9

282 33 26
                                    

Bölümler çok kısa farkındayım ama yazarken bile devamını unutuyorum

Daha fazla devam etmeden Dazai'yi kontrol etmek amaçlı işini bıraktı ve evden çıktı. Dışarı çıktığında ise bina kapısının önündeki merdivene oturmuş kucağındaki kediyle oynayan Dazai'la karşılaştı. Ses çıkarmadan yanına oturdu.

"Bir şey oldu sandım."

"Çöpü attıktan sonra uzaktan geldi miyavlamaya başladı acıkmış. Gidip marketten mama aldım." yanındaki poşete uzandı kediyi rahatsız etmeden. "Bunu senin evine bırakalım, düzenli olarak sokak kedilerini besleriz."

Fyodor kendine uzatılan poşeti alıp yanına indirdi. "Söyleseydin keşke, zaten evde vardı ve bu kedi yeni gelmiş buralara. Diğer kedileri görsen tombul oldu hepsi. Az geçinmiyorlar benden."

Dazai kafasını, Fyodor'un omzuna yasladı.  "Uykum var."

"Çıkalım o zaman eve."

"Kedi uyudu ama."

"kenara doğru kucakla indir."

Dazai denileni yaptı ve esneyerek Fyodor'un arkasından ilerledi. Eve çıktıktan sonra Dazai yatağa atladı, Fyodor ise odayı düzenlemeye devam etti.

Salon ve odasını düzenledikten sonra sevgilisinin yanına uzandı. Sanki sevgiyi hissetmek istermişçesine sarıldı. Uykuda olan genç ise üzerindeki kolu hissedince biraz gözlerini araladı. Kendine sarılan sevgilisini görünce tekrar gözünü kapattı ve o da sarıldı. Ikiside sevgiye muhtaçtı.

Bir kaç saat uyuduktan sonra Fyodor uyandı. Yataktan kalktı ve mutfağa gitti, acıktığını hissediyordu ve büyük ihtimal Dazai uyandığında da aç oldugunu söylecekti. Yemek yapmak istedi. Pek bir şey yapabildiği söylenemez bu yüzden dolaptaki hazır yemeklerden yapacaktı. Hazır erişte çıkardı iki kutu, ısıtıp masaya koyduktan sonra dolaptan yemeğin yanında yenilebilecek şeyler koydu. Oturdu sandalyesine ve sevgilisinin uyanmasını bekledi. Bir süre sonra Dazai havalanmış saçlarıyla uykulu bir şekilde ışığın olduğu mutfağa girdi. Gözünü açabilmek için eliyle ovuşturdu gözlerini. Tam olarak ayıldığında ise masaya baktı ve kendisini bekleyen Fyodor'a baktı.

"Keşke uyandırsaydın, aç aç beni mi bekledin?"

"Evet."

"Yorma bu kadar kendini."

"Önemli değil, otur yemeğini ye."

Otururken konuştu kahveli. "Salonu da düzenlemişsin, biraz uykulu gözlerle baktım ama."

"Çok iş bırakmak istemedim."

"Yemekten sonra biraz akşam yürüşü mü yapsak?"

"Biraz dinlenip çıksak?"

"Doğru ben yatarken sen çalıştın, yorgunsun normal olarak. Neyse yarım akşam çıkarız."

"Yok yemeğimi yerken de dinlenirim çıkarız."

"Yarın çıkarız işte zorlama kendini."

"Dışarda bir yerde otururuz o zaman, biraz temiz hava alırız rutubetli ev kokusu yerine."

Yemeklerini yedikten sonra bulaşıklarını yıkadılar ve dışarı çıktıklar. Yaz akşamlarının ayrı bir havası olurdu. Bir parka geçip bank buldular kendilerine ve oturdular. Akşamın ve aşkın tadını çıkartıyorlardı.

Daha çok aşkın tadını çıkartırsınız oçlar.


Ambivalans|FyozaiWhere stories live. Discover now