Geldi

48 6 1
                                    

Oyun oynanan sokaklar, ruh kovalanan caddeler. Doğduğu ev, eğitimini aldığı okullar, baloların yapıldığı büyük köşkler. Genel anlamda insanın yaşadığı ortamdan uzaklaşması iyi gelir, ruhunu temizlemesine sebep olur. Çocukluk ve ergenlik yıllarının geçtiği yer, çoğu zaman yaşanmış kötü olayları hatırlattığından travma tetikleme makinesidir. Lakin bazen de insan oralara geri dönme, değişmişlikle baş etme gibi ihtiyaçlar hisseder. Xiao Zhan, Jining'e inene kadar böylesine bir ihtiyaçla dolup taştığını bile bilemiyordu.

Yükselen binalar, kocaman yollar, iyi giyinimli insanlar... Hiçbiri en son bir yüzyıl önce ayak bastığı memleketine benzemiyordu. Önceki hayatında olsa bunun için ağlar, içini kasıp kavuran yabancılık hissiyle feryat ederdi. Lakin o burayı kendi isteğiyle terk etmemiş, sürülmüştü. Nitekim sürenler izin verdiğinde geri gelebilmiş, onlar izin vermese gelemeyecekti.

Boğazında takılan yumruyu yutkunmaya çalıştı, lakin başarılı olamadı. Yıllar boyunca uğradığı bu haksızlığı nasıl sineye çekebildiğine hayret ediyor, kendisini bu kadar çaresiz bırakanlara lanetler yağdırıyordu. Araba büyük beyaz evin önünde durduğunda nefesini tuttu, bu eve tam anlamıyla en son 17 girmiş olduğu gerçeği kalbine saplandı.

Babasının doğduğu ev.

Babasının doğduğu klan annesininki kadar soylu, dahası şövalye soylu değildi. Ortalama bir zengin klanıydı. Lakin toprakları büyük, diğerleri gibi ulusalcı bir politika izlemiyorlardı. Çin'e gelmeye karar verdikten sonra aklına gelen ilk yer burasıydı, lakin Pier'e bunu söylerse asla o gemiye binemeyeceğini bildiğinden bu fikri kendi içinde sakladı. Geçmişte bu klanda ona sahip çıkmamıştı, lakin hiç değilse burada zorla alıkonulma stresine giremeyeceğinden geleceği en güvenli yer burasıydı.

Klan lideri olan amcasına detaysız bir haber yollamış, uzun süre kalmayacağını iyice tembihlemişti. Çünkü biliyordu ki babasından kalan unvandan sonra herkes onu klanında istemeye başlayacaktı. Bunun önüne geçmek adına mesafesini korudu, affetmediğini o kısa mesajda dahi hissettirdi. Birilerine verebileceği bedavadan iyilik hakkını çoktan doldurmuştu, kimsenin -özellikle buradakilerin- böyle bir şey talep etmeye asla hakkı yoktu.

Şoför arabanın kapısını açtığında derin bir nefes verdi, içine dolan hava huzursuzluk beklentisini boşa çıkardı, kaşlarını çattı. Burada bulunmadığı bir yüzyıl boyunca hep geri döndüğünde vereceği tepkiyi düşünmüş, olumlu bir şeyleri kafasında oturtamamıştı. Lakin çevresine bakındığında kalbine saplanan özlem, gerçekten de çok özlediğinin en büyük kanıtlarından birisiydi.

Büyük kapının önünde onu bekleyen tanıdık simalar, o tanımasa da onu tanıyanlar... Hepsi dehşet verici bir şey görmüşçesine bakıyorlardı. Sonunda lider amcasının kızlarından bir tanesi öne çıkarak onu selamladı. "Xiao Zhan, evine hoş geldin."

Hafifçe gülümseyerek, sarı saçlarını savuran kızı selamladı. O buradan gitmeden önce birlikte oyun oynarlar, aktifler hakkında bol bol sohbet ederlerdi. Diğerinin gözlerindeki özlemi gördüğünde içine saf bir nefret duygusu çözeldi. "Merhaba Xuer, lakin evime geldiğimi hiç sanmıyorum." Ardından arkasında onu izleyen diğer akrabalarına döndü. "Rahatınızı bozmak adına burada değilim, lütfen bu konu için endişelenmeyin. Sadece bu saçmalığa bir son verip geri döneceğim."

Ortamdaki gerilim artmaya başladığında önündeki kız geri çekilerek geçmesi için alan bıraktı, amcaları yüzüne baksa da herhangi bir şey söylemek için girişimde bulunmuyor, öylece eve girmesine izin veriyorlardı. Sonunda içeriye girdiklerinde klan lideri amcası çoşkuyla yanına adımladı.

"Zhan, hoş geldin."

"Merhaba lider Zhou." Adamın kollarını uzatmasına mahal vermeden başını saygıyla eğerek karşılık verdi.

Ehvenişer//YizhanTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang