunu kalsik müzik falan aç." diye öfkeyle konuştum.
"Ordulu o çocuk Karadeniz damarı attı tabi." diye alay etti tekrardan. Ofladım, kafayı yiyecektim.
Kaçak gelin dizisini tekrarını oynayacaktıkım resmen!
"Özgür Allah için gidelim çocuğum ve beni buna maruz bırakma..."
Tuna biz çıkacakken bizi görmüş olacak ki, "Nereye oğlum daha pasta keseceğiz..." dedi nefes nefese konuşarak.
"Biz hamileyiz oğlum çekil. Karım ve çocuğumu düşünmem lazım." diye sertçe konuşup onu ittirdi, yoksa o iri bedeniyle asla ben ona refleks yapsam kıpırdatamazdım bile.
Arkamızdan bize seslenen Tuna'yı duymamazlıktan gelip arabaya binmiştik hızlıca. Özgür eve doğru arabayı sürerken gözlerimi yumdum sadece.
