17. Bölüm

318 54 21
                                    

2 Gün sonra

Ellie dün Marrynin zorlamasıyla dükün odasına inmiş lakin daha koridor başından askerler tarafından çevrilmişti. Yemekte ise masanın ucundaki yerinde oturmuş tek kelime etmemişlerdi. Konuşmak Ellienin içinden gelmemişti gördüğü kadarıyla dükün de onu göresi yoktu. Yalnızca dün Sally ile sevdiği yemeklerin bir listesini göndermişti. Liste denen şey açık ve netti. "Herşey" yazılı bir kağıttı. Ellie mutfakta herşeyi aynı anda bulundurmasının onları başa döndüreceğini bildiğinden klasik bir yemek sıralaması tutturmuş haftanın iki günü Sallye sevilen iskoç yemeklerinden yapılmasını mutfağa iletmesini söylemişti. O yemekler hakkında pek bir bilgisi yoktu. Annesi birkaç tuhaf yahni yapıp İskoç yahnisi olduğunu söylemişti ve korkunç bir bağırsak dolması yedikleri de olmuştu. Annesi yapamadığından lakin aslının iyi olduğundan da bahsetmişti Ellie ise kesinlikle iğrenmişti ki pek yemek ayırt etmezdi. Sanıyordu ki Sally listeyi görüp heveslendirdiğinde Haggis doldurtmaktan bahsetmişti ve içi dolacağına göre o bağırsağı getirip sofraya koyacaklardı. Ellie yemeğe inemeyecek duruma nasıl gelebileceğini düşünürken diğer yandan Marrynin ona yaptığı baskıyı ve kendini toparlayıp yarın Quintona iletebileceği birşeyler bulması gerektiğinden bahsetmişti. Ellie kapı aniden çalınarak açılıp içeri Marrynin girmesiyle yerinde sıçradı.

"Derhal toparlanıp dükün yanına gideceksin! Ne olursa olsun bırakmayacaksın!"

"Beni koridordan içeri sokmuyor Marry!" Genç kız aynaya boş bir ifade ile baktı. Girmek istememek ve ısrarcı olmamak onun sergilediği bir tavırdı ve elbet Marry o kadarını bilemezdi.

"Şu suratla değil dük lazımlıkçısı bile seni yanına almaz toparlan! Hareketlerinin beraberinde neyi doğurduğundan haberin var mı!"

"Nedir?" Ellie tabiri caizse sabaha dek kendini adama vermiş yine de ondan haz etmesini ya da yanına gelmesini sağlayamamıştı. Kapıya yaklaşmaması için resmen talimat vermişti üzerine...

"Dükün bir misafiri var Ellie... Sana bunun ne çeşit bir misafir olduğunu açıkça söylememi istermisin yoksa ağırdan mı alayım." Marry kıza yaklaşıp sandalyesinin ardına tutundu. "Louis Lanchester evliliğinin boşa geçen birinci haftası ardından derhal metres tutma girişimine girmiş"

"Metres..." Genç kız belli belirsiz tebessüm etti.

"Düklerin seçtiği kadınlar alelade olmaz Ellie... Güzelliğinde becerisinde yanına dahi yaklaşamayacağın bir kadın getireceğinden en ufak bir şüphem yok. Grace gibi..."

"Annem Quintonun metresi değildi!" Genç kız kaş çattı.

Marry güldü. "Her ne ise neydi... ANlattığım tabire birebir uyan güzel becerikli fingirdeğin tekiydi. Kızının böyle ketum olması bir tuhaf..."

"Pekala..." Ellie kafa salladı. "Ne yapayım şimdi. Gidip dük ile metresinin yanına mı yatayım."

"Ne yaparsan yap Ellie... Karar senin... Dük kadına bağlanırsa şuracıkta geberip gitmeni umursamayacak bile. Quinton istediği bilgilere ulaşamazsa"

"Tamam susun..." Ellie peşinden gelecek olan mide bulandırıcı sözcükleri duymak istemiyordu. Şayet ortadaki kendi canı olsaydı Ellie şu dakika veba zehri içmeyi tercih ederdi.

"Derhal hazırlan ve akşam yemeği için masadaki yerini al."

"Sally ile hazırlanacağım..." Ellie kadına yan gözle baktı. "Sizin tercihlerinizin beni bu hale getirdiğini unutmayın."

Marry yanaklarındaki havayı sertçe üfleyip kızın aynadan yansıyan görüntüsüne sertçe kafa sallayarak kapıya yöneldi. "İşini yap Ellie! İşini düzgün yap!"

ÖLÜM MELEĞİWhere stories live. Discover now