49. ✔ ꙳Gerçekler...꙳

196 40 15
                                    

Taehyung son sürat hızda tüm trafik ışıklarını bile umursamadan arabasını evine sürmüştü. Sadece bir kaç dakikanın ardından geldiği rezidansın barajına arabasını park etmiş koşarak asansöre binmişti.

Gözleri, duyuları onu takip eden gence kapanmış, sadece telefonlarının neden açılmadığına odaklanmıştı. Kırkıncı katın numarasına basıp içi içini yerken telefonundan daha şimdi aklına gelmiş güvenlik kamerasına girmiş ama açılmayan kamera yüzünden sesli bir küfür savurmuştu.

Değerlisine, canına bir şey olduğu düşüncesi Taehyung'un aklını yiyip bitiriyordu. Aptal yardımcıyı ne için başına koydum diye, içi içine yakarırken sadece derin nefesler alıyor bir eliyle asansöre tutunuyordu.

Korkudan bacakları tir titriyordu. Algıları o kadar kapanmıştı ki kaybetme duygusu alnından ter döktürmüştü Taehyung'a. Alnından şakaklarına akan ter damlalarını eliyle sertçe silerken, yüzünü sıvazlamış açılan kapıyla kendini, eşiyle yaşadığı evinin koridoruna atmıştı.

En sonda sağda kalan kapıya nasıl vardığını bilemezken ikinci asansörden inen Jungkook, uzaktan hyung'unu izlemeye durmuştu. Taehyung vardığı kapıyı anahtarıyla açıp, kapıyı iterek sertçe duvara çarpmasını sağlamıştı.

Eve hızlı adımlarla girip, koşarak salona gelmiş etrafa bakınmıştı. Göremediği oğlanla olduğu yer de tökezlerken sanki bir anlık nefesi kesildi. Öyle ki nefesi boğazında tıkalı kalırken elleri kasılmış gözlerinin önüne karanlık, korku barındıran bir perde inmişti.

"Jimin! Jimin neredesin?!" boğazı yırtılırcasına bağırması rezidansın koridorlarında bile yankılanırken Jungkook, adımlamaya başlamıştı. Açık kapıya varmasıyla ise gördüğü merdivenlere koşan adamın arkasından küçük bir kırık tebessüm sunmuştu.

"Shin wook!" Taehyung yardımcının sesini Jimin'in, adını sayıklarken bağırmıştı. Koşa koşa çıktığı üst katta gözlerini gezdirmişti ki, gördüğü boş yatak ve yer de gördüğü adamla duraksarken olduğu yerde defalarca kez tökezlemiş, ardından yerde yatan yardımcının yanına koşarak dizleri üzerine bırakmıştı kendisini.

Vakit kaybetmeden adamın yakasına sertçe yapışıp, baygın adamı sarsmaya başlamıştı. Aklında sadece Jimin, gözlerinin önünde boş yatak vardı. Hırsla, sinirle, krizin eşiğin de sarstığı adamın uyanması için adeta gür sesiyle kükremesi, evde yankılanırken yatakta gördüğü kan damlası ile dudakları titremişti.

Büyük bir eşikteydi...

"Wook uyan! Uyansana be adam! Sikeyim seni, sana onu emanet ettiğim için kendimi de! Lanet herif!" Taehyung adeta delirmişliğin, bir adım gerisindeydi..

Öyle ki gözleri kıpırdanan ve yüzü buruşan adamın yüzüne bir kaç hafif tokat atmıştı. Jimin'sizliğe katlanamıyordu... Yatağa baktıkça deliriyor, sarstığı adamı yumruklarıyla boğmak istiyordu. Uyanmayan adam delirtiyordu Kim Taehyung'u.

Dayanamayarak en sonun da ayağa kalkması ile, alnını sıvazlayıp stresten sağa sola gitmeye başlamıştı. Kendine gelemiyordu nereydi güzeli aklına tek bir yer hariç hiçbir şey gelmiyordu. Gelen yer ise doğru düşünüyorsa dünyayı bile yaksa ondan sevdiğini almanın acısını alacağı kişiydi.

"Efendim, efendim." yardımcının acılı ses tonuyla en sonun da Taehyung'a seslenişi esmer bedeni, anında yanına çömeltirken yakasının sertçe çekiştirmesini sağlamıştı.

Taehyung dayanamıyordu. Sanki vücudu ateş atıyor, sevdiğinin olmadığı her dakika bir vantilatör'den daha hızlı elektrik akımı yakabilecek seviye'ye geliyordu. Siniri öyle bir nüksediyordu ki nükleer bir bomba bunun yanında hiç bir şeydi.

⚜︎You Are My Home⚜︎Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin