Leave a Light On

26 6 25
                                    




Bölüm şarkısı —> Young And Beautiful

•••

Elime bulaşan toprağı elimi silkeleyerek geçirmeye çalıştım. Görüş açıma giren kırmızı eldivenlerle elin sahibine bakmıştım. Küçük gülümsemesiyle yüzüme bakan Bay Lee beklemeden konuşmaya başladı.

- Efendim eldiven kullanmanızı söylemiştim. Toprak elinizde iz bırakabilir.

Elime geçirmeye başladığım eldivenlerle birlikte konuşmaya başladım.

- O zaman çiçek ekmenin ne anlamı var? Hem toprağı hissetmek daha güzel oluyor. Ayrıca elektriklenme ve negatif enerjiyi de alıyor. Bugünlerde çok ihtiyacım var.

Ağzımdan kaçan küçük kıkırtıyla onun da kıkırtısını duymuştum. Elimdeki Nergis çiçeğini hafif açtığım çukura yavaşça bırakıp, toprağı köklerinin üstüne tekrardan koyarak parmaklarımla hafif baskılar yapıyordum. Yüzümden akan hafif teri sağ koluma sürterek geçirdim. Hafiften uyuşan ayaklarımla ayağa kalkmaya çalışıyordum. Dizlerimde hissettiğim hafif sızıyla masaya yaklaştım. Sürahideki suyu bardağa döküp beklemeden içtim.

Bu aralar çok çabuk yoruluyordum. Dizlerimde derman kalmamış gibiydi. Sandalyeyi hafifçe çekerek bedenimi bıraktım. Elimdeki eldivenleri çıkararak masaya bıraktım. Ellerim uzamış saçlarımın arasından geçerek bağladığım tokama ulaşmıştı. Hafifçe bağladığım tokayı çekerek saçlarımın yarısını alarak tekrar bağlamıştım. Bedenimde akan ter esen hafif rüzgarla üşütmüştü. Gözlerim gökyüzüne ulaşırken yoğunlaşan bulutlarla hafifçe kaşlarım çatıldı. Yağmur mu yağacaktı? Günlerce hava güneşliydi ve bugün de öyle olacağını sanıyordum. Düşüncelerimi bırakarak arkamda kalan Bay Lee'ye döndüm.

- Bay Lee işleriniz bitti mi? Yardım etmem gereken bir şey var mı?

Elindeki işi bırakarak ayağa kalktı.

- Yok efendim işim bitti zaten. Sizde içeri geçin yağmur başlayacak gibi.

Hafifçe başımı sallayarak ayağa kalkıp, bahçe kapısından içeri adımladım.

Taehyung

- Sana bu evin üstünden kuş bile uçurtmayacaksınız demedim mi?!

Hafifçe suçluluğunu kabul edip başını eğdi.

- Kimse yoktu. Son kontrolleri bizzat kendim yapıyorum biliyorsun. Nasıl oldu anlamadım bile.

Elimdeki bardağı hiddetle karşı duvara attım. Bilmediğini söylemesinin beni daha sinirlendirdiğini bilmesine rağmen aynı şeylere devam ediyordu.

- Ne demek bilmiyorum?! Bileceksin! Sana söylediklerim kulağından girmiyor bile! Sana nasıl güveneceğim?! Birkaç sikim kurşundan bile koruyamadınız küçücük evi!

Yanağından süzülen kanı elinin tersiyle hemen sildi. Uçan cam yanağına gelmiş olmalıydı. Gözlerimi yüzünden çekerek camdan dışarıya çevirdim. Gözlerim etrafta gezerken görüş açıma giren Jungkookla derin bir nefes verdim. Elleri saçlarına çıkmış bağlıyordu. Kasılan ellerim hafifçe gevşemiş, habersizce gerdiğim sırt kaslarım gevşemişti. Hafifçe yutkunarak gözlerimi Namjoona çevirdim.

- Çık.

- Tae-

- Çık ve kontrolleri tekrardan yap. Bunu yapan piçleri de bulup icabına bak. Elin boş dönersen ne yapacağımı en iyi sen biliyorsun.

Hafifçe başını sallayarak hızla kapıya ilerleyerek çıktı. Gözlerim duvardaki saate kayınca 16.20 olduğunu gördüm. Sandalyenin üzerinden ceketimi çekerek odadan çıktım.

KİLLJOY | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin