Bölüm 18 : Kaybolan Hatıralar

21 4 0
                                    

~~~~. (Hera'dan)

Karanlık odanın içerisinde karanlığı seyrediyordum. Soğuktu ama ruhumun derinliklerinde yanan ateşi sönmüyordu. Çok geçmeden kapı çaldı. Gelen Araz olmalıydı. "Hera.. girebilir miyim ?" Diyerek izin istedi. "Seni engelleyen mi var ?" Diyerek izin verdim. İçeri giren Araz yanıma oturdu ve "ne oldu güzelim ?" Diye sordu. "Düşünüyorum. Ne kadar çok şey yaşadık..." Dedim.

Kollarını bedenimin etrafına sardı ardından kafamın üzerine bir öpücük kondurdu "Her yara bir gün kapanır.." dedi. "Ruhtakiler bile mi ?" Diye sordum. "Onların kalıcı olduğunu düşündüren ne ?" Diyerek soruma soru ile cevap verdi. "Acıtıyor. Hep acıtıyor. Gülerken, mutluyken, üzgün hatta öfkeliyken bile acıtıyor" dedim ve ekledim "Söylene her daim acıyan bir yara geçici olabilir mi ?" Dedim.

"Acıtmasını engelleyebilirim. Yemin ederim deneyebilirim. Canın yanmasın diye her şeyi yaparım Hera. Üstelik bir zamanlar ben de canını yakmışken" dedi. Suçluluk doluydu içi bunun farkındaydım. Onu affetsem de özür de dilese yine hiçbir şey değişmeyecekti. Hata yapmıştı ve bedilini bir ömür ödeyecekti.

Elimi tuttu baş parmağı ile sakince okşadı "Hera.." diye mırıldandı. "Yalnız değilsin, yaşadıkların kolay değil ama hiç pes etme olur mu ? Benim için yaşa diyecek yüzüm yok. Kendin için yaşa Hera. Bu hayatta en çok kendin için yaşa" dedi. "Hiç gitme.." diye mırıldandım.

Şimşek çaktı. Yağmur damlaları camın kenarını ıslatmaya başladı. Biz ise karanlık ve soğuk odada yerde oturmuş hayatı dinliyorduk. Korkunçtu yaşadıklarımız, yaptıklarımız. Ama günün sonunda en çok kırılan da bizdik, en çok yaralanan da. Adaleti sağlayan da bizdik, bozan da. Bir zamanlar düşman olan da bizdik, şuan nişanlı olan da.

Araz beni kucağına aldı ve odaya çıkardı. Yanıma yatıp saçlarımı okşadığında zaten gelen uykum sanki beni karadelik gibi yutmuştu. Onun sesi çok uzaklarda geliyordu üstelik bir kalp yakınımdaydı. "Uyu Hera. Her şey güzel olacak" ...

~~~~. (Bora)

Elimde duran içki bardağı her zamankinden daha ağır hissettiriyordu. Akın halâ yaptığımızın tek doğru yol olduğunu düşünüyordu. Ben ise buna dayanamıyordum. Hera zaten berbattı daha çok kırmanın bir mantığı yoktu. Ve ben eğer Hera'yı tanıyorsam kesinlikle her şeyi öğrenecekti. Bilmemeliydi. Bilecekti.

Boş sokaklara bakındım. Onu yalnız bırakmak içimden gelmiyordu. Evin önünde durduğumda yaptığımın yanlış olduğunu fark ettim. Ben zeki bir adamdım buraya gelmemeliydim. Gelmiştim. Konu Hera olunca hep gelirdim.

Bir zamanlar ona aşıktım. Fakat bunun imkansız olduğunu hep bilirdim. Sonra aslında ona duyduğum sevginin aşktan çok merhamet ve vicdan olduğunu fark etmiştim. Aşk bu değildi.

Sigarayı dudaklarıma götürdüm. Cebinden çıkardığım çakmak ile ucunu yaktım. Alev yavaş yavaş ilerlerken ben ise içime derin bir nefes çektim. Sigara oksijeni öldürürdü ama insan da en çok onunla nefes aldığını hissederdi. Hayat işte bu kadar saçmaydı.

~~~~. (Akın)

Bora eve geç saatte gelmişi. "Neredeydin lan ?!" Diye sordum. "Cehennemin dibindeydim kusura bakma haber vermedim" dedi. Bu kadar kaba olmasına anlam veremiyordum. Öfkesi kendisineydi. Aykan Işık içeri girdi. "Bora oğlum ne bu halin ?!" Dedi.

Bora cevap vermedi. Aykan "Söylesenize benim yokluğumda taht kimin oldu ?" Diye sordu. Kızının diyemedim.

"Aslan diye bir adamındı" dedim. Bir insan anca bu kadar yalana batabilirdi. Konuşamıyordum. Anlatamıyordum. Bu beni öldürüyordu.

Madalyonun İki Yüzü : HERA (DÜZENLENECEK)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin