2. bölüm: güç gösterisi

293 175 278
                                    

Gözlerimi açtığımda, ilk gördüğüm şey tavana aşılı küçük ampülden odaya yayılan ışıktı. Gelişi güzel soğuk zemine atılan bedenim, Soğuktan donmak üzereydi. Gözlerimi etrafta gezdirdiğimde hapisaneden çok bir depoyu andıran yer dört duvar ile çevriliydi. Tek bir camı bile yoktu.

Ortamdaki yoğun rutubet ve küf kokusu midemin bulanmasına neden oluyordu. Sırtımı arkamdaki duvara yasladım. Gözlerimi karanlık olan tavana kaldırdım. Kafamda onlarca cevapsız soru vardı. Neden buraya kapatılmıştım? O evi mesela neden bombayla yıkmışlardı? Neden yolun ortasında bir çoçuğu yakmaya çalışmışlardı. Suç mu işlemişlerdi o insanlar yoksa? Ya da hangi suçun sonucu bunlar olurdu?

Neden, neden, neden?

Hiç bir sekilde bu olanlar benim içimdeki adalet tartışına uymuyordu.

Kimseye de uymazdı galiba.

Bakışlarım yaralı avuç içime kayınca kanın artık pıhtılaşmış, yaranın kabuk bağlandığını gördüm. gözlerim, yaralı elimden sabah giydiğimde bembeyaz olan elbiseme kaydığında, üzerindeki kan ve kirle bütünleştiğini görmemle ağlayacak rateye gelmem bir oldu.

"Offf!" diye haykırdım.

Neyin içine düşmüştüm ben Allah aşkına. Biri bana bu olanları açıklayabilir miydi? yoksa ben burada aklımı kaçırmak üzereydim.

Sırtımı yasladığım duvardan ayırıp hızlıca ayağa kalktım. Öylece duramazdım oturduğum yerde. Bu benim tabiatıma tersti. Karşımda duran demir kapıya yaklaşarak yumruk yaptığım elimle kapıya vurmaya başladım.

"Hey, çıkarın beni buradan!... Siz kendinizi ne zannetiyorsunuz?... Benim bir suçum, günahım bile yok!" Diye bağırdığım dakikaların sonunda kapının arkasından gelen kilit sesiyle derin bir nefes alarak geriye doğru bir adım attım. sonunda biri gelmişti.

"Sen de de ne çene varmıs be kızım? Bir insan hiç mi susmaz?" Diyen tanıtık sesle açılan kapıdan içeriye giren adama dikkatlice baktım. Bu adam isminin Danny olduğunu öğrendiğim adamdı. Sinir katsayım anında arttı. Bu adam bana elektrik vermişti!

Parmağımı yüzüne doğru salladım. "Seni adi herif! Sen kim oluyorsun da bana elektrik veriyorsun?" Diye gürledim.

Yüzünde anlamadığım bir şekilde sırıtış oluştu.

İyimiydi bu?

"Niye gülüyorsun sen?" Diye sordum.

Adam pişkince gülmeye devam eti.

Tövbe estağfurullah.

"Ah bu Türkler." Diyerek üzerime doğru yürümeye başladı. Bilinci yerinde değilmiş gibi duran danyy ile korkarak Onun attığı her adımla ben de arkama doğru adımlarımı atmaya başladım.

"Sizin cesaretiniz ateşten mi? yoksa sadece birkaç parça külden mi? Diye hep merak etmişimdir." attığım son adımla sırtımın duvara çarpması, Kaçacağım bir yer kalmadığını anlamamı sağlamıştı.

"Yaklaşma bana!" Dedim. aramızda ki mesafeyi kapatmasın diye, kolumu öne doğru uzattım. ama sanki söylediklerimi duymamıştı.

"Anladım ki sadece göztermelik birkaç parça külden oluşuyormuş." Diyen adam tam karşımda durmuştu.

Hem konuşurken aksan şivesi ve Atığı aksak adımlar, sarhoş olduğunu anlamamı sağlamıştı.

"Uzaklaş benden. Yoksa sonuçlarına katlanırsın." Dedim. Ama o beni dinlemedi. Elini kaldırmış, tam yüzüme değdirecekti ki sol bacağımı kaldırdığım gibi bacak arasına geçirmem bir oldu.

Bulutlar Kime Ağlar Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin