yirmi üç

2.3K 218 89
                                    

bu bolum ask var arkadaslad aglamicaz bu bolum!!!

🎀❕️🍓‼️

sizi yildizliyom 🧤😠⭐️

-

beş yıl önce

kanepede ayaklarımı sehpaya uzatmışken jeongguk'u düşünüyorum. onunla internetten gördüğümüz bir yemek tarifini denerken, parmağımı kestiğim için benim canımdan çok onun canının yandığını öğreniyorum. o an sadece bunu öğrenmiyorum, jeongguk yüzündeki acı ve endişeyle parmağımı musluğa tutarken, sırtımı sıvazlıyor. parmağıma bakınmak için eğildiğinden saçları gözüne giriyor ve bu onu rahatsız ettiği için sağlam elimle saçlarını kulağının arkasına sıkıştırıyorum. ne alakaysa o an jeongguk'a aşık olduğumu öğreniyorum.

yaptığımız yemek piştiğinde üstünde tüten dumanları umursamadan tadıyoruz ancak ben tuza düşkün olduğum için fazla tuz atmışım, jeongguk yüzünü buruşturuyor. "ne, sevmedin mi?"

"çok tuzlu."

"o kadar uğraştık, parmağımı kestim! bir zahmet beğen yani."

"beğenmek zorunda değilim?"

"jeongguk!" elimdeki çatalı ona doğru fırlatıyorum çünkü beni sinir ediyor. yemeği yiyemiyoruz çöpe gidiyor.

evin içi sıcak olduğundan jeongguk hırkasını ve çoraplarını çıkartıyor. elleri terlediğinden yıkamak için banyoya gidiyor. kanepede oturuyorken, köşede duran çoraplarına bakıyorum. şekerlemeli pembe çoraplarına bakarken onun ne kadar tatlı olduğunu düşünüyorum ama sonra, jeongguk'un o çorapları çıkartmasının ardından, ben otururken ayağını bana koklatması geliyor ve kusacak gibi oluyorum. o şu an banyomdayken gülüyorum. ne yani aşık olmak şu çoraplara bakarken onu düşlemek mi? aman tanrım! aşk komik bir şey.

kapıdan içeri girdiği an dövmelerine dönüp bakıyorum da, şurada duran şekerlemeli çoraplarıyla alakaları kylie ve timothee çifti gibi duruyor.

"dip boyan gelmiş taehyung." diyor, ayaklarımı uzattığım sehpaya oturuyor. "yarın saçını boyayalım." yüzündeki yarım gülüşüyle oturma odasını inceliyor, evi için araklayacak bir biblo seçecek kesin diye düşünüyorum. "yürü git bakma biblolarıma, onlardan sana yar olmaz."

"ama şu kafanın üstündeki hoşuma gitmişti." diyor, içimden ona sövüyorum ama o bir müneccim olmalı ki anlayıp ayağını karnıma vuruyor. "çek şu 42 numara ayağını!"

"42 numara olduğunu nereden biliyorsun?"

"şu ayak mevzusunu kapatabilir miyiz sinirlerim bozuldu." ikimiz de anırarak gülüyoruz ve gülerken, jeongguk'un çıkardığı salak sesleri bile sevdiğimi düşünüyorum. sehpadan diğer koltuğa geçip benim oturuşumu taklit ediyor. telefonu eline alıp yeni gelen bir filmi gösteriyor. kaçak sitelere girip o filmi bulmakla uğraşıyoruz. "jeongguk bu siteye girmesen mi?"

"niye güzelliğim burası açılacak gibi duruyor."
site açılır açılmaz karşımıza bikinili bir kadın çıkıyor ama işin garibi, bir şeyler geveliyor ve o gevelediği şeyler hiç iyi şeyler değil. "jeongguk! burası nasıl bir site eskort şeyine girmişsin, çık ulan şerefsiz çık!" sırtına vurup onu azarlıyorum ancak o kahkahalarla buna gülüyor.

