16- Geçmişin acısı

11K 515 67
                                    

01/03/1983 (Barlas 4 yaşında) ~

(Yazarınızdan)

Bir kaç gün önce her yeri saran kar şimdilerde erimeye başlamıştı. Güneş batalı çok olmamıştı ama şimdiden gök yüzünü sarmıştı zifiri karanlık.

Küçük Barlas tüm gün boyunca evin içinde koşturmuş olmanın verdiği yorgunlukla beraber annesinin dizine uzanmış eskide olsa hala iş gören tüplü televizyondan çizgi filmini izliyordu.

Annesi oğlunun saçlarını nazikçe okşarken Barlas oldukça huzurlu hissediyordu kendisini.

Barlas annesine aşık bir çocuktu. Annesinin yaşama sebebiydi kendisi. Belki lüks içinde yaşamıyorlardı ama mutlu hayatları vardı, tabi bu günün yalnızca belirli saatlerinde geçerliydi.

Babası alkolik bir adamdı ve öfke problemleri vardı. Şule ve Servet yani Barlas'ın anne babası gençliklerinde birbirlerine tutkuyla bağlı bir çifti. Ailelerinin evlenmelerine rızası olmadığı için çareyi kaçmakta bulmuşlardı ve İstanbul'a gelmişlerdi.

Başta zorlansalarda bir şekilde kendilerine ev tutup çalışmaya, para kazanmaya başlamışlardı. Bir kaç yıl içerisinde işleri yoluna sokmuşlardı ve bu süre zarfında Şule hamile kalmştı.

Mutlu evliliklerinin bir meyvesiydi Barlas ama işler pekte beklendiği gibi gitmedi. Barlas doğduktan birkaç ay sonra geçimsizlik yaşamaya başladılar. Bunun nedeni Servet'in kumara yatırmış olduğu paralardı.

Şule onu çok kez uyarsada Servet kumar bataklığına girdi ve oradan bir daha da çıkamadı. Yoksulluk ve şiddetli geçimsizlik ile Barlas iki yaşındayken boşandılar.

Şule oğlunuda yanına alıp geri memleketi olan Urfa'ya ailesinin yanına büyük umutlar ile döndü ama kendi ailesi tarafından kapı dışarı edildi.

Şule'ye göre haklılardı çünkü o zamanında ailesini terk etmiş bir evlattı ama yine de ailesinin onu affetmesini çok istemişti çünkü her ne olursa olsun Şule onların kızıydı.

O gün zor da olsa bir gece konduyu bulup taşındılar.

Bir yıl boyunca bir çok zorluklara göğüs gerdi Şule ama çok yorulmuştu. Servet bir gün geri döndü ve Şule'ye pişmanlığını haykırdı. Çok dil döktü, göz yaşı döktü ve bir kaçta yalan uydurdu.

En nihayetinde Şule Servet'i affetti ve onunla İstanbul'a geri döndü ama o zamanlar bu kararının hayatınının hatası olacağından habersizdi. Başta her şey iyi gidiyordu, Şule yeniden hamile kalmıştı ama bir gün Servet eve zil zurna sarhoş gelince her şey değişti.

O gün evde kırılmadık cam kalmadı. Şule hayatındaki ilk tokadını aldı.

(Şu son cümlenin verdiği ağırlık...)

İşte o gün başladı Şule'nin cehennem günleri. Servet çoğunlukla eve içip geliyor ve öfkesini kırarak dökerek çıkarıyordu. Her kırdığı cam Şule'nin göğüsüne saplanıyordu sanki.

Allah'tan yalnızca tokat atıyor diye avuttu kendini çoğu zaman.

Düşündü hep, zamanında onun kalbini kırmaya çekinen adam nasıl olur da ona tokat atar diye, ama bulamadı bir cevap bir bahane. Çünkü bir kadına vurmanın hiç bir bahanesi olamzdı.

Kavgadan geçilmeyen bu evde Barlas büyümeye devam etti. Şule oğlunun, babasının o hallerini görmemesi için elinden geleni yapmıştı. Nitekim başarılı da olmuştu. Ne zaman kavga etseler Barlas uyumuş oluyordu ve uykusu oldukça ağır olduğundan uyanmıyordu.

Babasının kızı / FİNAL/ Where stories live. Discover now