Thirty Two/ "Boşanalım..."

164 26 17
                                    

Joon amcalarına haber vererek ayrılmışlardı kulübeden. Joon her ne kadar veda etmek için gelmeyi istese de hem işlerinin yoğunluğundan, hem de Jeongin'in onu görmeye geleceğini söylemesiyle gelememişti.

Kasabadaki evlerine gelmişlerdi sonunda. Hyunjin kafasının içinde dönen sorularla sevgilisini direk olarak odalarına çekmişti.

"Umarım kavga etmezler." Chan yüzündeki maskeyi çıkartıp koltuğa yayıldı.

"Umarım." Felix elindeki lolipopunu yemeye devam etti.

O sırada Hyunjin ve Jeongin odalarının ortasında dikilmiş konuşuyorlardı. Hyunjin'in kaşları çatık, elleri belinin iki yanında ayağıyla ritim tutuyordu. Jeongin ise vazoyu kıran suçlu çocuklar gibi bakıyordu.

"Bir ay boyunca bize haber vermeden başka birisinin evinde kaldın öyle mi!?"

"Ama-"

"Seni sikik beyinli!" Hyunjin, Jeongin'in omuzlarına vurarak sevgilisinin geriye adımlamasını sağladı. "Bir ay. Tam bir ay boyunca senden haber alamamak, öldüğünü düşünerek kahrolmak nasıl bir histi biliyor musun!?"

"O an düzgün düşünemedim-" Cümlesini yarıda kesen şey Hyunjin'in, gözüne geçirdiği yumruktu. Jeongin acıdığına dair ses çıkarttı ve yüzü yana düştü.

"Tam anlamıyla göt herifin tekisin!" Öfkeli değildi. Kırgındı. Gözünden akan yaşı elinin tersiyle sildi. "Seni kaybettim sandım.Sende beni bıraktın sandım..."

Jeongin acıyan gözünü tutmayı bırakarak sevgilisine yaklaştı. Hyunjin göz yaşlarıyla ıslanan yanaklarını avuç içlerine aldı. Baş parmağıyla elmacık kemiklerini okşar iken dudağına buse kondurdu.

"Ben seni yalnız bırakmam."

"Ama bıraktın." Kollarını göğsünde birleştirip kaşlarını çattı. İstediği olmadığı için küsen küçük çocuklar gibi gözüküyordu.

"Beni affetmen için ne yapabilirim?" Jeongin'in sorusuyla Hyunjin'in dudakları, aklından geçen şeytani düşüncelerle yukarı kıvrıldı.

"Meselaa" ellerini Jeongin'in göğsünden başlayarak kasıklarına doğru ilerletti. Jeongin onun ne yaptığını anladığında sırttı. Ellerini sevgilisinin beline yerleştirip kendine çekti.

"Kontrolünü elinden alabilirim." Jeongin tek kaşını kaldırdı.

"Nasıl olacakmış o?"

"Çekmeceden ipleri ve kelepçeyi çıkart." Yaramaz bir tonda kıkırdayarak, çekmecelere yönelen sevgilisini izledi.

***
"Ne olur sanki biraz sessiz olsanız!? Kalk Felix, biraz gezmeye çıkalım. Yeni bir travmamın olmasını istemiyorum." Chan maskesini takarak Felix'in elinden tuttu ve ormanda yürüyüş yapmak için evden çıktılar.

####################

Saatler ve kararan hava gece olduğunu belli ederken Minho merdivenlerden emin olmayan adımlarla salona iniyordu. Jisung'un olmayan birşey için sevinmesine katlanamıyordu.

Eve gelirken sürekli olarak bebek hakkında planlar yapmış, Minho'nun kendi içinde perişan olmasını sağlamıştı. Uzun zaman sonra tedavisinin işe yaradığı için bebek sahipi olacak düşüncesi Jisung'u bir hayli sevindirmişti.

Bu suçluluk duygusuyla yaşayamazdı. Merdivenleri bitirerek soluklandı. Vücudunda ki yaralar tam iyileşmemiş iken, birde bebek ona halsizlik veriyordu.

"Hey, niye kalktın bakayım sen?" Changbin arkadaşının yanına gitti azarlar tonda konuşarak.

"Jisung ile konuşmam lazım." Bitkince gülümsedi Changbin'e.

5- STARWhere stories live. Discover now