24.bölüm: acıyor mu?

61 32 14
                                    

Nova'dan

Başımın sağ omzuma doğru düşmesi ile uykudan sıçrayarak uyandım.
Gözlerimi yarım yamalak açarak nerde olduğumu idrak etmeye çalıştım ama karsımdaki hastane kapısını gördüğüm anda Ali'nin kaldığı odanın önünde ki koltuklardan birinde uyuya kaldığımı anladım. Boynumda hisetiğim acı ile Elimi boynuma götürüp ovaladığımda üstümden düsen siyah ceket ile kaşlarım çatılmıştı. Kimindi ki bu ceket?

Ceketi kimin üzerime serptiğini anlamak için Sağ ve soluma dikatlice baktığımda hemen yanı başımdaki bir sandalyede kolarını dirseklerine yaslamış bir şekilde oturan İsmail'i gördüm. Onu muydu bu ceket?

Yayıldığım koltuktan kendimi toparlayarak  oturdum.
"İsmail abi." Diye ona seslendim.
Başını yerden kaldırıp bana bir bakış atıp önüne döndü.

"Ne zamandır buradasın?" Diye sordum.

"Dün geceden beri." Eleri ile oynamaya başlamıştı. "Geldiğimde koltukta uyuya kalmıştın." Diye açıklama da yaptığında üstüme örttüğü ceketini alarak ona doğru uzatım. "Teşekkürler ederim ceket için."

"Rica ederim." Elimdeki ceketi aldı.

Gözlerimi etrafta gezdirerek "Hatice teyze ve Ayşe de buradalar mı?"

"Hayır onların haberi yok." Derken sesi durgun çıkmıştı.

Pek konuşmayı sevmediğini kısa verdiği cevaplardan anlamıştım. Önüme dönerek elerimi bacaklarımın arasına koyup karşıdaki Odanın kapısına baktım.

Hâlâ uyanmamıştı. Ne zaman utanacaktı?

"Senin nasıl haberin oldu?" Diye sordu.

"Tesadüfünen eylemin olduğu yere gitmiştim." Yutkunmaya çalıştım o gün olanlar aklıma gelince.

Kaçısan kadınlar ve çocuklar, yere serilen insan bedenleri, kan, sis bombaları, silah sesleri, haykırış sesleri...

"Ülkene ne zaman döneceksin?" Diye bana yönlendirdiği soru ile biraz şaşırarak ona baktım. Benimle konuşmak istemediğini düşünüyordum hâlbuki.

"Pasaportum ve kimliğim kaybolduğu için gidemiyorum."

"Pasaportun ve kimliğine kayıp mı oldu?" Basımı salladım.

"Nasıl kaybettin?"

"Aslında Çantam kayboldu dolaylı yoldan onlarda kayıp olmuştu."

"Çantan mı?" Kaşları çatılmıştı.

Başımı sağlayarak "evet." Dedim.

"Nasıl bir çantaydı." Bu soruyu neden sorduğunu anlamamıştım.

"Siyah bir Sırt çantasıydı," görünüşünü gözümün önüne getirmeye çalışarak. "Üzerinde bir de küçük el işlemesi Türkiye bayrağı vardı." İçli bir nefes çektim içime "ama Kayboldu yani aramaya falan kalkacaksan hiç zahmet etme."

"Aramaya kalkmıyıyacaktım zaten çünkü çantan zaten bende?"

Şaşırarak ona baktım. "Nasıl yani çantam sende mi." Basını salladı.

Hayretle ona baktım "bir hafta önce senin tarif etiğin bir çantayı Ali arabamda bırakmıştı."

Kafam karışmış bir şekilde "nasıl yani?" Diye sordum.

Neden çantamı bulduktan sonra bana vermemişti ki?

Çantanın benim olup olmadığı ne malûm?

Oda şaşırmış olacak ki bir kaç dakika düşündükten sonra cevap verdi. "Orasını bilmiyorum ama galiba arbada unutmuş." Dediğinde "Aynen." Dedim.

Bulutlar Kime Ağlar Donde viven las historias. Descúbrelo ahora