Parktaki Kavga

36 13 1
                                    

Matematik dersinden sonra diğer dersleri de işleyip eve geldim. Diğer derslerde ve teneffüslerde Mert ve arkadaşlarının olduğu taraflara bakmamaya, onlardan konu açıldığında da az konuşmaya gayret göstererek kendime ilgisiz olduğumu ispatlamaya çalışıyordum. Gerçekten bunu başarıyordum da. Sonuçta madem artık aynı sınıftaydık, o günü unutup sanki yeniden tanışmışız, ilk defa bugün karşılaşmışız gibi yapabilirdim. Böylece o benim için sınıfa yeni gelen birinden başka hiçbir şey olmazdı.

Servisten indiğimde anahtarlarımı almak için çantama baktım, bir de ne göreyim telefonum çantamda yok. Her yeri aradım, ceplerimi karıştırdım. Her yere baktığıma emin olmadan bir daha her yeri aradım ama yok. Telefonu okulda unutmuşum. Kimseyi de arayamayacağıma göre. Hemen gerisin geri okula doğru koşmaya başladım. Neyse ki okul o kadar uzak değil ki 1 saatte varabilirdim.

Okul 5-6 gibi kapanıyordu, umarım yetişebilirim diye düşünerek koştura koştura gidiyordum. Bir yandan da aklıma adamın beni takip ettiği gün geliyor, bu sefer bir kurtarıcım olmazsa başımın çaresine nasıl bakacağım geliyordu.

Neyse ki kazasız belasız okula geldim ve telefonumu alıp çıktım. Annemi arayıp durumu haber verdim, o da bugün arkadaşında kalacağını söyledi. Saat geç olduğu için biraz korksam da kendimi cesaretlendirmeye çalışıyordum.

Okulun yanlarında bir park vardı, bazen okuldan kaçıp orada takılırdık. Biraz eğlenmek istediğimden parka doğru gitmek istedim ama parkın yanına geldiğimde kavga sesleri tüm sokağı inletiyordu. Biraz daha yaklaşıp köşeden bakmaya çalıştım, tam olarak ne olduğunu anlayamasam da 5-6 erkeğin birbirine girdiğini, sopalarla bıçaklarla kavga ettiğini, birbirlerine burda söylemeye bile çekindiğim küfürler savurduklarını duyabiliyordum.

Sonra aniden onu gördüm. Mert. Yine mi ya, yine mi karşıma çıktı bu çocuk diye söyleniyor acaba tüm bunlar tesadüf mü yoksa kader mi diye de düşünmeden edemiyordum. Bence sadece tesadüf.

Kavga gittikçe büyüyor, küfürlerin ana merkezleri iyice anaya babaya geliyordu. Ne yapsam diye düşünürken aklıma polisi aramak geldi. Sonuçta bu çocukları birinin ayırması gerekiyordu, ya birbirlerini öldürseler, ben de burada buna göz yummuş olurdum. O yüzden hemen telefonumdan polisi aradım ve hemen Tevfik Anadolu Lisesi'nin yakınlarındaki parka gelmelerini ve burada bıçaklı çocukların kavga ettiği ihbarında bulundum. Hayatımda ilk defa polisi arıyor, ilk defa da ihbarda bulunduğum için değişik bir duygu değişimi yaşıyordum. Bir yandan yaşadığım aksiyon, bir yandan da korku beni sarıp sarmalıyordu.

Artık burada beklememin saçma olduğunu düşünüp hemen oradan uzaklaştım ve eve doğru yürümeye başladım. Çok geçemeden yanımdan bir polis arabası okul yoluna doğru gidiyordu, umarım kötü bir şey olmadan yetişirlerdi.

Size ilk başlarda hayatımın ne kadar sıkıcı olduğunu ve hep aynı şeyleri yaşadığımı söylemiştim. O günden sonra gerçekten hayatımda aksiyon eksik olmuyordu. Aslında aksiyon yaşamak, sürekli yarın ne olacak, ne yaşayacağım diye düşünmek sanırım çokta iyi bir şey değilmiş. En azından sıradan bir hayatım var ve yarın ne yapacağımı bilerek yaşıyorum. Aksiyon hayatı pek bana göre değil, gerçi bu yaşadıklarımı hemen birilerine anlatmak, dedikodusunu yapmak istiyordum. Annemde olmadığına göre, Deren'e anlatabilirdim. Ama o böyle şeylerden çok korkardı. Deniz ve Selim'e anlatırsam da parka gittiğim için, bu işe bulaştığım için beni oradaki çocuklardan daha beter suçlu durumuna düşürürlerdi. Neyse ben de kimseye anlatmazdım.

Eve gelip, yemeğimi yedim. Sonrada odamda saatlerce YouTube'da video izleyip eğlendim. Genelde çok boş videolar izliyordum ama keyif alıyordum. İlla belgesel mi izlememiz gerekiyordu? Ben neyden keyif alıyorsam onu izliyordum, en saçma videolar olsa bile.

Sonra saatin geç olduğunu fark edip yatakta uyku pozisyonunu aldım ve bugün olanları kafamda yeniden düşündüm. Sonra da uykuya daldım.

UFAKLIK Où les histoires vivent. Découvrez maintenant