Kenan Efe

4.8K 359 33
                                    

Narin' e imam nikahından sonra karşılaşmamıştık. Annem apartopar yurt dışına gidip Narin' nin gelinliğini almıştı. Babam damatlığım için benimde provaya geliyordu. Adana, İstanbul ve Ankara dan önemli birçok isme davetiye postalanmıştı. Ben yazhanede çalışırken babam bir projenin izni için Ankara' a gitmişti. Telefon çaldı ve santral evimizin numarasını verdi.

" Kenancığım, bugün işini erken bitirmen ve Narinciğimle çarşıda buluşan gerekliyor yavrucum. Odanız için dikilecek çarşaf takımlarına ve  perdeler için kumaş seçilecek. Terzi yarın buraya geleceğinden ertelemenin mümkünatı yok. Şoför ölçüleri Narin'e teslim edecek. Kızı bekletme oğlum. Manifaturacı Şükrü Bey sizin için dükkanı bir süre daha açık tutacak. Adama da teşekkür etmeyi de unutma. " Dedi. Elimi anlıma götürüp sıktım. Annem bizi biraraya getirme çabasından asla vazgeçmeyecekti. Gözlerimi devirdiğimi görmediğine sevindim.

" Peki Halime Hanımcığım. Başka bir arzunuz var mı?" Diye sordum.

" Kuyumcuda uğrayın. Benim parlatılacak kuyumlarım vardı. İşi bitmişse alıverin çocuğum." Dedi. İtiraz edebilir misin? Asla. Kimse Meliha Hanım'a itiraz edemez.

Saat dörde gelirken sekreterimiz Neriman Hanım işi bitirip Narin' in yanına gitmem için beni uyardı. Maliyetler raporlarını okurken gözlerim kamaşmaya başlamıştı. Saatlerdir rapor ve fatura okuyup duruyordum. Dosyalarını düzenledim. Evde devam etmek için çantama yerleştirdim. Neriman Hanım' a mesai saatleri süresince gelen aramaları not almasını söyledikten sonra önce kendi odamın sonra babamın odasının kapısını kilitledim. İşi babamdan öğrenmiştim. Babam hep böyle yapardı. Kimseye güvenmezdi ve güvenmemeyi öğütlerdi. Anahtarı çantama atıp aşağıya indim. İki katlı büyük sayılmayan bir binada işlemizi yürütüyorduk. Kapıcı Hacı Bey arabamın anahtarını verdiğinde avucumda sıktım.

" İstikamet belli Kenan Efe efendi." Kendi kendime yolumu hatırlattım. Çantamı yan koltuğa attım ve merkeze sürdüm. Çarşının yakınında otomobili park edip indim. Tanıyıp selam veren insanlara selam verdim. Annem, telefonu kapamadan önce Narin' in beni pastahanede bekleyeceğini söylemişti . Pastahaneye yürürken adımlarım yavaşladı. Ben sokağa dönecek ve ana  caddeye çıkacakken karşı kaldırımdaki bir dükkanın kapısı açıldı ve benim sani dünyadaki sınavım karşıma çıktı. Mehtap saçını savurup her zamanki çalımıyla benim  yürüdüğüm kaldırıma doğru yürümeye başladı. Ben öylece donup kalmışken o beni gördüğünde duraksadı. Yanıma gelmesini beklemiyordum. Başımı çevirip yönüme dönmüştüm ki " Kenan Efe Bey." diye seslendi. Nezalet çıkmasın diye durdum.

Bana " Nasılsınız?" diye sordu.

" İyiyim." Dedim kısaca. Yüzüne bakmamaya özen gösterdim.

" Bende iyiyim. Sizi çarşıda görmek pek mümkün olmazdı. " Diye konuştu.  Sataşmasına cevap vermemeyi seçerek duymazdan geldin.

"  İzninizle Hanımefendi." Dedim. Eli dirseğimi tuttu.

" Ne yapıyorsunuz?" Diye hızla çektim kolumu. Verdiğim tepkiye şaşırmıştı. Eli havada kaldı.

" Ben şey... Sadece..." Diye kekeledi. İstediğim buydu. O her zaman benim peşimden koşamama, bir dediğini iki etmeyişime alışmıştı. Yanından geçtim ve birkaç dükkan ötedeki pastahaneye yürüdüm. Arkama bakmadım. Artık biliyordum. O, ben peşinde koştuğum için beni her daim küfesinde sanıyor ve ihtiyacı olduğunda yanında istiyordu.

***

Narin az önce Mehtap ile karşılaştığımız yeri gören, cam kenarında bir masada oturuyordu. Kapıyı açmadan önce lanet ettim. Bizi gördüyse eğer ne düşünürdü ki? Kapıyı açtığımda çalan çanın sesiyle gözleri girişe kaydı. Beni gördüğünde gülümsemeye çalıştı. Sonrasında bakışlaro önündeki çay bardağına kaydı. Kapıyı kapatıp içeri geçtim ve karşısına oturdum.

Bir Bakış Bir GülüşDonde viven las historias. Descúbrelo ahora