Lifei

43 5 3
                                    

Kararmış zihnini, duydukları yerine getirdi. Verebildiği tek tepki, kalkıp olabildiğince koşmak olmuştu. Dün gece bunun olmasına ihtimal verdiğinden, klan liderini uygun bir dille uyarmıştı. Çünkü biliyordu ki, Wanglar'ın onun giriş yasağını kaldırmasının altında kesinlikle çok büyük bir sebep vardı. Kaldı ki onlar gelmese bile, kesinlikle Xiao hanesinden birileri gelir, onu zorla alıkoymaya çalışırlardı. 

Kendisi de hayatının bir bölümünü burada geçirdiğinden, klanın onu korumaya çalışacağını biliyordu. Zamanında korumak için bir nedenleri yoktu, lakin şu Xiao Zhan kullanıma uygun mükemmel bir silahtı. Şövalye soylu haneler gibi ulusalcı bir politika izlemediklerinden, mevcut baş klanlara karşı büyük bir nefretle doluydular. Çünkü tüm güç, soylu kanıyla ve özel yeteneklerle doğan şövalye soylu efsunculardaydı. Diğer klanlar sadece zengin olabilir, topraklarını güçlendirmekten öte gidemezlerdi. Söz sahibi olmak için, şövalye soylu olmak en önemli maddeydi. 

Çamurlu yolları düşerek, tökezleyerek son sürat geçti. Ana bahçeye vardığında gördüğü kalabalık kalbini gümbürdetti, Wanglar oldukça kalabalık gelmişlerdi. Topluluğu yararak önlere ulaşmaya çalışırken, insanların üzerindeki ufak tefek deri yırtılmaları ilgisini çekti. Bu bir efsuncunun diğerine verebileceği bir zarar olmadığından mütevellit kafası karıştı. İki efsuncu ailesinin kavga sırasında bıçak kullanması oldukça garip bir durum olurdu.

En sonunda kalabalığın arasından geçtiğinde, en öne ulaştı. Amcası birkaç adım ötesinde, karşısındaki kırmızı giyinimli adamla bağırarak bir şeyler konuşuyordu. Sonunda o birkaç adımlık mesafeyi de aşarak, Wanglara kendisini gösterdi. Ardından tam yanında duran amcasına dönerek tek kaşını kaldırdı. "Buna bir son verelim."

Adam soluyan bir boğa gibi, zoraki bir cevap bıraktı. "Seni onlara vermeyeceğiz, benden zinhar bunu talep edemezsin." Ardından az önce bağırdığı adama tekrar döndü. "Xiao Zhan burada ve sağlıklı. Onun girmesine izin verdiniz, fazlasına karışamazsınız." 

Adam ufak bir kahkaha bıraktı, ardından onun tam yanında duran Xiao Zhan'i kısaca süzdü "Xiao Zhan buraya gelirken bize geleceğini bilmiyor muydu? Baş Şövalye Luoyang'da onun gelişini büyük bir hevesle bekliyor, bu soysuz topraklarda kalabileceğini düşünmeyin bile." Ardından diğerine dönerek devam etti. "Aksi halde, topraklarınız artık Luoyanglıların malı olur." 

Amcası öne doğru atıldığında, birkaç kişi kollarından tutarak onu geriye çekti. Karşısındaki adam bu harekete tepkisiz kalırken, bakışlarını bir an bile Xiao Zhan'in üzerinden çekmiyordu. Herkes bugün burada gerçekleşebilecek senaryoları çok iyi biliyordu. Lakin tüm Jininglilerin tek temennisi vardı ki, kötü olan senaryonun gerçekleşmemesi. Xiao Zhan üzerinde hissettiği bakışların ağırlığında ezildi, açık bir biçimde baş şövalyenin aurasını kullanıyorlardı. 

Birkaç Jiningli, Wanglarla ufak itişme içerisine girdiğinde, az önce amcasıyla konuşan adamın tam önüne geldi. "Kimseye zarar vermenize gerek yok, ben her halükarda geleceğim."

Klan lideri amcası işittiği şey ile bağırdı. "Xiao Zhan, hayır!"

Arkasına dönerek amcasına kısa bir bakış attı. "Bu haneye bağlı değilim, dahası Xiao hanesinde de bağlı değilim. Bu durumda hiçbir klanın iznini almama gerek yok, hareketlerimden sadece ve sadece ben sorumluyum. Buraya baş şövalye ile görüşmeye geldim ve sizinle geleceğim. İnsanların vücutlarında açtığınız yaraların sebebi ne bilmiyorum lakin, ona bir son verin." 

"Elbette, sen bizimle geldiğim taktirde baş şövalye tüm bunlara bir son verecek, bize bunun güvencesini verdi."Ellerini arkasına doğru götürdü. "Şimdi, zorluk çıkarmadan bizimle gelecek misiniz?"

Ehvenişer//YizhanWo Geschichten leben. Entdecke jetzt