Cadde

21 5 5
                                    




Sehun ile düğünden ayrıldıktan sonra önce cadde üzerinde biraz yürüdük, alkol aldığımız için ikimiz de araçlarıma geçmek istemedik. Başta ikimizden de ses çıkmazken, bir süre sonra tıpkı az önce tuvalette olduğu gibi önce Sehun konuştu. ''Kendinden bahsetsene Baekhyun.'' Dedi sakin bir sesle, rica edercesine. Fakat ona kendim hakkında ne diyebilirim bilemiyordum, aslında içerideyken kendimi tıpkı eski Baekhyun, senin yanında susmadan sürekli bir şeyler anlatan Baekhyun gibi hissetmiştim. Bir anlığına olsun tekrar o çocuk olduğumu sanmıştım ama sanırım yanılmışım. İçime geri çekilmiştim işte, yine sessiz, kendini anlatmak istemeyen bu yüzden kimseyle flörtü bırak kör randevuya bile çıkamayan, sıkıcı Baekhyun'dum. Bir anda değiştiğimi sanmak zaten benim hatamdı. Ne atlatayım şimdi ben bu hiç tanımadığım adama. Neyden bahsedeyim. Babamın ölümünden annemin beni reddedişinden mi bahsedeyim? Sana bile zor anlatmıştım ben bunları Chanyeol şimdi ona anlatamam ki. Senden mi bahsedeyim? Bunu da istemiyorum, kimseyi ilk aşkımın acısı ile sıkmak istemem.

Ne anlatacağımı bilemesem de derin bir nefes alıp, düşüne düşüne yavaşça konuşmaya başladım.

''Adım Baekhyun, bunu zaten biliyorsun'' Sehun, ufak adımlarla yürüken bir yandan da merakla, devam etmem için bana bakıyordu.

''hmm...bakalım...başka...30 yaşıma girmek üzereyim, bir çiçekçim var bir de kedim var. Böyle işte başka neden bahsedebilirim bilmiyorum.'' Dedim utana sıkıla. Daha ne diyebilirdim ki, şarkı söylemeyi severdim ama sadece sana. Şimdi onu da o kadar sevmiyordum.

''Sen bahset kendinden Sehun.'' Dedim topu ona atarak. Belki o bu konuda benden daha iyidir diye düşündüm, hatta eminim benden daha iyidir.

''Adım Sehun, bunu zaten biliyorsun.'' Diye cümleye girdi beni taklit ederek, istemsizce kıkırtı döküldü dudaklarımdan. Tatlı biriydi gerçekten. Kıkırtım onu da gülümsetti ve devam etti ''28 yaşındayım ve mimarım, Çin'de yaşıyordum ama geçtiğimiz ay Kore'ye döndüm. Şimdilik burada yaşıyorum işte böyle.''

Anladım dercesine başımı salladım. Açık konuşmak gerekirse sıkılmaya başladığımı hissediyordum, hatta evime dönmek bir bitki çayı demlemek ve bu geceyi sakin bir şekilde balkonumda çayımı içerek sonlandırmak istiyordum. Konuşmaya çalışmak şimdiden yormuştu sanki beni ama Sehunu kırmak ya da üzmek de istemiyordun, kendimi uzun zaman sonra ilk kez böyle hissetmişken şimdi zaten olduğum Baekhyun'a dönmek de istemiyordum. Bu yüzden biraz daha çabalamak istedim.

''Bir kahve içmek ister misin? Bu saatlerde açık olan bir yer biliyorum, kahveleri şahane diyemem ama kesinlikle enfes sandviç yapıyorlar.'' Sorum Sehun'u şaşırtmıştı. Sanırım o da az önce hissetiğim sıkılmayı hissetmeye başlamıştı ve benim bırakacağımı düşünmüştü. Başka birisi olsaydı bunu yapardım, hatta başka birisi olsaydı şuan bu caddede yürüyor da olmazdım. Düğünde kendi köşemde kalabalığı izlerdim. Fakat Sehun bana başka hissettiriyordu. O, bana seni gördüğüm zamanki hislerimi anımsatıyordu. Şimdi düşününce bu durum beni korkutsa da o an korkutmuyordu, sanki ihtiyacım vardı buna. ''Olur, bir kahve harika olur, hadi gidelim.'' Dedi ve ona yol göstermem için beni takip etmeye başladı.

