28

3.1K 185 13
                                    

    Aşklarım, 26. Bölümün okumaları 27. Bölümden az. Bildirim gitmemiş olabilir okumadıysanız okuyun.❤️

Ha bu arada muhtemelen bir dahaki bölüm final olacak.

İyi okumalar.

     Arslanla birlikte tekrar arabaya bindiğimizde sessizleşmiştik.

Oturup, sakince konuşabileceğimiz güzel bir yere gitmek istemiştim. O da bu teklifimi seve seve kabul etmiş ve bildiği bir yer olduğunu, oraya götürmek istediğini söylemişti.

Sonuç olarak onun istediği yere gidiyorduk. Araba durduğunda kısaca etrafıma bakış attım. Gerçekten de ormanlık, fazla kalabalık olmayan güzel bir yere gelmiştik.

"Çimene oturur musun yoksa kafeye mi geçelim hayatım?" Demişti. Kafamı iki yanıma sallayıp "çimene oturalım gel." Demiştim. Kolundan çekip sakin bir köşeye geçerken aynı zamanda kimsenin bizi görmeyeceği bir yere oturtmuştum.

Gözlerinin içine doğru güven verircesine baktığımda derin bir nefes aldı ve konuşmaya başladı.

"Benim annem ve babam ben küçükken bana bakmak istememişler. Hoş durum böyle olunca da yetimhane onlara mantıklı gelmiş. Neredeyse beş, altı yıl yetimhanede kalmamın sonunda ise bir aile, evlatlık istedi beni. Yanlarında yalın abimi görünce çok korkmuştum. Acaba beni dışlar mı ya da sevmez mi diye. Sonra her şey çok güzel gitti. Bana bir aile nasıl olunur gösterdiler. Daha sonra neyi öğrendim biliyor musun güzelim?"

Dediğinde dolu gözlerimle ona baktım. "neyi öğrendin sevgilim?" Dedim.

"Aslında oranın sahibinin beni evlatlık edinen adam olduğunu. On sekizime basar basmaz orayı benim üzerime geçirdi. Ona ne yaparsam yapayim asla hakkını ödeyemem bu yüzden."

Sözü bittiğinde gidip sarıldım iri bedenine. Kafasını boynuma gömdü ve öptü yavaşca. İçimin titrediğini hissettiğimde kesik bir nefes aldım.

"A-arslan dur."

Zar zor konuşabilirken son kez öptü boynumu. Fakat gözlerini gözlerime diktiğinde bedenimden bir ürperti geçti.

Şehvet.

Çok tehlikeli, bir o kadar da istekli bakışlar...

Gözleri tek tek bütün yüzümü falan ettiğinde dudaklarımda takılı kalmıştı. Öpeceğini anladığımda etrafımıza bakmıştım. Kimsenin olmadığına kanaat edince ondan önce davranıp dudaklarına yapıştım.

Saniye bile gecikmeden karşılık veren beden vücudumun alev alev yanmasına sebep olurken "onu istiyorum." Diye geçirdim içimden.

Kendi kendime aklımdan geçirdiğim bu cümle utanmama sebep olurken dudaklarımdan ayrılan Arslan nefes nefese kalmış bir şekilde bana bakıyordu.

"Bu kadar yeter yoksa kendimi tutamayacağım. "

İkimizinde birbirimizi bu kadar arzulaması çok hoşuma gidiyordu. Fakat neden hiç sevişemiyorduk ki?

Boynuna kollarımı dolayıp "neden tutuyorsun ki?" Dediğimde göz bebeklerinin titrediğine şahit olmuştum.

"Sen beni istiyor musun?" Diye şokla soran Arslana bakıp gülmeye başladım.

"Seni neden istemeyeyim Arslan?" Dediğimde omuzlarını silkmiş hemen ardından ayaklanmıştı.

"Çabuk kalk hadi hadi. " Dediğinde anlam veremeden ayağa kalktım.

Elimi tutup koşmaya başladığı sıra kahkahalarımı tutamıyordum. Oğlan kafayı yemişti ya.

Mete'den

Sabah uyandığımda yanımda sevgili öğretmenimi(!) Görmek çok mutlu etmişti beni. Dün bizde kalınca odanın kapısını kitlemiş ve onunla birlikte yatmıştım.

Normalde sabahları uyanmak benim için resmen bir çile olurken Soneri yanımda görmek tüm mutsuzluğumu almıştı.

Çok seviyordum bu adamı.

Yavaşça yüzüne doğru eğilip yüzünün her tarafını öperken küçük küçük mırıltılar çıkarıyordu.

"Sevgilim, uyan hadi." Kısık bir sesle kulağına fisıldarken gözlerini açıp bana baktı. Ardından kaslarını çatınca istemsizce güldüm.

Muhtemelen önce bunun bir rüya olduğunu düşünmüş ardından gerçek olduğunu fark edince mutlu olmuştu.

Yattığı yatakta benimle birlikte doğrulurken kucağına aldı beni. Önce dudaklarımı öptü sonra boynumu derken belimi okşayan eliyle inledim.

O sıra gözlerim duvardaki saate takılırken ağzımdan bir "hih!" Nidası döküldü o da benim gibi saate baktığında "siktir." Derken birbirimize baktık.

Evet, okula geç kalmıştık.

-------

Okula geldiğimizde ilk dersin matematik olmasından kaynaklı yok yazılmamıştım. Fakat onunla aynı anda sınıfa girmem Mavi ve Onurun gözünden kaçmamıştı.

İkisi de piç gibi bana sırıtırken kızgın kızgın baktım onlara. Ne vardı canım altı üstü öğretmenimle aynı anda gelmiştim.

Soner, hem son haftalar hem de geç kalmasından dolayı ders işlemezken bu durum tabiki işime gelmişti.

Sürekli göz göze gelip aptal ergenler gibi sırıtmamız yüzünden en sonunda Onur, "la siz hayırdır?" Dediğinde onlara döndüm.

Tam ağzımı "biz seviştik!" Demek için açacağım sırada belki Soner söylememi istemez diye kendimi durdurdum.

"Bir dakika."

Hemen ayağa kalkıp Sonerin yanına giderken bizimkiler "bu napıyo?" Bakışı atıyordu.

Sonerin kulağına eğilip "Soner ben seviştiğimizi söylemek istiyorum." Dediğimde tükürüğü boğazına kaçmış ve öksürmüştü.

"Emin misin?" Dediğinde başımı salladım.

"Peki, ama sadece Mavi, Onur ve Eflal tamam mı?"

Dediğinde tamam anlamında başımı salladım.

Bizimkilerin yanına sekerek giderken
Ortalarına eğilip

"Biz seviştik!"

Demiştim. Tabii biraz ani olacak olmalı, Mavinin kafası sıraya düşmüştü.

Gülerek

"Mavi kalk bir gören olacak." Derken Maviden ses gelmeyince Onura baktım.
Beyaz ışığı görmüş gibi duruyor, sadece önüne bakıyordu.

Evet, galiba biraz ani söylemiştim.







Maskeli Balo | GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin