Twenty/"Ben romantik tiplerden hoşlanırım bir kere."

159 30 5
                                    

Minho ve Jeongin ne kadar geçtiklerini bile fark etmedikleri, sarıldıkları zaman diliminin sonuna geldiklerinde Minho'nun uyarısı eşliğinde Changbin'i ayıltıp çözmüşlerdi.

Changbin ilk ne olduğunu anlayamamıştı. Sonrasında Minho ve Jeongin'in olayları, geçmişlerini kısaca anlatması ile kafasında oturmuştu herşey. Tabi Chris'in, Chan kılığına girmesini söylememişlerdi. Minho ve Changbin bu konudan habersizdi.

Pişman olmuştu bir bakıma aslında Changbin. Depodaki dörtlünün neler yaşadığını öğrendiğinde, onlara ön yargıyla yaklaşarak 'katil' gözüyle baktığı için suçlu hissetmişti kendini.

Halbuki asıl katiller, onları bu hale getiren kişilerdi.

Chan ve Jeongin'in getirdikleri atıştırmalıkları yerken sohbet ediyorlardı. Sandalyeler karşılıklı şekilde kurulmuştu. Hyunjin ve Jeongin yan yana, Minho ve Chan yan yana otururken Changbin ve Felix'de yan yana oturuyordu.

Felix, Changbin'in koluna sıkıca sarılmış, başını omzuna yaslamıştı. Changbin birşey demiyerek izin vermişti.

"Demek evlendin. Kiminle peki?" Jeongin, Minho'nun yüzük takılı olan elini tuttu.

"Bizim karakoldan Jisung ile. Şu sincap yanakları olan varya, onla." Minho gülümseyerek onu cevapladığında Hyunjin bahsettiği kişiyi tanıdığında bakışlarını başka tarafa çevirdi.

"Çocukları da benim." Changbin nedensizce yakın hissettiği dörtlünün karşısında gururlu bir şekilde sırtını dikleştirdi. Minho kıkırdayarak saçlarını karıştırdı Changbin'in.

Felix'in aklına Hyunjin'in dediği şey gelirken heyecanla kıpırdandı oturduğu sandalyede. Çarprazlarında oturan Minho'nun ellerine uzanarak tuttu.

"O benim olabilir mi!?" Minho ne diyeceğini bilemeyerek, yanında oturan Chan'a yardım bakışları attı.

"Ne saçmalıyorsun Yongbok-shi? Otur yerine." Chan, Felix'in omuzlarından tutarak tekrar oturttu sandalyeye.

"Ama Chan, bana Hyunjin ailesinden izin almalısın dedi. Yalancı Hyunjin-ah!" Felix kaşlarını çatıp kollarını göğsünde birleştirerek sandalyede aşağı doğru kaydı.

Minho ve Changbin, tanıdık gelen Chan ismiyle birbirine bakmışlardı. Yanlarından gelen kahkaha sesiyle oraya baktılar. Hyunjin başını arkaya atmış ellerini birbirine vurarak kahkaha atıyordu.
(Kahkahasına aşığım bu arada)

Felix eski masanın üzerinde bulunan kutu içeceği ona atmaya kalkıştığında Hyunjin sevgilisinin arkasına saklandı. Chan tarafından durdurulan Felix, Changbin'in beline kollarını sardı.

"Yine de benimsin." Changbin, Felix'e garip bakışlar atarak bedenini ondan uzaklaştırmaya çalıştı.

"Hayır. Ben romantik tiplerden hoşlanırım bir kere." Felix kollarını çekti ve sorgularcasına baktı yüzüne. Aklına gelen şeyle deponun dış kapısının olduğu tarafa giderek poşetleri karıştırmaya başladı.

"Biz gitsek iyi olur." Minho içeceğini tamamen bitirerek Changbin ile ayağa kalktı. "Avukat ile görüşüp cezanızın nasıl sonuçlanacağı hakkında konuşacağım. Sizde o zamana kadar uslu durun." Silahını ve bıçağını kemer kısmına yerleştirdi.

Minho ve Changbin tek tek onlara sarılıp deponun çıkışına doğru ilerledi. Changbin ve Felix haricinde diğerleri depodan çıkmıştı. Changbin'de çıkacağı sırada Felix önüne geçerek engellemişti onu.

Başını aşağı eğerek elindeki pamuk şekeri Changbin'e doğru uzattı. "Pamuk şekerden bile daha tatlısın Changbin-ah! Benim olur musun!?" İrileşen gözleriyle başını kaldırarak Changbin'e baktı.

5- STARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin