4. ESKİ DOST YENİ DÜŞMAN

12.2K 1.1K 2.4K
                                    



Sanırım bu kitapla ilgili en çok sevdiğim şey olaylara doğrudan giriş yapmamız. Her bölüm biraz daha içeri giriyoruz. Bu bölüm için çok HEYECANLIYIM.

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen! İyi okumalar. Bu gece her zamanki gibi Twitter'da olacağım.



bülow, Own Me

The Weeknd, Creepin'

Travis Scott, Trace

Billie Eilish, COPYCAT



4. ESKİ DOST YENİ DÜŞMAN


Hayatımın nasıl mahvolduğunu hatırlıyorum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Hayatımın nasıl mahvolduğunu hatırlıyorum.

Bir anda olmuştu. Tek bir saniye ile. Ne olduğunu bile anlamamıştım. Bir an her şeyim vardı. Her şeyim. Ailem. Arkadaşlarım. Sıcak bir evim. Her gece akşam yemeği yediğimiz ahşap küçük bir masamız. Salonla birleşik sıcacık mutfağımız. Kedimiz. Annem. Katya. Dimitri. Bir an ise... Sadece karanlık vardı. Ve gözlerimi açsam da o karanlıktan bir daha hiç çıkamamıştım. Çünkü elimde karanlıktan başka hiçbir şey kalmamıştı.

Bu hâle nasıl geldiğimi hatırlıyorum. Bir anda. Tek bir saniye ile. Kaçınılmaz bir şekilde. Kocaman bir çığ gibiydi. Başlamıştı ve sonra hiç durmamıştı.

Karşımdaki manzaraya bir kez daha baktığımda dudaklarımdan dökülen çığlığa mani olamadım. Ölü görmeye alışkınım. Tahmin edebileceklerinden bile çok alışkınım. Hayatım ölü görmekle geçti. Önce babamla başladı. Öldüğünü anlamamıştım bile. Eline dokunduğumda hissettiğim soğukluk bir ipucu vermemişti, o zamanlar bir cesete dokunmak ne anlama geliyor bilmiyordum. Kulağımı göğsüne yaslayıp da eskiden sarıldığımda başımın denk geldiği kalbinin artık atmadığını ve bir daha hiç atmayacağını idrak ettiğimde bir daha hiçbir şey eskisi gibi olmadı.

Bir lanet gibiydi.

Kehanet.

Büyü bozuldu. Balon patladı. Ailemiz tatlı rüyasından uyandı ve bir kabusu yaşamaya başladı. Hiç durmadan... Mutluluk paramparça oldu ve kalbimiz umutsuzluğun ne olduğunu öğrendi. Ve çöküşe geçtik. Hep beraber, en dibe düşmeye başladık. Sona ulaştığımızı düşündüğüm her saniye biraz daha derini gördük.

Ama en azından, o zamanlar bile beraberdik. Babam olmasa bile... Annem vardı. Dmitri vardı. Biz diye bir şey vardı.

Artık yoktu.

Elim benden habersiz bir şekilde cebimdeki telefona gittiğinde rehberdeki son aramanın üstüne bastım. Ona ne dediğimi bile idrak edemiyordum. Sadece buraya gelmesini söylüyordum. Adresin aklımdan çıkmamış olması bir mucizeydi. Kendimde değildim. Kan görmekten hoşlanmıyordum. Özellikle de nedeni bensem... Hiç hoşlanmıyordum.

KONRULUN KAFESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin