BÜYÜK HİCRAN

51.3K 1.7K 230
                                    

Ağustos 1999 / Yalova

"Ne çok acı var." demişti Cahit Zarifoğlu 'Yaşamak' adlı kitabında. "Bu dünya da ne çok acı var."

Herkesin kendince acı tanımı farklıdır. Ama sorsan insanlara belki de bir çoğu acıyı sevdiği birini kaybetmek olarak tanımlar. Çünkü sevdiğin bir yakınını kaybetmek bu dünya üzerindeki en büyük acıdır. Bayraktar ve Ayyıldız aileleri günün sonunda yaşayacakları o büyük acıyı bilmeden uyanmışlardı sıcak yaz gününe.

Hanımlar telaşla mutfakta akşam için yemekler hazırlarken beylerde bahçede tavla oynuyorlardı. Çocuklarda onların yanında bahçede oyun oynuyorlardı.

"Evlenicem işte banane, evlenicem.."

"Evlenmeyeceksin."

"Evlenicemmm..." Diyerek bağırdı küçük kız.

Atilla tam elindeki zarları atacakken kızının ve oğlunun gelen sesi ile durdu. Birbirlerine sinirli bakan çocuklarını görünce kaşlarını çattı. Çocuklarının birbirine karşı seslerini yükseltmesinden hiç hoşlanmıyordu. "Egemen, neden kardeşine sesini yükseltiyorsun?" Diye sordu.

Egemen babasının sesini duyunca bakışlarını babasına çevirdi. Gözlerini kocaman açarak "Baba senin bu kızın var ya evlenecekmiş." Dedi en şikayetçi ses tonuyla.

Arkasından hemen Mehir belirdi önce babasına sonra da inat eder gibi abisine bakarak "Evet." Dedi nazlı ses tonuyla. "Evlenicem."

Atilla kafasını sağa sola çevirerek içinden 'ya sabır' çekti. Bu kızı onu delirtecekti. Altuğ, kardeşim dediği arkadaşının bu haline güldü. Sonra Mehir'e dönerek "Gel buraya bakalım Çiçek kızım." Diye elini salladı.

Mehir sakin adımlarla Altuğ amcasının yanına gitti. Altuğ gülerek kızı kucağına aldı. "Söyle bakalım kim bu şanslı çocuk?"

Mehir, Altuğ'un sorusuna kıkırdadı."Alparslan"

Altuğ'un gülen yüzü bir duraksar gibi oldu. "Hangi Alparslan?"

"Senin oğlundan bahsediyor Altuğ amca." Diyerek araya girdi Egemen. Daha birkaç dakika önce oyun oynadığı arkadaşına ters ters baktı.

"Baba Çiçek benimle evlenmek istiyormuş. Kendisi öyle diyor." Araya giren Alparslan ile ortalık daha da karışacak gibi duruyordu.

"Ne demek kendisi öyle diyor? Deli mi benim kızım? Hem umut ver hem de sonra kendisi diyor de!" Diyerek sinirlendi Atilla.

Altuğ şaşkın gözlerle arkadaşına baktı. "Atilla abartmıyor musun?"

Bahçeden gelen sesleri merak edenler hanımlarda dışarıya çıkmışlardı.

"Hayatım ne oldu?" Diyerek kocasının yanına gitti Bahar. Kocasının yüzü asıktı.

"Bu oğlan bizim kızımızı oyalıyor Bahar." Dedi sinirli bir tonda.

"Yok artık" dedi Altuğ şaşkın gözlerle arkadaşına bakarken. Ceylan da kocası Altuğ 'ya bakarak 'ne oluyor' gibisinden kafa salladı o an.

"Mehir, Alparslan ile evleneceğim deyince kocan delirdi Bahar." Dedi Altuğ göz ucuyla arkadaşına bakarak.

"Ha o konu." Dedi Bahar anlayarak kafasını salladı. Sonrasında kocasına dönerek "Ne var bundan canım? Çocuk o daha. Hem Mehir bunu ilk defa demiyor ki." Dedi.

"Nasıl ilk defa demiyor?" Şaşırdı Atilla. Çünkü ilk kez öğreniyordu.

"Mehir uzun zamandır diyor Atilla." Diyerek araya girdi Ceylan. "Ama siz son zamanlarda sürekli görevde olduğunuz için duymamışsınız."

HİCRAN (Aile+ Askeri Hikaye)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin