Bölüm 23 • Özel Misafir

1.1K 82 50
                                    

Selam canlar yine yeni yeniden güzel mi güzel bir bölümle geldik. Bu seferki bölümü de yazarken aşırı zevk aldım sanırım şimdiye kadar yazılmış onca bölüm arasında en uzunu olacak bolca yazmaya ve karakterlere yer vermeye çalıştım. Yanlışlarımız varsa affola. Bolca oy kullanmayı ve yorum atmayı unutmayın.
Şimdi lafı çok uzatmadan sizi bölümle başbaşa bırakıyorum.
Keyifli okumalar dileriz:))

°°°

Genç kız, kapının arkasında durmuş içeriyi dinliyordu. İçerde konuşanlar Baran ve babannesi Azade'ydi. Genç kız şuan içeri girmenin doğru olmadığını düşündü ve arkasını dönüp gitmek istedi.

-"Evet babanne ben onu seviyorum." Dilan, yerinde durakladı. Genç adamın az önce ne dediğini sindirmeye çalışıyordu. Onun dediği şeyden emin olmak istiyordu.

-"Ne diyorsun sen oğlum? O kız babanın ve annenin.. O kız bizim düşmanımız."

-"Biliyorum babaanne ama onun suçu değil ki."

-"Ne demek onun suçu değil babasının kızı o da seni kandırmaya çalışıyor belli ki."

-"Hayır babaanne kimsenin beni kandırdığı falan yok."

-"Baran!"

-"Onu seviyorum!"

Dilan'ın gözleri şaşkınlıkla açılmış, nutku tutulmuştu. Elleri titriyordu genç kızın, bunun telaşıyla elindeki tepsiyi yere düşürmüş ve büyük bir ses yapmıştı. Eğilip yerdeki kırıkları almak istedi genç kız. Elindeki tepsinin yere düşmesiyle çalışma odasının kapısı hışımla açıldı. Dilan yerdeki fincan kırıklarına ve dökülmüş kahveye baktı, güçlükle yutkundu.

Dilan, yerdeki kırıklardan kafasını kaldırmak istemedi çünkü kapıya çıkan kişiden korkmuştu.

-"Ne yapıyorsun sen?"

Dilan, kapıya çıkan kişinin kim olduğunu anlayınca yutkundu. Dilan, kafasını kırıklardan kaldırıp kapıya baktı. Baran, kızın yanına yaklaştı.

-"Ş-şey ben.."

-"Sen bizi mi dinliyorsun?" Azade'nin tonlamasıyla genç kız irkildi.

-"H-hayır asla, Kader abla yolladı ama elimden tepsi kaydı." Yalan söylemişti duyduklarını söyleyemezdi. Yerdeki kırıkları almaya çalıştı ama camlardan biri avcuna batınca acıyla inledi. Baran, avcunu görünce hışımla yanına koştu. Önüne çöktü ve avcuna baktı.

-"Ne yapıyorsun sen, neden aldın ki eline? Kalk hemen pansuman yapmalıyız."

-"Oğlum konuşmamız bitmedi daha."

-"Babaanne sonra konuşalım lütfen."

-"Hayır gerek yok ben hallederim." diyip avcunu elleri arasında çekince genç kız, Baran'ın kaşları çatıldı. Kızın bileğini sımsıkı tuttu ve

-"Sana kaç kere bana karşı inatçılık etme dedim değil mi?" diyip kızı kucakladı. Baran Dilan'ı kucaklamış odaya çıkarken Azade şaşkınlık ve öfkeyle onları izliyordu.

-"Napıyorsun sen? Bırak beni! Napıyorsun sen, bıraksana beni!"

-"Sus yoksa kötü olur." Dilan, ne kadar dirense de Baran onu bırakmamış ve odaya kadar taşımıştı.

YAZGI | DESTİNY  Onde histórias criam vida. Descubra agora