10🌼

603 24 0
                                    

Hüray'dan

Uyandığımda en son görmeyi bekledigim kişi Yadenur'du. Tabi ya, yağmurun durmasını beklerken uyuyakalmıştım. Ama o kadar tatlı ve huzurlu bir uykuydu ki... Uzun zamandır böyle deliksiz uyuduğumu hatırlamıyordum.

Olayın verdiği şaşkınlıkla odadan hemen çıkıp gitmiştim. Tam o sırada:

"Hüray bu saatte ne yapıyorsun burada?" Evet bu kişi Arzu'dan başkası değildi. Neden her yerden çıkmaya başlamıştı bu kız?

"Sana bu soruyu sorma hakkını verdiğimi sanmıyorum." diyip gitmeye yeltenirken:

"Hastalarınla arana mesafe koysan iyi edersin. Bu saatte bu odadan çıkmanın başka bir açıklaması olamaz." dedi. Kırmızı çizgiyi çoktan aşmıştı. Sakin kalmaya çalıştım.

"Belki ağrısı oldu belki serum taktım. Olamaz mı Arzu?"

"Bu hemşirelerin işi Hüray. Senin değil." Ya sabır çekip elimi şakaklarıma görürdüm.

"Hastam gök gürültüsünden korkmuş. Yanında da kimse yoktu. Ben de yanında durdum. Ne var bunda?"

"Ha normal yani?" deyip alaycı bir ifade kondurdu suratına.

"Arzu işine bak bana karışma. Lütfen." diyip yanından ayrıldım. Az daha konuşmaya devam etsem kalbini kıracaktım.

🧚🧚

Bütün gün Arzu'nun dediklerini düşündüm. Tamam diğer hastalarıma göre Yadenur'a daha çok içim ısınmıştı. O iri ela gözleri hoşuma gidiyordu. Kadifemsi sesini duymayı seviyordum. Beni güldürüyordu. Bu kadardı. Ne vardı ki? Arzu abartıyordu. Evet evet kesinlikle abartıyordu.

Düşüncelere o kadar dalmışım ki saate baktığımda geç kaldığımı fark ettim. Acele ederek tansiyon aletini ve iğne tepsisini alıp 306'ya gittim.

Odaya girdiğimde sarışın, uzun boylu, renkli gözlü bir genç koltukta oturuyordu ve konuşuyorlardı. Yadenur bayağı mutlu gözüküyordu. Kimdi bu çocuk şimdi?

Tansiyonu ölçtüm ve yüksek çıkmıştı. Sebebini sorduğumda sarı kafanın getirdiği çiğköfteden kaynaklandığını anlayınca içimi öfke kapladı. Neden kendine dikkat etmiyordu? Hadi kendi dikkat etmiyordu bu çocuk neden etmiyordu?

Sarı kafanın kan alırken Yadenur'a acıyor mu deyişi ve fazla ilgilisi de gözümden kaçmadı değildi hani. En sonunda ziyaret saati bitti dedim de gitmişti.

Dosyaları inceliyor gibi yapıp: "Giden kişi neyin oluyor?" dedim.

"Okan. Çok samimi bir arkadaşım. Sürpriz yaptı geleceğini de bilmiyordum. Çok kalamadı zaten. Ziyaretçi saati bitti."

Demek arkadaşlardı. Bu beni nedensizce mutlu etti. Masasına baktığımda kitaplar ve çilekli bir kalem vardı. Sanırım çilekli şeyleri çok seviyordu. Yanına gidip baktığımda ise üniversiteye hazırlık kitapları olduğunu gördüm.

"Sınava mı gireceksin?"

"Evet. Bu sene tekrar deneyeceğim." Sayfalara göz attım. Sıkı çalışıyor gibiydi.

"Yoksa meslektaşımız mı olacaksın?" diyip göz kırptım.

"Bilmiyorum ki. Hangi mesleğe yatkınım bilmiyorum." dedi. Aslında ondan iyi psikolog olurdu. Güler yüzüyle bile insanlara iyi gelebilirdi. Farklı bir aurası vardı.

"Psikolojiyi düşündün mü?"

"Evet, fikirlerim arasında var. Psikolojik kitaplar okumayı seviyorum." Yanılmamıştım. Öyle bir izlenim veriyordu.

"Sevgisiz büyüyen kız çocuklarını okuyordum." diyip yüzü gölgelendi. Galiba babasıyla ciddi problemleri olmuştu. Merak ediyordum ama kendisinin anlatmasını bekleyecektim.

"Özellikle babasından sevgi göremeyen kızlar o sevgiyi başka erkeklerde arıyorlar. Sonra bağımlılık geliştiriyorlar o kişiye."

Çok okuyup araştıran biriydi Yadenur. Aynı zamanda mantıklı konuşuyordu. Onunla sohbet etmeyi seviyordum. Daha bir şeyler anlatmaya yeltenmişti ki annesi geldi. Odadan çıktım.

Diğer hastaların da işlerini hallettikten sonra eve doğru yürümeye başladım.

Kafam çok karışıktı. Hastamdan hoşlanıyor olabilir miydim? Bugün sarı kafayı görünce çok gerilmiştim. Banane ki diyemiyordum. Arkadaş olduklarını duyunca gelen o rahatlama hissi...

Hoşlansam ne olacaktı ki? Onun da benden hoşlanma ihtimali olabilir miydi? Uykulu halde kokumu sayıklamasını hatırlayınca gülmeye başladım. Ah Yadenur neler düşündürüyorsun insana.

Eve girdiğimde abim yemek yapıyordu. Sıra sıra yapardık. Bugün sıra ondaydı.

"Mis gibi kebap kokuyor. Eline sağlık abim. Önlük de fena yakışmış." diyip biraz sinir ettim.

"Hüray kaşınma. Elini yıka gel sofraya. Bulaşıklar da senden."

🧚🧚

Yemekten sonra annemgille görüntülü konuştuk. Abimle ben Konya'da diğer abim ve kardeşlerim Şanlıurfa'daydı. Babam vefat ettikten sonra işleri abim devralmiştı. Yazın da Muğla'daki otelimiz için ailecek oraya giderdik.

Odama geçip uzandım. Instagram'da gezerken acaba hesabı var mı diye düşündüm. Arama butonuna Yadenur Arslan yazdım. Bir tane hesap çıktı. Tabii canım Türkiye'de kaç tane Yadenur Arslan olabilirdi ki.

Hesabı gizliydi. Profil fotoğrafına tıkladım. Kırmızı güllerin içinde gülüyordu. Başörtüsü de kırmızıydı. Beyaz teni güneş misali parlıyordu. Gül güzeli dedim. Hemen UMUT KAYA - GÜL GÜZELİ şarkısını açtım. Hem dinliyordum hem de fotoğrafı inceliyordum.

Tarçın'ın miyavlayıp kucağıma atlamasıyla elim yanlışlıkla Takip Et kısmına değmişti ve tabii ki bundan bihaber şekilde Instagram'dan çıkıp Tarçın'la ilgilenmeye başlamıştım.

T.A.KWhere stories live. Discover now