"e site kalmadı nereden izleyeceğiz bu filmi şimdi?" diyor jeongguk, sıçmışım filmine der gibi bakıyorum ona susuyor. hayır susmuyor, iki saniye sonra yeniden sitelere giriyor. "film yeni çıkmış nasıl izleyeceğiz, tabii bulamayız, tıklanma alsın diye filmin adını koyuyor bu siteler de."

"aman bırak filmi şimdi. aklıma bir şey geldi."

"ne geldi?"

"börek mi, böörek mi? yani uzatarak mı okuyorsun?"

"böörek diyen mi var?"

"sen öyle diyorsun ya?"

"ne zaman dedim?!"

"e daha dün demedin mi jeongguk?!"

"hayır demedim nerenden uyduruyorsun?!" biz bu kavgaya devam ederken birden marula atlıyoruz ve marul mu yoksa maarul mu diye tartışırken işin içine bir de mendil giriyor. mendil mi meendil mi, açıkçası uzatarak okuyanlara sinir oluyorum.

"jeongguk." diyorum birden, o hâlâ "ben böörek demedim ne zaman demişim taehyung?" diye konuşuyor.

"jeongguk, dur bir." diyorum, susuyor sonunda bana dönüyor.

aylar önce ikimizin de lana bağımlılığını bildiğimizden eğer birine aşık olursak ona, onu sevdiğimizi nasıl söyleriz acaba diye konuşuyorduk. ikimiz de, eğer birine aşık olursak, "sanırım seni sonsuza dek özleyeceğim, tıpkı yıldızların gündüzleri güneşi özlemesi gibi." bunu söyleyerek aşkımızı belli edecektik. şimdi buradayken, aşık olduğumu biliyorum, bu cümleyi kime söyleyeceğimi de biliyorum. onun da beni sevdiğini biliyorum, bu yüzden direkt söylüyorum.

"jeongguk," yanımda oturmuş merakla beni inceliyor. "sanırım seni sonsuza dek özleyeceğim," diyorum, gözbebekleri büyüyor, nefesi kesiliyor çünkü jeongguk, biliyor. "tıpkı yıldızların gündüzleri güneşi özlemesi gibi." bir tepki vermeden karşımda duruyorken onu öpmek istiyorum. ona doğru yaklaşıyorum, koltukta dizlerim üstüne çıkıp kucağına oturacakken, kafamı üstümüzde duran rafa çarpıyorum. canımın yanmasıyla birlikte elimi kafama çıkarıp okşuyorum, jeongguk gülecek gibi oluyor ama sonrasında belimden tutup beni kucağına çekip dudaklarıma yapışıyor. bunu yaparken, diğer eliyle kafamı okşuyor.

bunların ne ara yaşandığını düşünmeye fırsatım kalmıyor, jeongguk'un dudaklarına odaklanıyorum.

"ben de seni seviyorum." diyor, sonra kucağına yığılıyorum. kolonya sayesinde ayılıyorum ve kafamın acısıyla birlikte çıkma teklifi ediyorum, o da kabul ediyor. kafamın acısı için biraz ilgi istiyorum, kafamı sürekli öpüyor ve beni teselli ediyor.

-

en kotu bolum bu olabilir vallahi bok gibi yazdim ozur dilerim

Ops! Esta imagem não segue nossas diretrizes de conteúdo. Para continuar a publicação, tente removê-la ou carregar outra.


en kotu bolum bu olabilir vallahi bok gibi yazdim ozur dilerim

sizi cok seviyorum
sarilalim ve guzel hissedin
🫂🧤⭐️🧤🫂❤️‍🩹


(lananin en sevdigim sarkisi summertime saddnes degil ama ficte taehyung jeongguku yildizi olarak gordugu hatta dovmesini bile yaptirdigi icin icinde yildiz gecen cumle olsun istedigimden o sozu kullandim)

the way i loved youOnde histórias criam vida. Descubra agora