Oh My King! | 10. Bölüm

2.5K 238 108
                                    

"H-Hiçbir şey kralım."

"Neden odamın önünde gecenin bir yarısı bağırıp duruyorsunuz, ne işiniz var burada?"

"Kyungsoo su içmek için mutfak yerine yanlışlıkla sizin odanıza giriyordu. Sizi rahatsız etmemesi adına kızmıştım."

"İyi. Şimdi odalarınıza dönün ve daha fazla rahatsız etmeyin beni."

Jongin, tatlı uykusundan uyandırılmanın verdiği sinirle kapısını sertçe kapattı. Jongdae, Kyungsoo'yu çekiştirerek odasının bulunduğu zemin kata yöneldi.

"Şimdi gir odana gir ve bir daha kralın odasının yanından geçmeye dahi kalkışma!"

Jongdae sözlerini sarfettikten sonra kendi odasının bulunduğu kata çıktı. Kyungsoo ise kapıyı örterek yatağına yöneldi. Odaya adımını attığı anda içini farklı duygular kaplamıştı. Bu duygular, yatağın yanına yaklaşıp kralını izlemeye başlayınca daha da farklı şeylere yol açmıştı. İçinde hayranlıktan öte, değişik duygular beslediğini fark etti biranda. Bu duyguları daha da iyi anlamaya çalışıyor iken Jongdae'ye yakalanması sonucu her şey altüst olmuştu. Aklına takılan sorulardan biri de, Jongdae'nin bildiği amacın ne olduğuydu. Bunu öğrenmeliydi ama daha da fazla gözleri açık kalmak adına direnemiyordu ve başka şeyler düşünmeden uykunun kollarına teslim oldu.

Joseon Krallığı ile savaş yapılmasına az bir zaman kalmıştı. Kyungsoo ve Minseok aldıkları zorlu eğitim yüzünden iyice sıkılmaya başlamışlardı. Biran önce savaşın olmasını, kazanılmasını ve en sonunda bitmesini istiyorlardı. Kısa süre içinde bunlar gerçekleşecekti ama kazanıp kazanamayacaklarını Tanrı bilirdi.

----

"Çocuklarımız sarayda çok iyi yaşam sürüyorlardır. Onlar adına çok mutluyum. Kral'ın yardımcıları ikisine de özenle bakıyor kesinlikle. Ne de olsa Minseok ve Kyungsoo çok akıllı ve güçlüler. Sence de öyle değil mi Sohyun?''

Kyungsoo'nun annesi, arkadaşı bu tür şeyler düşündüğü için sadece gülmekle yetinmişti. Ama bir şeyleri fark etmesini sağlamalıydı.

"Ne saçmalıyorsun sen? Kral'ın ne kadar kötü olduğunu görmüyor musun? Kendinden başka kimseyi düşünmeyen ucubenin teki. Nasıl kral oldu anlayamıyorum. Abisi bile ondan kat kat iyiydi."

"Ah, böyle düşünmeni sağlayan ne canım? Sen içini ferah tut. O kadar da kötü olacağını düşünmüyorum."

"Böyle düşünmemi ne mi sağlıyor? Açıklayayım. Kyungsoo, ölme derecesinde hastalanmış iken ondan yardım istemiştim ama tersledi ve umrunda olmadı. Felç olup, bu hale geldiğimde Kyungsoo her gün yardım için sarayın yanından ayrılmadı. Sonuç olarak yine elini uzatıp vicdanlı davranmadı. Cidden böyle bir kral ne kadar iyi olabilir Hyeri?"

"Şey, ben bilmiyordum. Belki de değişmiştir ne dersin? Askerlerine öyle davranacağını sanmam."

"Lütfen o adamı bana savunmaya kalkma. Gerçekleri görmek istiyorsan saraya git. Gör oğullarımızın ne kadar işkenceye uğrayıp, acı çektiğini."

"Peki, giderim. Sana öyle olmadığını kanıtlayacağım."

Minseok'un  annesi tereddüt içinde kalsa da, en sonunda saraya gitmeye karar vermişti. Oğlunun iyi olduğuna, kral'ın o kadar da kötü olmadığına inanmaya devam ediyordu. Ağır adımlar atarak ilerliyordu sarayın olduğu alana. En sonunda gelebilmişti. Sarayın içine girmesine şövalyeler başta izin vermeseler de, daha sonra oğlunun sarayda eğitim gördüğünü duyduklarında girmesini uygun görmüşlerdi. Hizmetçilerden biri kadını gördüğünde,Minseok'un annesi olduğunu öğrendikten sonra onu odasının olduğu kata yöneltti. Kadının içini biranda korku kaplamıştı. İkisinin iyi olmasını temenni ediyordu. İlk defa böyle büyük, görkemli bir yer gördüğü içinde fazlasıyla heyecanlanmıştı. Odanın kapısını çaldığında beraber sohbet eden oğlunu ve Kyungsoo'yu gördüğünde rahatladı. İkili kadını gördüğünde büyük bir sevinçle koşarak sarıldılar. Minseok kapıyı sessizce kapatarak annesini yatağına oturttu. Çok özlemişti onu ve sıkıca sarılmaya devam etti. Kyungsoo gördüğü manzara ile içi buruk bir şekilde gülümsedi. Haftalardır görmüyordu annesini ve onun için endişeleniyordu. Bunu gören Hyeri ise Kyungsoo'nun durumunu anlayıvermişti.

Oh My King! | KaiSooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin