2

350 47 32
                                    

Tekrardan yakıcı Güneş'in altında, Japonya'nın pek tekin olmadığı söylenilen sokaklarında yorgun bir şekilde ilerlerken çiçekçinin önünden geçiyordu.

Bu artık İsagi için bir rutin sayılırdı. Gün boyu sırtına yüklenen yorgunluğunu marketten aldığı şeftali aramalı gazozu ile, oturduğu bankta dinlenmekle geçiriyordu. Bir süredir omega'yı görmemişti ama bazen, banka oturduğunda, onun tatlı; çocuksu kokusu burnunu gıdıklardı.

Onunla konuşmak için cesaretini bir türlü toplayabilmiş değildi. Her yeşil yapraklar ve binbir renkteki çiceklerle süslenmiş dükkana girmek istediğinde bacakları istemsizce yolunu değiştiriyordu. Korkağın tekiydi ve muhtemelen hayatında gördüğü en güzel omega ile ömrü boyunca tanışamayacaktı.

Belki de onun kaderine yazılan da buydu, ailesine yaptığı onca şeyden sonra belki de Tanrı denen varlık onu böyle cezalandırmayı seçmişti. Sıkı budist bir aileden gelmiş olsa da onun varlığına inanmamayı tercih etmişti her zaman, belki bunun nedeni de karışık aklının derinliklerinde yatan korkularından biriydi.

Markete vardığında kasadaki kadını yeniden selamladı, diğer günlerin aksine bugün biraz daha neşesiz gibiydi. Bu İsagi'nin sorunu değildi bu yüzden şeftali aromalı gazozunun bulunduğu buzdolabına doğru yürüdü. İstediğini bulduktan sonra da kasaya ilerledi.

"Neşen yerinde değil gibi?" Kasiyer ile sohbet etmek her ne kadar mantıklı olmasa bile genç kadının yüzünde bulunan bu bilinmez ifade onu sanırım rahatsız etmişti, sormadan edemedi.

Kasiyer ise sessizce içeceği, okutup tutan miktarı söyledikten sonra, ona uzattı. Kırmızı gözlerini devirip derin bir nefes aldı. "İnsanlar bazen can sıkıcı olabiliyor, dükkanın sahibi değilim ama bu sokaktaki dükkanları kiralayan kişiler kibar insanlar sayılmaz." İsagi'nin ona uzattığı parayı kasaya yerleştirdikten sonra market fişini ona uzattı. "Aptal insanlar, sadece bir kasiyer olmama rağmen benden hesap soruyorlar."

"Duyduğuma üzüldüm."

"Ah, gelip geçici işte... İyi günler."

"Sana da öyle." Moral olsun diye gülümseyip başını eğdikten sonra marketten yavaş adımlarla ayrılıp her zamanki yerine geçti İsagi. Elindeki içeceği açıp gölgedeki serin rüzgarın vücudunu hafifletmesini bekledi, soğuk içeceğinden bir yudum alarak rahatlamaya çalıştı.

Bu sefer geç bir saatte varmıştı buraya. Ofiste çıkan kargaşadan ötürü kısa bir mesaiye kalması gerekmişti o gün. Sorun değildi, sonuçta Güneş henüz batmamıştı ve çiçekçi dükkanı da kapanmış gibi durmuyordu.

İçeceğini bir kere daha yudumlayıp vücudunu geriye doğru attı, banka biraz yayılarak olabildiğince rahatlamaya çalıştı. Anlaşılan bugün de gizemli omega dükkanda değil gibi duruyordu. Belki de artık pes etmeli ve duraksamadan evinin yolunu tutmaya başlamalıydı.

Bunu her düşündüğünde kendini yeniden bu bankta, gözleri kapalı bir şekilde umutsuzca omega'nın rahatlatan kokusunu ararken buluyordu. Umutsuz vakanın tekiydi, bunun farkındaydı ama bir türlü bu aptal alışkanlığından kurtaramamıştı kendisini.

Bir süre sessizce gözlerini dinlendirirken yanına birinin oturduğunu hissederek gözlerinden bir tanesini açmış, oturan kişinin yönüne doğru kafasını eğerek kimin onu rahatsız etmeye çalıştığını öğrenmeye odaklanmıştı.

