Kuzey sağından solundan çıkan alevlerden yanmamak için dikkatli bir şekilde Ateş'i takip etti ve onu elinde bir çerçeve ile buldu. Masanın üzerindeki çerçeve.
Ateş ise gerisine dönüp Kuzey'i gördüğünde şaşırdı. "Ne işin var senin burada?"
Kuzey boğazını yakan duman yüzünden iki kez öksürdükten sonra yüzünü buruşturarak dışarıyı gösterdi. "Dışarı çıkalım."
Ateş, Kuzey'in elini tuttuktan sonra alevlerin arasından geçerek dışarıya çıkmışlardı. İkisi de kendisini yere atıp havadaki oksijeni ciğerlerine çekerlerken Ateş gözlerini yanında oturan Kuzey'e çevirdi. "Neden kendini riske atıp peşimden içeriye girdin?"
"Boşluğuma geldi." dedi Kuzey gözlerini kapatırken. "Sen içeriye kendini öyle atınca ben de attım."
Ateş hâlâ birbirlerini sımsıkı tutan ellerine baktı, ayrılmamışlardı ve Ateş şu an ayırmak istemiyordu. Sanki Kuzey'in eli ona güç veriyormuş gibi hissediyordu. Kuzey elini çekene kadar çekmeyecekti.
Kuzey ise nefes almaya çalışıyordu. Ciğerleri kapanmış gibi birkaç dakika öksürürken adamların biri su uzattığı için farkında olmadan Ateş'in elini bıraktı ve suyu alıp içti. "Kundaklama mı sence?"
"Büyük ihtimalle." diye fısıldadı Ateş gözlerini elinden çekerken. "Gizlice girmiş olmalı."
"Beni yanlış anlama ama adamların biraz zayıflar."
"En iyi adamlarım emekli oldular, bunlar yeni yetme."
"Belli." Kuzey yerden destek alarak ayağa kalktıktan sonra arabasını gösterdi. "Benim evime gidelim mi?"
Ateş hafifçe güldü. "Umarım beni kartondan bir eve götürmezsin."
Kuzey de güldü fakat hüzünlü bir gülümsemeydi. "Bazen o karton ev için kavga ettiğimiz zamanlar olurdu. Soğuk taşta yatmaktansa karton biraz daha iyi fikirdi."
Ateş üzgün gözlerle onun gözlerine baktı. "Üzgünüm, öyle söylemek istemiştim."
Kuzey hızla dudaklarına içten bir gülümseme koyup onun omuzuna hafifçe vurdu. "Biliyorum yakışıklı, gidelim hadi."
Kuzey arabasına giderken Ateş birkaç saniye boyunca onun arkasından ciddi ciddi sonra da hafifçe gülümseyerek baktı ve peşinden gidip arabaya bindi. "Kız arkadaşın nasıl?"
Kuzey en başta anlamayarak baktı Ateş'e, daha sonra sesli bir şekilde güldü. "Neredeyse 3 senedir bekarım."
"Umarım bu 3 senede o değişik fantezilerin son bulmuştur."
"Umarım." diyerek cebinden telefonunu çıkardı Kuzey. Gelen mesaja baktıktan sonra telefonunu tekrardan cebine koydu. "Adem abiden geldi mesaj, beni çağırıyor. Ben seni eve bıraktıktan sonra onun yanına geçsem sana ayıp olur mu?"
"Olmaz, ben de zaten evi kim kundakladı onu araştıracağım. Kamera kayıtlarını atacaklar."
"Sinan'ın işi olabilir mi?"
"Büyük ihtimalle." diyerek elini torpido gözüne götürdü Ateş ve kendi elleriyle koyduğu güneş gözlüğünü alıp gözüne taktı. "Ne güneşli bir gün öyle."
"Kar bekleniyormuş, güneşin tadını çıkar." Kuzey'in gözü Ateş'in elindeki çerçeveye kaydı. "Bir sorun var mı fotoğrafta?"
Ateş de elindeki çerçeveye bakıp fotoğrafı kendi tarafına çevirdi ve kafasını iki yana salladı. "Bir sorun yok, iyi duruyor."
"Güzel." diyerek fısıldadı Kuzey arabayı hızlandırırken. Yol boyunca ses çıkmamıştı ikisinden de, bir saat sonra araba bir sitenin önünde durduğunda Kuzey kartı çıkarıp gösterdi ve güvenlikçi kapıyı açtı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hemofili , GAY
Teen Fiction"Hemofili hastalığı olan birine göre biraz fazla riskli birinin avukatlığını yapmıyor musun?" Kuzey birkaç saniye duraksadı, 'bu bilgiyi nereden öğrendin?' gibisinden sorular sormayacaktı. Kalıplı adama baktı, hafifçe gülümsedi. "Risk almaktan hiçbi...