Nefes alamıyorum, her yer çok karanlık, herkes nerede? Beni bırakıp nereye gittiler? Evim, sokağım, okulum hepsi geride kaldı. Sanki kuş olup uçtular tekrar geri gelmemek üzere. Derken birinin kolumu tuttuğunu hissettim, o sırada gözlerimi açtım ve Java'yı karşımda gördüm.
Bana tekrar aynı rüyayı mı görüyorsun, sayıklamalarınla kapsüldeki diğer insanları uyandıracaksın dedi. Ya ne yapsaydım, hala unutamıyorum o günü, düşünmesem de rüyalarıma giriyordu. Bana ölü görmüş gibi baktı ve gidip bilinç altını temizleyebilirsin dedi. Eğer bilincimi temizleseydim o günlerle beraber küçüklük anılarımda silinecekti ve bu korkunçtu. Ona umursamaz bir tavırla baktım ve bugün beynine hangi bilgileri depo ettiğini sordum. Sadece 22 makale okuyup, dış dünyayla ilgili gözlem yaptığını söyledi. Güldüm, ona sadece bu kadar mı iş halledebiliyorsun bir günde dedim. Morali bozulmuş olacak ki arkasına bakmadan kendi kapsülüne çekildi. Ne yalan söyleyeyim onu küçümsediğim kadar başarısızda değildi ama onunla uğraşacak vaktim de yoktu.
Uykum açıldığı için biraz çalışayım dedim ve bilgisayar odasına gitmeye karar verdim.Koridor boyunca yürüdüm.Neden bu odayı vagonların sonuna yaparlar anlamıyorumderken odadan çıkan tren yöneticimizi gördüm. Açıkçası bu duruma şaşırdım çünküyöneticilerin odaları bellidir ve genelde işlerin yoğunluğundan pek yanımızauğramazlar. Eğer bilgisayarlarla ilgili bir sorun varsa zaten bilişim uzmanları günü gününe rapor verirler. Bu işte bir işlik var diye düşünsem de abartmaya lüzum olmadığını düşünerek yoluma devam ettim. Sonuçta en fazla ne olabilirdi ki. Yöneticimiz Denis Bey, beni görünce en az benim kadar şaşırdı. Bana selam verdi ve bu saatte burada ne işim olduğunu sordu. Ona gerekli açıklamayı yaparak sonunda bilgisayar odasına geldim.
Her şeyin aynı olduğunu fark edince de gereksiz şüphelendiğimi anladım ve bu düşüncemden utanç duydum. Size kısaca trenimizdeki yasalardan bahsedeyim.
Trendeki yasalar üç grup altında incelenir;
İlki ahlak yasaları, ahlak polisleri tarafından bize öğretilen 3 makalelik kanun. Bunlar genel olarak dürüstlük, saygı ve sevgiden geçiyor. Daha doğar doğmaz beyinlerimize yüklenen ilk yazılım.
İkicisi düşünce yasaları, düşünce polisleri tarafından beynimiz 7/24 incelenir. Kötü bir işi eyleme dökersek ahlak polisleri, eyleme dökmeden sadece aklımızdan geçirirsek düşünce polisleri tarafından yargılanırız. Tam olarak bundan dolayı ceza almamak için genelde bilinçsiz kalmayı tercih ediyoruz.
Ve son olarak üçüncü yasada dünyadaki yasalardan farklı olarak insanların 7/24 izlenmesi için zorunlu olarak boynumuza takılan kameralar ile dolaşmak. Evet doğru duydunuz, burada özel hayatın gizliliği diye bir kural yok.
İnsanlara bu kadar sıkı kuralları birlikte huzur içinde yaşamak için koyduklarını savunuyorlar. Kim bilir belki haklılardır...
YOU ARE READING
Belirsizlik
Science FictionSiz hiç sonu belli olmayan bir dönemde yaşamak zorunda bırakıldınız mı? Yapay zeka ve biyolojik saldırılar sonumuzu hazırlıyor. İnsan nesli olarak trenlerde hayatımız koruma altına alınmaya çalışılıyor. Hergün rutine dönmüş işlerimizi halletmeye çal...