Kafeye geldiğimizde içerisi pek kalabalık değildi, saat gece yarısını çoktan geçtiği için sanırım çalışanlar da kendi hallerinde oturuyordu. Birer kahve sipariş edip köşe bir masaya oturduk. ''Demek çiçekçin var.'' Diye söze girdi Sehun, böylece çiçekçimden konu açılmış oldu ve ben de kendi içimdeki o suskunluğu aşmaya çalışarak ona dükkânda neler yaptığımdan bahsettim. Çiçekler hakkında konuşmayı seviyordum, onlarla çalışmayı da seviyordum. Bana hayatın hala renkli ve güzel kokulu olabileceğini hatırlatıyordu çiçekler, sevmek için her zaman fırsat olduğunu da anımsatıyorlardı. Ben çiçeklerden bahsettikçe o sordu. Konu dallanıp budaklanıp en sonunda, dükkanımın nerede olduğuna geldiğindeyse ona bir kartımı verdim. Kartımı alıp gülümsedi, sonra bana dönüp ''Eminim o kadar çiçeğe rağmen oradaki en güzel şey sensindir.'' Dedi. Dilimi yutacaktım az daha. Böyle ani iltifatlar almayalı öyle uzun zaman olmuştu ki ne cevap vereceğimi bilemedim. Ellerimi nereye koyacağımı şaşırdım, bir masaya, bir kucağıma koydum, yüzüme çıkardım, hemen geri indirdim ben bunları hızlı hızlı yapınca o güldü ve beynimden vurulmuşa dönmeme sebep olan cümleyi kurdu. ''Lütfen dur.'' Ve durdum. Tamamen durdum. Yıllar önce izlediğim bir filmden sahne gibi gözümün önüne geldi her şey, sen, ben, amfi. Benim sana diklenişim, elini uzatışın. Hepsi bir anda gözümün önünde canlandı. Boğazımın ortasında koca bir düğüm hissettim. Seninle ilgili anıların kafamın içinde böylesine taze olması canımı yaktı. Karşımdaki kişinin sen değil, Sehun olması canımı yaktı. En çok da kendimi ilk kez senden başka biriyle olmaya biraz olsun hazır hissediyorken aslında senden asla kurtulamadığımı fark etmek canımı yaktı.

Yüzümde nasıl bir ifade vardı bilmiyorum ama Sehun'un gülümsemesi o ifadeyi görünce yok oldu. Artık bakışları daha tedirgindi ''Baekhyun?'' dedi tıpkı bakışları gibi tedirgin bir sesle ama ben artık burada oturmak istemiyordum. Burada onunla durmak istemiyordum, nefesim daralıyor gibi hissediyordum. Eve gitmem gerekiyordu, evimde iyi olacaktım. Evimde yalnız kalmaya ihtiyacım vardı.

Sandalyenin sırtına astığım ceketi aldım, ayağa kalktım ''Ben gitsem iyi olacak, iyi geceler Sehun.'' Dedim. Zar zor konuşacak gücü bulmuştum kendimde. Neden bir anının bile beni böylesine etkilemesine müsaade ediyordum aklım almıyor. Senden kurtulamıyorum Chanyeol. Seni içimden atamıyorum. Bu bana kendimi ezik gibi hissettiriyor, seneler geçti neredeyse yedi geçti, insan yedi sene önceki sevgilisini nasıl aşamaz? Nasıl hayatına devam edemez? Ben böyle birisi değildim ki? Neden böyle birisine dönüştüm Chanyeol? Çok yoruluyorum artık.

''Baekhyun yanlış bir şey mi söyledim?'' başımı hızla iki yana salladım, konuşursam ağlamaktan korkuyordum ama yaptığım hareketler yeterince kabaydı bir de onu cevapsız bırakıp bu kabalığı katlamak istemedim. ''Hayır, hayır. Ben...biraz hasta hissettim bir an seninle ilgili değil,üzgünüm. Sonra görüşelim tamam mı?'' dedim kendimi zorlayarak. Sonra da onu daha fazla dinlemeden kafeden çıkıp gittim. Neyseki evim yakındı. Yoksa daha fazla yürüyecek gücü kendimde bulabilir miydim bilmiyorum.

O gece kendime eve attığım gibi, yatak odasında, dolabımın en derininde sakladığım. Seninle olan anılarımla dolu olan kutuyu kucakladım ve yatağımın üzerine yerleştim. Bütün gece o kutunun içindekilerle beraber ağladım. Bana sarıldığın, kocaman güldüğün, ben kameraya bakarken senin bana baktığın, beni öptüğün onlarca fotoğrafa baktım, bana yazdığın notlara, aldığın abur cuburlara kadar her şeyi saklamıştım ben. Seulgi hepsini yaktım sanıyordu ama asla yapmazdım böyle bir şeyi. Onlar bana, ilk aşkımın, 18 yaşımda aşık olduğum o tatlı oğlanın geride bıraktığı anılardı. Ben seni yakamazdım Chanyeol, sen beni yaktın ama ben seni yakamam.






Korkmayın halledeceğim.

sevgiler,

Restoranda Kalanlar || Chanbaek-SebaekWhere stories live. Discover now