Ateş ve Kuzey arabayı uzak bir köşeye çekmişlerdi. Polislere belli etmeden eski fabrikayı izliyorlardı. Bir saat geçmesine rağmen ne gelen vardı ne giden. "Bence yanlış ihbar aldılar veya oyun oynadılar." dedi Kuzey elindeki paketin içinden bir kraker alıp ağzına atarken. "Bunları bu tarafa yönlendirip başka bir yerde yapıyorlar sevkiyatı."
"Aynı fikirdeyim." Ateş gözündeki güneş gözlüğünü çıkarıp yakasına astı. "Yine de biraz daha oyalanalım."
Kuzey, Ateş'in yakasına taktığı güneş gözlüğüne bakıp güldü. "Benim değil mi o?"
"Seninle tanıştığım ilk gün taktığın gözlük." diyerek gülümsedi Ateş.
Kuzey yüzünü tekrardan fabrikaya doğru çevirdi. Bu sırada uzaktaki siyah arabayı gösterdi. "Ateş, şuraya bak."
"Bunun polis arabasını olduğunu sanmam." Ateş hızla belindeki silahı çıkarıp içindeki kurşunları kontrol etti. "Girelim mi?"
"Burada bekleyelim." dedi Kuzey dikkatlice arabaya bakarken. "Herhangi bir durumda sonradan gireriz. Böylelikle iki tarafın arasında kalırlar, kaçacak yerleri kalmaz."
Ateş yine de hazır bekledi, iki dakika sonra silah sesleri gelmeye başladığında arabadan ilk inen Kuzey olmuştu. Peşinden de Ateş koşmaya başladı. Fabrikanın girişine geldiklerinde büyük bir çatışma başladığını gördüler.
"Emir komiser nerede?" diyerek etrafına bakındı Kuzey ve onu fabrikanın arkasına doğru koşarak gittiğini görünce Ateş'e döndü. "Onun peşinden gidiyorum, koru beni."
"Kuzey -"
Kuzey, Ateş'in lafı bitmeden koşmaya başladığında Ateş sinirli bir nefes verip takım elbiseli adamlara yöneltti silahını, neyse ki polislerin birçoğu taraftan tanınıyordu ki polislerin hedefi olmamıştı.
Kuzey fabrikanın arkasından bahçeye çıktığında en az 7 takım elbiseli adam saydı.
Bir polise karşı yedi mafya -
Bir polis, bir avukata karşı yedi mafya.
Kuzey ilerideki adamı tam kalbinden vurduğunda Emir komiser hızla ona dönüşmüştü. "Ne işin var senin burada!?"
Kuzey bir diğer adamı bacağından vurdu. "Tartışmayı sonra yaparız, diğer beş kişiyi halledelim."
"Ateş nerede?" diyerek köşede saklanmış adamı vurdu Emir Komiser ve ağacın arkasına geçti.
"İçeride, gelir birazdan." Kuzey ilerideki adamı karnından vurduğunda kaşlarını çattı. "Parazit gibiler, bitmiyorlar."
"Akılları sıra bizi arkadan sıkıştıracaklardı."
"Destek geliyor mu?"
"Geliyor, yolda."
Bu sırada Ateş içerideki üç kişiyi indirmişti. Polislerin arasından geçip dışarıya çıktı ve Kuzey'in yanındaki ağaca doğru koştu. "İki araç daha geldi onlardan. Ben de adamları çağırdım, birazdan burada olurlar."
Kuzey silahına yedek şarjörünü takarken gözlerini Ateş'e çevirdi. "Uyuşturucular nerede?"
"Dışarıda kamyon var, büyük olasılıkla onun arkasına koymuşlardır."
Kuzey kaşlarını çattı. "Kamyon hani renk?"
"Kırmızı - siyah. Ne oldu?"
"Uyuşturucu sevkiyatı değil bu!" Kuzey sinirle silahını ileriye doğrulttu ve adamın bir tanesini tam çenesinden vurup yüzünü parçaladı. "İnsanlar var o kamyonun içinde!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hemofili , GAY
Teen Fiction"Hemofili hastalığı olan birine göre biraz fazla riskli birinin avukatlığını yapmıyor musun?" Kuzey birkaç saniye duraksadı, 'bu bilgiyi nereden öğrendin?' gibisinden sorular sormayacaktı. Kalıplı adama baktı, hafifçe gülümsedi. "Risk almaktan hiçbi...