🍓23- Gizemli Ceset

814 91 54
                                    


Bayram sürprizi olsun bolum 🥺
Bayraiminiz kutlu olsun minnos okuyucalarim ve iyi okumalarr 💕

...

    Yoongi

    Güneş yavaş yavaş tepeden inip öğlen sıcağı kendini yaz akşamlarının güzel esintisine bıraktığı sıralarda odamdaki küçük dolabımdan aldığım kutuyu masaya bırakarak ben de sandalyeye yerleştim.

    Eski tahta kutunun kapağını aralayarak içinden büyük boş kağıdı çıkardım. Katlı kağıdı düzelterek masadaki fırçayı alıp kontrolü elime bırakarak çizmeye başlarken az önce biraz içerek kafamın hafif çakırkeyif olmasına izin verdiğimden daha duygusal ve yaratıcı hissediyordum.

    Kendimi bildim bileli yapmayı en çok sevdiğim şey çizmekti. Ben yalnızca bir hizmetçi olduğumdan bunun üzerine yoğunlaşmaya asla fırsatı olmayan bir adam olmuştum ancak eğer bir soylu olsaydım tüm hayatımı vereceğim şey resimlerim olurdu. Resim çizmek benim güvenli alanımdı. Üzgün hissettiğimde, mutsuz ya da yalnız hissettiğimde elime geçen fırçayla zihnimi kağıda döker ve kendimi rahatlatırdım.

    Küçük eski dolabımın bir köşesi de benim çizilmiş resimlerimle doluydu. Onları saklar, kimsenin sanatımı görmesini istemezdim. Bana özellerdi çünkü. Şu an çizdiğim, aklımdan çıkmayan adamın portresi de bana özel kalacaktı.

    Kuruyan fırçamı mürekkeple ıslatarak yeniden kağıdın üzerine getirdiğimde komutanın zihnimden çıkmayan dolgun pembelerini cizmeye başladım bu defa. Resmin çoğu bitmiş sayılırdı. Ve parmaklarım onun güzelliğini tam olarak yansıtamamış olsa da benziyordu.

    Dalıp gittiğim portreyle uzun dakikalar oyalanırken öyle bir yoğunlaşmıştım ki ne arkamda çalan kapıyı ne dünyayı duymaz görmez olmuştum. Fırçayı bırakarak arkamdan bana yaklaşan adamı fark etmeden yaptığım şaheseri izlemeye başladım.

    Onun güzelliği gözlerimi dolduruyordu. Karşılık alamayacağından emin olan aşkım, imkansıza kendini alıştırmış olan kalbimin yaşadığı bu adamın sevgisini kabullenmesi zor olmuştu.

    Hala bana sarf ettiği güzel cümleleri aklımda dolandırıp duruyor, Park Jimin'in bana aşk itirafı yaptığını kendime yüzlerce kez tekrar ediyordum içimden.

    Gözümden bir damla yaş eğildiğim masadaki kağıdın üzerine damlarken henüz kurumamış olan mürekkebin dağılmasına neden olmuştu.

    "Ah, mahvettim!" Bir mendil kapıp kenarından silmeye çalıştım ancak mürekkep işlemişti bir kere kağıdın dokusuna. Bunun bilinciyle mendili masaya fırlatmış ve dirseklerimi masaya yaslayıp avuş içerimi ıslak gözlerime kapamış ve tamamen kendimi salarak ağlamaya başlamıştım.

    "Aptal Yoongi!"

    Neden ağladığımı bile bilmiyordum. Bozulan bir resim yüzünden böyle üzülmezdim ben, nasıl olsa yenisini yapabilirdim. Yalnızca duygusal bedenimin çeşmeleri açmasına izin vermiştim amaçsızca. Hıçkırıklarım arasında bağırarak kendime sitem ettiğim sırada sırtımda hissettiğim baskıdan korkarak bir hışımla bedenimi arkama çevirdiğimde gördüğüm üniformalı bedenle ıslak gözlerim büyümüş, şaşkınlık hissi donup kalmama neden olmuştu.

    "Oh, korkuttum mu?"

    "S-sen ne zaman geldin?"

    "Kralımız kızgınlığa girdiğinden erken dönmek zorunda kaldık. Ben de özlediğimde- yanii sana haber vermek istediğimden gelmiştim yanına." Onun nazikçe konuşması ve ağlak bakışlarıma bakan üzgün gözleri içimde kalan son gözyaşlarını da dökmem için zorladığında hızla ayağa kalktım ve kollarımı onun beline doladım. Kafam göğsünde yer edindiğinde onun kalp atışları eşliğinde göğsünde sessiz hıçkırıklarıma devam ettim. Onu özlemiştim. Birkaç gündür görüşemiyorduk ve birden sarayın dışına gidivermişlerdi. Onu bir gün göremesem bile özleyen ben şimdi birkaç günün acısını sıkıca sarılıp onun kokusunu soluyarak atmaya çalıştım.

Snowdrop | TaekookDonde viven las historias. Descúbrelo ahora