37. Milano mezarlığında aşkın hayaletleri.

627 30 55
                                    


iyi okumalar; 


3.7


"Milano mezarlığında aşkın hayaletleri."





"Günahların geceye fısıldıyor ve ben karanlığın kör bekçileri arasında çıkarıyorum, Şeytandan doğma Tanrı'dan olma maskemi."

Milano mezarlığının içinde uğursuz bir ses adımların akıbetini ölçercesine meydana gelen uğultunun yer aldığı derinliği içine çekerken, ininden gelen yılanın sonsuzluk sarmalıyla birbirini yediği sigma görüntüsü çıktı karşısına. Daha önce hiç tanıdık bulamadığı sembollerle bezenmişti, griye sürünmüş sanatın betonla, ağır taşlarla yontulmuş; heykelleri, putperestliği, simgeliyi, cansızlığı canlıymışçasına var etmiş olan renkli solgun güllerini. Hava sıcaktı ama baskısı onu izleyen onlarca gözlerden daha ağır olamazdı muhakkak. Fakat durumun izafeti çok daha farklıydı.

Ava daha öncesinde hiç görmediği bu yerin varlığı ile bocaladı. Daha öncesinde bile sadece Victor sayesinde yurtdışına çıktığını düşünüyorken oracıkta, şimdi ölülerin yarattığı bu bencil mezarlığın içinde ne yapıyor olduğunu sorgulamak için elbette çok geç kalmıştı. Sadece onu belinden kavrayarak saran sıcak esmer parmakların varlığına olan güveniyle ilerliyordu ileriye, kasvet ve ihtişama doğru.

Hemen arkasında Zach'in, Yiss'nin, Joy'un ve hatta ve hatta Hall'ın olması bile ona güven veriyordu. Evindeymiş gibi. Victor'un malikanesindeymiş gibi.

Ama Zach onun yanına sessizce yaklaşırken, karşısında onu karşılamaya gelen iri adamın yüzündeki pişkince şişirilmiş yanaklarındaki iğrenti duyumsatacak kadar rahatsız edici sırıtmayı görerek kaşlarını çatmıştı. Ve Victor parmaklarını sıyırarak ilerlediğinde, Ava'nın yanındaki boşluğu Zach kapladı. Sanki Victor ile arasında gizli bir anlaşma yapmışlar gibi kendi himayesine aldı onu. Ava'nın burada asla tek başına kalmasını istemiyordu.

Zach her ne kadar ön yargılarının kucağına düşmüş olsa da Ava'ya karşı ses tonunu her zaman samimi tutmaya özen gösteriyordu. Bunun tasviri de onunla şu anda ilgilenmekten geçiyordu tabii.

"Sana burayı gezdirmemi ister misin? En son geçen sene gelmiştim. Ondan sonrasında da bir daha toplanıldığında gelmem gerekiyordu ama gelememiştim. Birkaç yönetmem gereken krizlerle uğraştım ülkemizde. O zamanlar işler bu kadar büyümemişti. Neyse, sanırım bahanelerimi uzattıkça uzatacağım bu konunun üzerinden."

"Önemli değil," dedi Ava. Onun ne yapmaya çalıştığının farkındaydı.

Çoktan Victor'un kendisine doğru yaklaşan adamla birlikte ilerlediklerini ve dönemeçteki büyük manastırın arkasından kaybolduğunu görmüştü. Bir açıklama yapıp yapmamasına kırılmamıştı fakat bir çocuk gibi oyalanması ve bakıcılık yapılması gereken kişiymiş gibi bir muamele de görmeyi de istememişti kimseden. "Ne yapmaya çalıştığının farkındayım. Ama buranın havasında yatan şeyi ve özellikle onu ilgilendiren örgütün buradaki toplanma amacını da merak etmiyor değilim."

Zach onun bu anlayışlı ve olgun tavırlarının onun en büyük cazibesi olduğunu anlayarak onayladı. "Bir dakika?" dedi ve arkasında onları takip eden tayfaya bir göz attı. Bakışlarının keskin reçetesi Hall üzerine yazılırken, tek kaşını kaldırıp başını uzaklaşmasını gerektiğini gösterircesine kendilerinden uzağa olan bir yeri işaret etti. Ava da arkasına dönüp baktığında hepsinin ona nefretle baktığını gördü. Bu görüntüye sırıtarak baktı ve önüne döndü. Gerçekten de kendisini evinde hissediyordu.

ŞAH VE TAHT +18Where stories live. Discover now