( ꓃⁠ ) Sahte sevgi gösterisi

1.9K 143 162
                                    

Mert odaya geldiğinde Savaş'ın çoktan uyumuş olduğunu gördü. Sessizce onun yanına geçip oturdu ve oda başını koltuğun sırtlık kısmına dayayıp uykuya daldı. İki saat sonra onları uyandıran hemşireydi, yanında da Sancar duruyordu.

"Savaş, hadi uyan oğlum. Pansuman yapılacak."

"Birazdan." dedi Savaş yüzüstü dönmek isterken ama göğsüne ağrı girince yüzünü ekşiterek gözlerini açtı. "Bunu unutmuşum."

"Merak etmeyin Savaş Bey, serumunuza ağrı kesici de ekliyorum."

"Doktorun ile konuştum, eve gidebileceksin."

"Gerçekten mi?"

"Gerçekten ama dikişler çıkana kadar her gün hemşire gelecek eve."

"Burada durmaktan daha iyidir." dedi Savaş tişörtünü babasının yardımıyla çıkarırken. Sancar Bey dikkatlice tişörtü yukarıya kaldırıp Savaş'ın kollarından çıkardıktan sonra kenara koydu ve oğlunun bedenini ikinci bir tişört gibi saran bandaja baktı. Karnı, göğsü, boynunun bir kısmı, omuzları.

Hemşire bandajları açtığında dikişler ortaya çıktı. Yara izlerinin ortasında uzun uzun dikişler vardı. Her yerinde zikzak ipler dikiliydi. Sancar Bey gözlerini kapatıp yüzünü öne eğerken Mert cebimden telefonunu çıkardı ve Savaş'ın karnının fotoğrafını çekti. "Savaş, sen resmen şans eseri hayatta kalmışsın."

"Ne güzel moral veriyorsun sen." diye mırıldandı Savaş yalandan kaşlarını çatarken. "Sen o fotoğrafları ne yapacaksın?"

"Var aklımda bir plan." dedi Mert koltuğuna tekrar otururken. Sonra gözlerini kısıp tekrardan Savaş'ın karnına baktı. "Öldürmeyen Allah öldürmüyor."

"Mert, sus." diyerek güldü Savaş.

Bu sırada Umut kapıdan onları izliyordu. Savaş'ın yaralarını gördüğü anda gözleri dolmuştu. Gözünden birkaç damla yaş art arda dökülürken Savaş ile göz göze gelmişti. Hızla yüzünü diğer tarafa çevirip gözyaşlarını sildi ve daha güçlü görünmeye çalışarak yüzünü tekrardan dönderdi, Savaş artık kendine bakmıyordu.

Hemşire karnındaki bandajı tekrardan sanki bir tişört şeklinde taktıktan sonra alnındaki bandajı çıkardı. Bu çok daha küçük bir dikişti. Sancar Bey gözlerini açıp bakmaya çalıştı. Aklına o anlar geldi.

Oğlu sokağın ortasında, kalabalığın arasında bilinçsiz bir şekilde yatarken yüzünün her bir köşesi kanla kaplanmıştı.

Savaş'ın o hâli her gözünün önüne geldiğinde delirecek gibi hissediyordu.

Camdan izliyordu. Umut ve Savaş'ın tartışmasını ellerini arkasında bağlayarak camdan izliyordu. Umut birkaç kez gerisine dönüp gitmek için uğraşırken Savaş her defasında onu tutup gitmesini engelliyordu. En sonunda Umut boynundan bir şey söküp Savaş'ın avucunun içine bıraktı ve gerisini dönüp gitti. Savaş birkaç saniye boyunca avucunun içindekine baktıktan sonra Umut'un arkasından bağırarak kendisini yola atmıştı.

Sancar Bey o sırada Savaş'a çok yakın olan kamyoneti gördü. "Savaş!" diye bağırdı sanki duyması mümkünmüş gibi. Elini cama koyup sertçe vurmaya başladı. "Savaş çekil! Dur be adam!"

Ama olmamıştı. Ne Savaş çekilmişti ve ne de şoför durmuştu. Sancar Bey kamyonetin oğluna nasıl sert çarptığını ve oğlunun yerde metrelerce takla atarak nasıl süründüğünü izlemek zorunda kalmıştı. Ne yapacağını ne diyeceğini bilemeden boş boş baktı birkaç saniye. "Savaş." diye fısıldamıştı kalbi ağrırken. "Oğlum."

"Baba." Savaş elini babasının dizine koyup iki kaşını kaldırdı. "İyiyim ben."

Sancar Bey o an hissetti yanağındaki yaşı. Hızla parmaklarıyla yaşı silip uzandı ve Savaş'ın alnındaki dikişe küçük bir öpücük bıraktı. "İyisin tabii oğlum, çok şükür iyisin."

versace , GAY Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin