Çete Lideri Yoongi, yıllar önce, polis olan ikizi Yoon Han'ın ihanetine uğrarken, Han, aynı zamanda sevgilisi Jimin'i de yarı yolda bırakmıştır. Aynı kişi tarafından yara alan ikili, yıllar sonra karşılaştığında ise, hiçbir şey eskisi gibi olmayacak...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
İyi Okumalarrr
Jimin
Yaklaşık yarım saat süren yolculuğun ardından kiliseye vardığımızda, birkaç hafta önce Daegu'daki mekan girişinde çıkan arızayı çözerek beni içeriye alan çocuk ile yanında duran genç bir kadın bizi kapıda karşılamıştı.
Böylelikle telefonun ucundaki kadının, aslında Yoongi'nin adamlarından olan Hoseok'un eşi olduğunu öğrenmiştim.
Hoseok ona anlatmış olmalıydı ki, genç kadın beni gördüğünde Daegu'daki küçük sürtüşmemizi ağzından kaçırmış, bu sayede Yoongi'de olaylardan haberdar olmuştu.
Şu an ise onunla karşı karşıya ve göz gözeydik.
"Yoongi ve Jimin, kendi iradenizle, hiç kimsenin baskısı altında kalmadan, tamamen ve serbest olarak evlenmek istiyor musunuz?"
"Evet."
"Evet."
Yanımızdaki Papaz, tören gereğince sorularını sıralıyor biz ise cevaplıyorduk.
"Kuracağınız yuvada, eş ve ebeveynlik sorumluluklarını kabul ediyor musunuz?"
"Evet."
"Evet."
Ancak saniyeler geçtikçe ellerim titriyordu ve ufaktan kalp çarpıntılarım başlamıştı.
"Burada mevcut olan şahitler ve bütün cemaat huzurunda, özellikle, sevginizin kaynağı ve her zaman sizinle beraber olan Tanrı'nın huzurunda, şimdi birbirinize söz veriniz."
Papazın kurmuş olduğu cümlelerin ardından Yoongi'ye ellerimi uzatarak avuçlarının içerisine bırakırken, çok geçmeden birbirimize kenetlenmiştik.
"Ben Min Yoongi, seni eşim olarak kabul ediyorum. Bütün hayatım boyunca, seni seveceğime, sana hürmet edeceğime, zenginlikte ve fakirlikte, sağlıkta ve hastalıkta, iyi ve kötü günlerde, sana sadık kalacağıma söz veriyorum."
Kesikleşen soluklarım eşliğinde, onun bakışları altında ezilirken, bana güç vermek istercesine ellerimdeki tutuşunu sıkılaştırmıştı.
"Ben Min Jimin, seni eşim olarak kabul ediyorum. Bütün hayatım boyunca, seni seveceğime, sana hürmet edeceğime, zenginlikte ve fakirlikte, sağlıkta ve hastalıkta, iyi ve kötü günlerde, sana sadık kalacağıma söz veriyorum."
"Yüce Tanrı, şahitler ve cemaat huzurunda verdiğiniz sözü takdis etsin, sizlere bütün hizmetlerini bağişlasın."
Şahitler olarak Hoseok ve eşi, Papazın sözlerinin ardından yüzüklerimizi getirmiş, Yoongi'nin yüzüğü bana verilirken benim yüzüğümü ise, parmağıma takması adına karşımdaki adama vermişlerdi.
"Merhametli ve herşeye kadir Tanrı, sen ki Mesih İsa sayesinde, bizimle kutsal bir birlik kurdun ve Ahit yaptın, lütfet, bu yüzükleri takdis et ve onları parmaklarında taşıyan Yoongi ile Jimin'in her zaman birbirlerine sadık kalmalarını sağla."
Papazın temennisiyle birlikte, titteyen sol elimi yavaşça karşımdaki adama doğru uzatırken, yıldız işlemeli alyansı parmağıma taktığında gözlerime bakarak söze girmişti.
"Jimin, sevgimin ve sadakatimin simgesi olarak, bu yüzüğü sana takıyorum."
Çok geçmeden avucumda tuttuğum güneş işlemeli yüzüğü ona takmak adına harekete geçtiğimde ise, titreyen tek kişi olmadığımı görmek beni istemsizce mutlu etmişti.
"Yoongi, sevgimin ve sadakatimin simgesi olarak, bu yüzüğü sana takıyorum."
"Yoongi ve Jimin söz verdiğiniz gibi, birbirinizi seviniz ve daima mutluluk içinde yaşayınız. Eşinizi öpebilirsiniz."
Papaz merasimi bitirirken, Yoongi'ye ithafen söylediği son sözle birlikte gözlerim yeniden onu bulmuştu.
Ancak karşımdaki adamın hiçbir hamle yapmaması üzerine gülümsemekle yetinerek basamakları inmek adına arkamı dönmüştüm ki, belimin iki yanına dolanan kollar beni engellemiş ve gerisin geri ona doğru dönerken, refleksle ellerimi omuzlarına yerleştirmiştim.
Gece kadar siyah ve içerisine yansıyan yıldızlarla parıldayan gözleri, dünyamı küçük ışık parçalarıyla aydınlatırken, dudaklarıma doğru uzanmak adına başını bir tık yana doğru çevirdiğinde, herşey bir anda ağır çekime girmiş gibiydi.
Çok geçmeden yüzü bir rüya misali bana doğru eğilerek bulanıklaşmıştı ve en sonunda dolgun dudaklarının, pembeliklerimin üzerini örttüğünü hissedince, bir kalp atışı ötede, devasa bir yıldız yağmuru başlamış gibiydi.
Sonrasında, elleri, bedenimi nazikçe kendisine doğru biraz daha çekerken, omzuna sarılı ellerim ise, ipeksi saçlarına doğru ince bir yol çizmişti.
Dudağımın alt kısmını usulca yakalayıp emdiği süreçte, tutuşum daha da sıkılaşırken, ona karşılık olarak üst dudağına derinden kopan bir öpücük bahşettikten sonra Tanrı'nın evinde olduğumuzun bilinciyle çokta uzatmadan geri çekilmiştik.
Ancak nedense, kısa süreli gerçekleşen bu öpücüğün etkilerinin, zihnimde, uzun vadeyle devam edeceğini hissetmiştim.
