35

10.3K 1.3K 774
                                    

beyaz şarap, mantarlı bruschetta, birkaç çeşit peynir ve atıştırmalık krakerler.

taehyung, jungkook ile beraber hazırladıkları sofraya bakarken gergin bir şekilde tırnağını ısırıyordu. heyecanlıydı, bir o kadar da endişeliydi çünkü çoğu kişi için önemsiz bir etkinlik olsa da birkaç dakika içerisinde jungkook'un yakın arkadaşları gelecekti ve taehyung kesinlikle kendini sevdirmek istiyordu.

"acaba birkaç çeşit yemek mi koysak sofraya?"

"yeterince var, aç gelmemelerini söyledim zaten."

"yine de." taehyung iç çektiğinde jungkook gülümsedi. sevgilisinin tırnağını yemesini engellemek için elini tuttu ve parmaklarına sırayla öpücük bıraktı. neden endişelendiğini biliyordu, onun diyetine uygun yemek hazırladıkları için arkadaşlarını memnun edemeyeceğine inanıyordu.

"hangi atıştırmalığı hazırladıysak onu yiyecekler taehyung, endişelenmeyi bırak artık."

"sadece beni sevsinler istiyorum. ilk kez karşılarına senin sevgilin olarak çıkacağım ve geçen sefer çok iyi bir izlenim bırakmamıştım." endişeli bir şekilde konuşan taehyung'u belinden tuttu ve göğsüne yaslanmasını sağladı. boynuna bıraktığı öpücüklerle beraber onu rahatlatmaya çalışıyordu.

"seni benim tanıdığım gibi tanımıyorlar, bu yüzden ne düşündükleri ya da düşünecekleri önemli değil."

"yine de sevsinler istiyorum."

taehyung'un bu kadar endişelenmesi jungkook'u üzüyordu. zengin şımarık birinden fazlası olduğunu kanıtlamak için sabah erkenden evdeki bütün hizmetlilere izin vermiş ve mutfakta jungkook ile beraber saatlerini harcamıştı. sevgilisinin biraz da olsa kendisini rahat hissetmesini isteyen jungkook ise seulgi'yi de davet etmişti.

"daha gelmelerine yarım saat var." dedi jungkook duvardaki saate bakarken "bence zamanımızı boşa harcıyoruz."

"nasıl yani-" taehyung, bir anda jungkook'un kollarını kalçasında hissetmesiyle ne demek istediğini anlamıştı. kollarını anında sevgilisinin boynuna doladı ve kucağında taşımasına izin verdi.

beraber salondaki koltuğa oturdular, jungkook yavaşça taehyung'un uzun bacaklarını okşadı ve kucağına daha iyi yerleştirdi. burnunu taehyung'un boynuna bastırdıktan sonra ise yoğun parfümünü soludu.

şeftalimsi hafif bir kokusu vardı ve bu jungkook'un oldukça hoşuna gidiyordu. farklıydı, güzeldi, taehyung'a özeldi.

daha sonra dudaklarını birkaç saniye önce kokladığı noktaya bastırdı. öpücükleri boynundan yüzüne doğru çıkarken taehyung ise jungkook'un ensesindeki saçlarıyla oynuyordu.

bir çift dudak hafifçe taehyung'unkilere kapanarak öpücüğün arasından nefes almasına izin verdi. bu, öpüşme bile sayılmazdı, sadece rahatlatıcı bir dokunuştu.

jungkook, taehyung'un yanaklarını avuçlarının arasına aldı, dudaklarını yavaşça birleştirdi ve yavaşça dans hareket etmelerine izin verdi.  taehyung'un sakinleşmeye başladığını şimdiden hissedebiliyordu. jungkook, taehyung'un belindeki tutuşunu sıkılaştırdı ve vücutlarının yapboz parçaları gibi birleşmesini sağlayacak şekilde yakınına getirdi.

taehyung, memnuniyetle dudaklarının öpülmesine izin verdi, yavaşça jungkook'un davetkar dudaklarına açıldı, dudakları duvar saatinin her saniye hareket eden sesiyle kafiyeli bir şekilde birbirine doğru ritim oluşturdu.

hareket eden dudaklarının sesi, nefes sesleriyle yankılanıyordu ve taehyung yavaşça üst dudağını emerken, jungkook dolgun alt dudağını kemiriyor, kiraz parlaklığının ve yumuşaklığın tadına bakıyordu.

moonborn | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin