3| Arkana bakma

187 21 25
                                    

Herkes fotoğrafların sonsuz olduğunu düşünür, gerçekteyse hepsi tek bir ana aittir.

Kiliseyi ve fotoğrafları bulmamın üzerinden yaklaşık bir hafta geçmişti. Avukatla uzun uzun konuşmuş fakat bana o gece söylediklerinden başka hiçbir şey öğrenememiştik. Baekhyun'a ve diğerlerine kiliseyi göstermiştim fakat benimle aynı hislere kapılmışlardı ya da Tepedeki Ev'in dışında bir de kiliseyle uğraşmak istememişlerdi. Böylelikle birkaç gün sonra kilisenin yıkılmasına karar verildi. Bu kararı verirken dini açıdan korkularım vardı fakat evdekiler sayesinde California'daki bir rahible bağlantı kurabilmiştim. Soehyun Noona'nın annesi oldukça dindar bir kadınmış. Kızının ricası üzerine bizim için bu konudan bahsetmişti rahibe. Rahip altında yatan hikayeyi öğrendiğinde yıkılmasının doğru bir karar olduğunu söylemişti.

Gördüğüm kabus ve fotoğraflara gelecek olursam Baekhyun'a bundan bahsetmiştim. Onunla yeni tanışmamıza rağmen güvenebileceğimi hissetmiştim. Bana yanlış görmüş olabileceğimi söylediğinde aksi bir ihtimalin korkutuculuğunu göz önünde bulundurarak bu konuyu ertesi gün kapattım.

Bahçede elimdeki sulama kabı ile sabah Bay Johnson'ın yardımıyla diktiğim çiçekleri suluyordum. Bay Johnson ve eşi Bayan Johnson sabahın erken saatlerinde buradaydı. Benimle tanışmak ve konuşmak istediklerini söylemiştilerdi. Onlarla bahçedeki eski çardakta oturup konuşmuştum. Sohbetimizin bir kısmına Sehun da dahil olmuş ardından misafirlere ikramlık bir şey getirip işinin başına dönmüştü. İnsanlara hizmet etmeyi sevdiğini söyleyemezdim. Amacı beni kontrol etmekti. Bay ve Bayan Johnson ile konuşurken bahçe sipariş ettiğimiz çiçekler geldi. Bahçıvanlar daha profesyonel bir şekilde ilgilenirken ben de bir kısmına yardım etmiştim. Bayan Johnson eve dönmek üzere gittiğinde yaşlı adam eşine eşlik etmek yerine benimle burda Tepedeki Ev'de kalmıştı.

Çiçeklerle ilgilenmek bana Kore'deki evimde küçükken annemle diktiğimiz çiçekleri hatırlatıyordu. İkimiz de çiçekleri çok severdik, bu konuda da onun sayesinde epey bilgiliydim. Ona göndermek için fotoğraflar çekmeyi unutmamıştım. Hem iyi olduğumu görmesini hem de Tepedeki Ev'in anlatıldığı kadar kötü olmadığını bilmesini istiyordum. Karanlık bir atmosferi olmasına rağmen buranın insanı kendisine çeken bir aurası vardı, etkilenmemek elde değildi.

Bakışlarım uzaklarda telefon konuşması yapan Soehyun Noona'ya kaydı. Yaklaşık bir saattir Minji'nin psikiyatristi ile konuşuyordu çünkü Minji yeni arkadaşını çok sevmişti. Bu alışıldık bir durum değildi. Tüm gün Jongdae Hyung'un söylediği kadarıyla oyun odasında veya kendi kaldığı yatak odasında o kızla vakit geçiriyordu. Annesinin kızmasına ve izin vermemesine rağmen Minji ilk defa söz dinlemiyordu. Bu ailesini hatta beni de epey şaşırtmıştı. Minji küçüklüğünden beri büyükleri ne derse dinler ve onu yapardı. Soehyun Noona kızına kızmaktan onu incitmekten nefret ederdi bu yüzden çareyi birilerine danışmakta almıştı.

"Yani hayatınız boyunca ilk defa bir Kim'e Tepedeki Ev'de yardım ettiğinizi söylüyorsunuz." dediğimde yaşlı adam başıyla onayladı beni.

"Son Kim Ailesi buradan gittiğinde henüz genç bir delikanlıydım. Annem ve babam sürekli Tepedeki Ev'de yaşayanlara hizmet ettiğinden bana ihtiyaç duyulmuyordu. Arada yardıma giderdim, bu köşkte yapılan büyük akşam yemekleri olduğunda misafirlere yetişmek oldukça zor oluyordu fakat işte anlarsın beni genç adam. O yaşlarda zenginlere hizmet etmek zoruma giderdi. " Son söylediklerine samimiyetle gülümsedim. Atalarım gibi zengin değildim. Yazları işte çalışır okul döneminin sonlarına doğru part time iş ilanlarını takip ederdim. Annemin para göndermemesini söyler cebinde harçlığı olsun isterdim. Bu yüzden sürekli çalışırdım. Tüm bu çabam gelecek adına deneyimlerden ibaretti. Bir zamanlar benim kanımdan olan insanların bu kadar zengin olduğuna inanmakta güçlük çekmeye devam ediyordum. Mirasım olan bu köşkün varlığından bihaber yaşasaydım hayatım aynı rutinde koşuşturmacanın peşinde akıp gidecekti.

Haunted || Chanbaek & SekaiWhere stories live. Discover now