18. Bölüm

4.8K 489 206
                                    

Uzun kollu gece elbisemi çekiştirirken yanımdan geçen insanlara bu dünyadan olmadığımı belli eden bir şekilde bakıyordum. Koskoca mekan bu parti için kapatılmıştı. Kendi dünyamda adım atmayacağım kadar lüks bir yerdeydim, dışarıdaki bahçe de soğuğa rağmen doluydu. İçerideki insanlar kahkahalar eşliğinde sohbet ediyordu lakin doğum günü kızı ortada görünmüyordu. Sanırım bu babasının kendisi için verdiği bir partiydi çünkü buradaki hiç kimse on dokuz yaşındaki bir kızın arkadaşı olamazdı. Herkes orta yaşlardaydı, ortalıkta dolaşan genç kız grubundan sonraki en genç kişi olabilirdim.

Sırtımın tam ortasına sıcacık avuç dokunduğunda irkildim. Dwayne, arkamdan eğilip fısıldadı. "Yabancıymış gibi bakmayı bırak, Nora."

"Ama öyleyim." dedim. Sürekli bileğimle oynadığım için gözleri oraya kaydı.

Miles'ın bana aldığı elbiseyi giymiştim. Simsiyah uzun kolluydu, minicikti, sırtı asla giymeyeceğim kadar cüretkar bir dekolteye sahipti. Ne oturabiliyordum ne de yürüyebiliyordum. Elbisenin boyu o kadar kısaydı ki, hareketlerim kısıtlanıyordu ve sırt dekoltesi bir santim aşağıda olsaydı çamaşırım görünecekti. Fakat göğsü boğazıma kadar kapalıydı, bu yüzden kalbimin üzerindeki dikiş yarası görünmüyordu. Miles, işaretim görünmesin diye bunu seçmişti fakat bir taşla iki kuşu istemeden de olsa vurmuştu.

Dwayne elini üzerimden indirdiğinde rahat bir nefes çekebildim. Yaklaşık yarım saattir buradaydık, yarım saattir olduğum köşeden ayrılmamıştım. Sürekli kokteyl içiyordum, aynısını o da yapıyordu. Konuşacağı adamın görünmesini ve yalnız kalmasını beklerken vakti bu şekilde öldürüyordu.

Başım dönmeye başlamıştı, iki bardak sonra adımı söyleyemeyecek hale gelecektim lakin ben beş bardak içki içtiysem Dwayne on beş içmiş olmalıydı. Şimdilik gayet normaldi, hiçbir sorunu yok gibi davranıyordu ama içtiğimiz şeylerin alkol oranını kıyasladığımda çoktan mezarda olması gerekiyordu. Yarım saat için bu kadar alkol çok fazlaydı.

"Kollarınla oynamayı bırak."

"Kollarımla oynamıyorum." dedim bileklerimi düzeltirken. Kumaş beni sımsıkı sarıyordu ama elimde değildi.

Önüme doğru bir adım attı ve kalabalıkla arama girdi. Gözlerim üzerinde muhteşem duran siyah gömlekten yavaşça yukarı çıktı. "Rahat edemeyeceğini düşündüysen giymeseydin Nora." dedi bacaklarıma bakıp. Zaten uçakta gelirken de üzerime bulduğum ilk şalı almış ve bacaklarımı kapatmıştım.

Yeni içkisinden bir yudum daha aldı ve bitirip kenara bıraktı. Hareketlerini takip ediyordum. "Kaçıncı oldu bu? İnsan içinde olduğumuzu unutuyor musun? Atan kalpleri umarım duymazdan gelmeyi sürdürürsün Dwayne."

"Duyduğum seninki." dedi kötü bir şekilde. Bu lafından sonra gülümsemesini beklerdim ama yapmadı. Derin bir nefes çekti. "Zaten bu yüzden sürekli içmem gerekiyor Nora."

"Neden?"

"Çünkü çok açım." dedi, yeni bir içkiyi garsonun elinden kaptı. Dudaklarımı birbirine yapıştırmış halde izledim, ona dayanabileyim diye ben de içmek zorunda kaldım.

"Eğer sarhoş olursan seni kim tutacak?"

"Önüme atla, mutlaka dikkatimi dağıtırsın çünkü buradaki herkesi öldürsem bile sen etmeyecekler." Omuzlarım düştüğünde bu kez o hınzır gülümsemeyi gösterdi. "Dürüst olmam hoşuna gitmiyor mu?"

"Şu an fazla dürüstsün Dwayne."

Dwayne bardağını dudaklarına dayadı ama bir şey duyup içmekten vazgeçti ve o şekilde bana baktı. "Geldi." dedi aradığı kişinin sesini duyduğu için. Dolu bardağı iki koca yudumla bitirdi ve diğer bardakların yanına bıraktı. Adamın olduğu kısma döndüğünde aradığı kişiyi ben de gördüm. Etrafında bir sürü insan vardı lakin adam bu kalabalığa rağmen Dwayne'i seçebilmişti. Ona sadece iki saniye baktı, bu partide kurt adamların da olduğunu hatırladı. Yanındaki pembe elbiseli kızın omzuna elini koyup bir şeyler söyledi. Dwayne ile ne konuşacaksa bunu kızının yanında yapmak istemiyordu, hatta ona salonun en uzak kısmını gitmesi için işaret etmişe benziyordu.

PayidarDonde viven las historias. Descúbrelo ahora