"Yine kötü bir gün geçirmiş gibisin." İnce ses tonunun içindeki saklı mutluluk kolaylıkla duyulabilirken omega mutlu suratını biraz olsun ciddileştirmeye çalışıyor gibiydi. "Her zaman bu bankta uyuyup kalacağını düşünüyorum ama bir süre sonra kalkıp yürümeye devam ediyorsun, işin o kadar yorucu mu?"

İsagi vücudunda hissettiği ani adrenalin ile ileri doğru hafifçe atıldı, oturuşunu hızla düzeltmeye çalışırken döktüğü içeceği ile umutsuzca kaşlarını çattı. Bir meleğin karşısında bu kadar aptal davranabildiğine inanamıyordu. Utançla kızaran yüzünü yere düşen metal kutuyu almaya çalışırken kapamaya çalıştı.

"İyi misin, peçete ister misin?" Bu sefer omega'nın tatlı ses tonundan ne kadar endişelendiği okunabiliyordu. İsagi utançtan yerine dibine girecekken omega cebinden çıkardığı peçete ile pantolonunu silmeye başlamış, alfa başını geriye doğru atarak aklını aniden dolduran uygunsuz düşünceleri yok etmeye çalışmıştı. "Seni korkuttuğum için özür dilerim, sadece birkaç haftadır burada yalnız başına oturuyorsun... Sadece, belki konuşmak iyi olur diye düşünmüştüm."

"Senin bir suçun yok..." Derin nefesler ile adrenalin duygusunu hafifletmeye çalışırken utançtan hafifçe kısılan sesini duyurdu. Her ne kadar hala yüzünün yandığını hissetse bile hala pantolonunu silmeye çalışan omega'yı durdurarak mavi gözlerini kaçırdı. "Sadece birinin bir anda çıkmasını beklemiyordum."

"Yeniden özür dilerim..."

"Senin bir suçun yok dedim ya." Genç oğlandan birazcık uzaklaşıp aklını toparlayabilmek adına bankta biraz daha sola kaydı İsagi. Omega bunu fark etmiş gibi değildi bu yüzden derin bir nefes vererek onun ilk sorusunu cevaplamaya karar verdi. "Günüm kötü değildi, sadece yorgunum."

Kahverengi saçlı oğlan ellerini dizlerinin üzerine koyarak vücudunu farklı bir tarafa doğru çevirdi. Belli ki eğer İsagi'nin ona mesafeli davrandığını fark etmişti. "Anlayabiliyorum, çalışmak genel anlamda yorucu."

İsagi gülümsedi. "Evet öyle. Sen pek bir işte çalışmıyor gibi duruyorsun aslında." Eline geçen fırsat ile hayallerindeki omega'yı biraz daha tanımaya karar verdi. Hala kucağında duran ıslak peçeteyi artık boş olan içeceğinin kutusunun içine sıkıştırdı. Ellerinin yapış yapış olmasını umursamadı, burnunu dolduran karamel ve süt kokusu ile vücudu haftalardır hiç olmamış kadar rahatlamışken ellerinin yapışkan olması umursadığı en son şeydi.

"Annemin çiçekçi dükkanı," Karşılarında duran dükkanı büyük bir gururla göstererek yüzündeki sırıtışı büyüttü. "Ara sıra ona yardım etmek için burada çalışıyorum. Bu da bir işe giriyordur her halde?"

"Sanırım."

Sarı gözlerini kısarak bir anda ayaklanan omega elini alfaya uzattı. Resmi bir selamlaşma istediği belliydi ama isagi yapışkan ellerinin onunkine değmesinin iyi bir fikir olacağını düşünmüyordu. Omega onun kendi eline bakışını yakalamış olacak ki kıkırdayarak sadece serçe parmağını gösterdi.

"Bachira Meguru, bundan sonra burada tek başına oturmana izin vermeyeceğim."

İsagi duyduğu kıkırdama ile kısa bir süreliğine cennete girip çıkmış olacak ki olanları henüz yeni anlamışcasına hızla ayaklanarak heyecanla dolan göğsünü kabarttı, büyük bir mutlulukla serçe parmağını omeg- hayır, Bachira'nın ki ile birleştirdi.

"İsagi Yoichi, umarım ki iyi anlaşırız."

Flower Boy 꽃소년 'BachiSagi, ✓Where stories live. Discover now