17. DÖNÜM NOKTASI

941K 60.5K 225K
                                    

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın olur mu?

Bu kitapta geçen kişiler ve kurumlar tamamen hayal ürünü olup her ayrıntısıyla kurgudan ibarettir.

Keyifli Okumalar!

Şarkılar: Lykke Li, Gunshot
Tutuşmuş Beraber, Melike Şahin

BL örgütü lideri olmayı kabul etmiştim.
BL örgütü lideri.

Üç kelime. Dile geldiğinde küçük gibi görünen ama aslında elimde bir bıçak, sırtımda bir zırh, önümde etten duvar örmeme neden olacak bir tabirdi. Yerimde bir başkası olsaydı bunu kabul etmezdi.

Neden kabul etmiştim? Hayır, pişman değildim, neden kabul ettiğimi sorguluyordum ve ulaştığım sonuç, dile getiremesem de kendimi o örgüte ait hissettiğimdendi. Öyle bir aitlikti ki, düşünceden çok daha ötesiydi, sanki benim en başından beri dahil olduğum, fikirlerimle oluşan ve belki de benim bile haberim yokken oluşumuna neden olmuşum gibi hissettiren bir dürtü vardı.

Bu dürtünün nedeni, kimse henüz BL örgütünü bilmezken bir mendille bana bunun gösterilmesi olabilir miydi? İlk başlangıç o gün olmuştu, ertesi sabah haber kanalları bangır bangır aptal(!) bir topluluğun gece direnişi başlattığını, duvarlara sözler yazdığını, Krallık'ın büyük miktar parasını çaldığını söylüyordu.

Öyle önemsemiyorlar, öyle aşağılıyorlardı ki, maalesef ben de aynı düşünceye girmiştim.

Öyle ki, o mendilden sonra bana bırakılan mesajların genel değil, özel olarak olduğunu yeni anlayabiliyordum.

O geceden, o mendili aldığım geceden üç gün sonra arabamın camında bir notla karşılaşmıştım. Herkese aynısının yazıldığını düşündüğüm bir not olarak düşünüp çöpe atmıştım fakat hayır, artık biliyordum; o not bana özel olarak bırakılmıştı.

"Buluşacağız," yazıyordu, bir el yazısıyla. "Senin bana, benim sana değil, bize, birliğimize ihtiyacımız olduğunda. -BL"

O el yazısı, Tugay Demir Çeviker'in el yazısıydı.

İki hafta sonra bir restoranda tek başıma yemek yerken bir garson masama not bırakmıştı, bir daha da o garsonu görmemiştim. Avukat olduğum için beni yanına çektiklerini düşünmüştüm ama hayır, yine aynı el yazısıyla bir not bırakılmıştı.

"Gülümsemeyi unuttun mu? Gelecekte daima gülümsüyor olacağız. -BL"

Başımı çevirip restoranın içine bakmıştım, izlendiğimi düşünerek. Oralarda bir yerlerde oturuyor olabilir miydi? Hiç sanmıyordum, oturuyor olsaydı, yanıma gelmeliydi. Biz Tugay ile geçmişte o özgürken yan yana geçip gidip hiç tanışmadıysak bu içler acısı olurdu.

Bir ay sonra, bürodan öylesine tanışıp flörtleştiğim bir adam vardı, adını tam olarak hatırlayamıyordum bile. Flörtleşmek de denilemezdi, o gün alkole ihtiyacım vardı, Sinan yoktu ve davet edilmiştim. Çok konuşsa da keyifli bir adamdı, bir bara gitmiş, kusana kadar alkolümü içmiştim.

Geceyi benimle geçirmek istediğini bilerek oradan çıktığımızda taksi beklemeye başlamıştım, adam ise hesabı ödüyordu. Dışarıda sicim gibi yağmur, hava soğuk, elimde bir şemsiye boş sokağa bakarken bir evsiz elime not tutuşturmuştu. O zamanlar evsizlerin BL notları vermesi çok sıklaşmıştı ama yine şimdi anlıyordum ki, hiçbiri el yazısıyla değildi.

"Gökyüzü özgürlüktür, yağmur onun hediyesidir," diyordu notta. "Seninle beraber özgürlüğü tadacak birileriyle aynı yolda yürü, o özgürlükten kaçacak birileriyle değil. -BL"

BEYAZ LEKEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin