Narin

7.6K 347 124
                                    

Annem Ayşe Hanımın doğurduğu altı çocuktan üçü hayatta kalmıştı. Yaşayan iki kız çocuğu için eksik görülen kadın, doğan son çocuğu erkek oldu diye kayınvalidesi öldüğünde Gümüşlü evinin hanımı olabilmişti. Babamın anneme hamile karnını işaret edip " Eğer bu da oğlan doğmazısa topla çulunu gızlarını defolun barakalara. Ben beli yigit getirecük bir garı alırım." Diye tehdit etmişti. Hangi kadın böyle bir zulmü hak ederdi. Annem erkek kardeşimizi doğurduğunda babam sevincini hatırlarım. Asım onun kıymetlisi, mücevheri olmuştu.

Ablam ilkokulu bitirdiğinde babam daha fazla okumasına izin vermedi. Ev işi öğrenmesi, gideceği koca evine hazırlanması gerektiğini söylemişti. Ayşe hanımın itirazı olmadı. Oğlunun üzerine titrerken evin işini yapacak bir kişi daha olmasına itiraz eder miyidi hiç? Akıldan şüphe duyulmayan parlak bir öğrenci ailesinin isteğiyle zorla alıkonmuştu. Ablacığım on beş yaşını doldurduğunda babamın seçtiği zengin bir ailenin oğluna gelin gitti. Zavallımın ne çekti az çok bilirim. Başta anlatacak kimsesi yoktu. Ben küçücüktüm ki o da küçüktü. Ben amcamın yanına Adana merkeze yerleşip Öğretmen okuluna başladığımda daha çok görür oldum. Ben büyüdükte o da derdini anlatır oldu. Kendisi gibi genç yaşta evlenen kocasından, kaynanasından, görümcesinden çok çekmişti. Eniştem Rıza 'nın aklını toplayıp ablama sevdalanmasıyla son üç yıldır kendi hallerinde mutlu, huzurlu bir hayat sürer olmuşlardı. Tanıdıkça ben eniştemi, eniştem beni sevdi. O da okumamı, öğretmen çıkmamı destekledi.

Babam için lise bittiğinde benim özgürlüğümde son bulmuştu. Çok bile sürmüştü. 14 yaşından beri bir lokma rızkı boğazımdan geçmemiş olsa da kocaya gidene kadar ırgatlık edecek beleş iki elden iki ayaktan olmuştu. Şimdi benden dört yılın hırsını dirhem dirhem çıkarıyordu. Ev temizlenir ben koşarım, yemek pişirilir ben karıştırırım, misafir gelir hizmet ederim... Bitmez. Ne yapsam beğenmez ve ona yetmez. Bir ağanın değil marabanın çocuğu gibi okuldan eve döndüğüm günden beri oradan oraya koştutup dururum. Annem ise ah oğlum can oğlum der başka laf bilmezdi.

Akşam vakti odamda, okulda öğrendiğim ingiliz ve fransız dillerini gizliden gizliye tekrar ediyorum. Babam görse duysa bir temiz döverdi. O eline bir daha kitap alırsan seni boğup suya atarım demişti bir keresinde. Yapmaz demeyin. Öyle korkunç öyle gaddar adamdır ki. Bir kez babam bile demişliğim yok.

" Nazif Bey ses ediyi Narin." Kapımı çalıp bana seslenen annemin kuması Salime hanımdı. Hem babamın koynuna girip hoş eder hemde evin kahyalığını ederdi. Genç yaşında çocuk tutmadı diye kocası kapıya koyunca zavallım, baba evinden çalışsın diye babamın yanına gönderilmişti. Anamdan daha çok analık ederdi bana. Kapıyı açıp içeri girdi. Defteri kalemi görüncü of çekip kapıyı ardından kapatıp sürgüledi.

" He kızım sana didim kine baban görürse seni kesiverii. Sen hala dirs dirs deyip duruyon. Sahla onları sunrada baban yanına iniveer. Sana diyiciği varımış. Geyfide yirinde. Rağısını içiyir. Sağın ha gafanın diküne civap verme." Diye konuştu. Başımı salladım. Ben kime ne cevap verebilirim ki. Sesimi duyupta hatırlayan yok. Terliklerimi giydime Salime ablanın dediği gibi defteri, kalemi saklayıp onun ardından aşağıya indim. Babam rakısını selamlıkla gramafonu dinlerken içmeyi severdi. Kapıyı açlıp içeri girdiğimde anneminde yanında olduğunu gördüm. Yüzüme bakıp başıyla içeri geçmemiş işaret etti.

" Ne edüğün kız? Yimeğini yimiş gidmişin. Eş güç hakvere." Diye başlamıştı. Anneme baktım. Yüzüme bakmak yerine halıya bakıyordu. Aklında beni şikayet ettiğini biliyordum. Babamın kahvesi geçiksin, sofrası o dedikten sonra kaldırılsın suçlu ben olurdum. Annem ne ablama ne bana anaydı. İş işçiydi o ustabaşı...

" Gocanın evinde edebülücün mü o hanımlığı bakak. Allahım yüzümüze güldü sonunda. Seni verip kurtulucu. Yeyip yeyip bitirdiğiz beni. Allah tepezden baka..."

Bir Bakış Bir GülüşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin