Hikayenin Sonu

320 38 0
                                    

Sıkılarak geçirdiğim bir kaç saatten sonra Hogwarts'a gitme zamanı gelmişti, kimse fark etmeden evden çıktım ve Dumbledore'un yanına gittim, beni beklercesine oturmuştu, içeriye girdiğimde yavaşça başını kaldırdı ve neredeyse fısıldarcasına "Geç kaldın." dedi.
Ne olacağını biliyordu, her şeyin farkındaydı. Yavaş adımlarla yanına yaklaştım, masasına ellerimi koydum ve eğildim ve tehdîtkar bir ses tonuyla "Bana ihanet etmek hayatının en büyük yanlışıydı!" dedim, sakin bir şekilde "Yanlış kararlar büyük pişmanlıklara yol açar, sen öfkene ve hırsına yenik düştün ve yanlış kararlar verdin, lütfen devam etme!" dedi, bu sakinliği ve öğüt verircesine konuşması beni delirtiyordu, bağırarak "Benim intikam almama yardımcı olacaktın, bunu bana borçluydun! Sen ailemin yani dostlarının kanını yerde bıraktın." dedim, gözlerini kaçırdı, utanmıştı ama fikrini değiştirmedi ve hâlâ bana öğüt verircesine "Yanlış kararlar verme, düşün ne yapacağını detaylarıyla düşün." dedi, öfkeme yenik düştüm ve telenikezi gücümü kullanarak boğazını sıktım ve havaya kaldırdım, öfkeyle bağırarak "Senin bana yardım etmen gerekiyordu ama sen beni engellemeye çalıştın!" dedim.
Birden kapı açıldı, dikkatim dağıldı ve kapıya baktığımda Dumbledore yere düştü, Mattheo "Maria kendine gel!" diye bağırdı, bende bağırarak "Neler olduğunu bilmiyorsun, karışma!" dedim, o sakin bir şekilde "Anlat o zaman." dedi ama ne fayda..
Dumbledore döndüm ve saniyeler için kafasını patlattım, üzerime sıçrayan kanları aldırmadan Mattheo'ya döndüm, bana şaşkın ve korkmuş gözlerle bakarak konuşmaya başladı, "Ben seni nasıl koruyabilirim diye düşünüyordum ama asıl korumam gereken ailemmiş." dedi, gardımı düşürdüm, onu öldüremezdim çünkü o bunu hak etmiyordu ve ailesini karşısına alarak beni korumayı düşünüyordu, sessiz kaldım ve odadaki camdan uçarak çıktım.

Tom'un evine gittim ve tam kapıyı açacağım sırada içeride ki konuşmaları duydum, Voldemort Tom'a
"Tom! Sen kızı buraya getir, herşey hazır." dediğini duydum ve kapıdan bir kaç adım uzaklaştım, Tom kapıyı açtı, beni gördüğünde şaşırmıştı ama bozuntuya vermeden yanıma geldi, elimden tuttu ve "Akşam yemeği hazır, gel." dedi.
Onu sevmiştim, hem de çok ama onların soyundan tek bir kişi bile bırakmayacaktım.
Tom beni kapıya doğru götürürken durdu ve bana döndü, meraklı gözlerle ona bakarken birden bana sarıldı ve fısıldayarak "Özür dilerim.." dedi, ses tonunda üzüntü vardı hissedebiliyordum, Tom geri çekildi ve bana baktı gözlerim dolmuştu, tek elimi yanağına koydum ve fısıldayarak "Birazdan olacaklar için asıl ben özür dilerim." dedim, bana şaşkın gözlerle bakakaldı, gözlerimi kaçırdım ve elini bu sefer ben tutup kapıya doğru onu götürmeye başladım..

Kapıdan içeriye girdiğim gibi iki adam beni kollarımdan tuttu ve sürükleyerek annemi bağladıkları ağaca benzer oduna doğru götürmeye başladılar, karşı koymadım ve benide o oduna bağlamalarını bekledim..

Lord benim tamamen etkisiz hâlde olduğumu düşünerek yaklaştı ve "Anneni öldürdüğümüz gibi öldürmeyi düşündük nasıl? Ağaç koyamadık ama o havayı verebildik ya ne dersin!?" dedi heyecanlı bir ses tonuyla, daha fazla beklemek istemedim ve konuşmaya başladım..

"Tom! Hani sana demiştim ya Draco'yu ikizim öldürmeye çalıştı, hayır o kurtarmaya çalışıyordu ama ben onu öldürmeye çalıştım." dedim bağırarak.

Tom "Sen onu kurtarmıştın." dedi şaşırmış bir şekilde.

"Şimdi nerede biliyor musun?.... Peki Pansy neden öldü biliyor musunuz? Çünkü hamileydi, Draco o çocuğun babasıydı çünkü!" dedim. Herkes bana korkmuş gözlerle bakıyordu Tom hariç, o hayal kırıklığına uğramış gözlerle bakıyordu..

Lord sinirlenmişti hemen Tom'a seslendi "Oğlum! Öldür onu." dedi, Tom duraksadı bunu fark eden Lord korkmuştu, tereddüt etmişti.

"Büyük ödülü ve cezayı düşünün" diye tekrarlayıp duruyordu, her tekrarlayışta sesi daha çok yükseliyordu, Tom yavaş adımlarla yanıma gelmeye başlamıştı aramızda bir adım mesafe kalınca durdu ve bana bakıp "özür dilerim" dedi, daha sonra boğazımı sıkmaya başladı, boğazımı sıkarken güçlerimide alıyordu ve bu beni tedirgin etmişti daha fazla gücümü çekmesine izin veremezdim..

Derin bir nefes aldım ve Tom'un boynunu kırmak için sağ elimi döndürerek yumruk yapacaktım ama içimde bir şeyler engel oldu ve onu bayılttım, Tom yere düşünce kendimi iplerden kurtardım ve Lord'a dönüp "Beni bu evrende ki hiçbir büyü durduramaz... Ben yenilmezim, ben sizin acı sonunuzum!" dedim, salondakiler daha da korkmuştu, salondakilere göz gezdirerek "Korkuyor musunuz? Bencede korkmalısınız." dedim ve Lord dışında salondaki herkesin beynini patlattım, üstüm içinde kalmıştı ama aldırmadan işime devam ettim.

Lord sürekli bana büyü yapıyordu ama hiçbiri işe yaramıyordu, onun deliler gibi beni öldürmeye çalışmasını izlemek eğlenceliydi ama artık öldürme zamanım gelmişti, güçlerimle onu bayılttıktan sonra beni bağladıkları yere bağladım, etrafındaki odunları ateşe verdikten sonra tekrar uyandırdım ve onu canlı canlı yanarak ölmeye bıraktım.

Bahçeye çıktığımda Mattheo'yu gördüm bana doğru koşuyordu, ne yapacağımı bilemedim onu öldürmek istemiyordum ama kardeşimi bile öldürmüşken onu öldürmemek haksızlıktı..

Mattheo yanına geldi ve kollarımdan tuttu telaşlı bir şekilde "İyi misin?!" dedi, arkadan babasının bağrışları duyulurken o benim iyi olup olmadığımı merak ediyordu, suratına bile bakamıyordum, o anlamıştı her şeyi "Beni öldürmen gerekiyorsa yap." dedi, şaşırmıştım ve ne yapacağımı bilmiyordum..

KALPSİZLER-tom riddle Where stories live. Discover now